Becerebilirse suçu ortağına atarak kendini kurtarmaya çalışacak kadar kurnaz, tiynetsizse, suç ortağına suçları en ağır boyutları ile yıkarak kendini kurtarabilmek uğruna en acımasız ataklardan kaçınmayacaktır.. Hrant Dink’in tetikçisi Ogün Samast’ın Samsun Emniyet Müdürlüğü’nde çekilmiş ünlü bayraklı fotoğraf sahnesi sürecine ilişkin 9 yıl sonra ortaya çıkan kasetlerdeki görüntüler, polis-jandarma görevlilerinin katil tetikçiyi, halk kahramanı havalarında yere göğe koyamadıkları pohpohlamalar, ülkemizin insan hakları karnesi için yüz kızartıcı olmanın ötesinde..
Söz konusu görüntülere haklı olarak isyan eden haberci, yorumcu arkadaşlar, Ogün’ü kullanmış, azmettirmiş, öncesinde Trabzon bölgesinde cinayet işlemeye hazırlamış, eline silahı tutuşturmuş polis, istihbaratçı resmi görevlilerden başlanarak, İstanbul’da cinayet mahalinde dolaştıkları saptanmış tüm kamu görevlisi suçluların, daha üst görevlerden azmettirenlerin bir bir saptanıp yakalanması, sonrası kahraman katına çıkaran tüm polis, jandarma, kamu görevlisi suçluların bir bir saptanarak cezalandırılmalarının artık İktidar için kaçınılmaz bir sorumluluk olduğunun altını çizmek zorunda kalıyorlar.. 9 yıl içinde göz göre göre saklanmış, karartılmış delillerin bir kısmının bugünlerde ortaya çıkmış olmasında, Cemaat ile ilişkileri bildik kamu görevlilerine suçu atarak işin içinden çıkma kolaycılığının payı olsa gerek..
İnsan hakları, gazetecilik dayanışması çerçevesinde izlemeye çalıştığım Dink cinayeti yargılamaları sürecinde, dönemin Cemaat, bugünün paralel terör örgütü suçluları ile ortak, bugünün siyasal iktidarlarının, sol liberal demokrasi adına destekçileriyle kol kola, izledikleri kamuoyu oluşturma, Hrant’ın gerçek dostları, yaşam hakkını savunanları da etkileyecek ortak siyasetleri, belleğimde çok taze, gözlerimin önünde..
Gerçek hesaplaşmadan uzaklaşılması için akıl almaz oyun içinde oyun sahneye konulmuştu..

***

İktidarlarının o tarihlerde aralarından su sızmayan Cemaat başta, siyasal İslamcı kimlikleri ağır basan ortaklarının kamuoyu oluşturucuları ile, kendilerine sol demeyi seven günümüz liberalizminin demokratlık ilkelerinden bile sapmada sabıkalı aydınları, polis-yargı kadroları işbirliğinde; aslında İktidarlarının çoktan ele geçirmiş olduğu kamu erki, derin devlet yapılanmasında, sanki Cumhuriyetin ilk yıllarından kalmış derin devlet yapılanması varmış gibi, Ergenekon suç örgütlenmesi yaftalaması yarışına girişmişlerdi.
İşin garabeti, bugün ortaya çıkarılmış Cemaatle ilişkilendirilmiş azmettirici polis-jandarma, yargı kadroları o tarihlerde de kimi isimlerle öğrenilebildiğinden, cinayetle azmettirici ilişkileri sabitken, üst görevlere yükseltilmelerinde hiçbir sakınca görülmemişti. Suçluları korumaya yönelik siyasi erk oyunlarının benzerlerine çok fazla tanıklık etmiş gazeteci olarak, Kanlı Pazar’lar, 68 süreçleri, kanlı 1 Mayıslar, 12 Mart-12 Eylül provokasyonları.. deneyimlerine benzerliklerden yola çıkarak, Hrant’ın gerçek katillerinin gizlenmesi provokasyonlarına isyan edip durdum.. Bu köşeden, sayısız söyleşide altını çizmekte direttiğim birkaç cümleyi bugün için de geçerli olmak üzere sizlerle paylaşmak gereğini duyuyorum.. “Siyasi erkin gücü, tetikçileri belli azmettiren suçlulara ulaşması çok kolay. Ama siyasal İslamcı kimlik, ortaklıklar siyaseten engel..”
AKP İktidarlarının, siyasal İslamcı kimlikle liberal demokrasiye açılma senaryolarında azıcık samimiyet söz konusu olsa, öncelikle kendi iktidarlarının kamuyu ele geçirmiş yapılanmalarında işlenmiş faili meçhul, siyasal cinayetlerle hesaplaşmadan yola çıkmaları zorunluluğu vardır. Kabaca Hrant Dink, Trabzon rahip cinayeti, Malatya katliamı, Fatih Cami cemaati linci gibi tetikçileri yakalanmış, azmettirici, kendi derin devlet yapılanmalarında yer almış suçlularının cinayetlerini ortaya çıkarmak sorumluluğundan kaçamazlar. Soyut Kemalist diktatör, askerler, komutanlardan suçlu yaratmak senaryoları tutmadı. Oyun bozuldu. Birkaç FETÖ’cü suçlu yakalatarak işin içinden çıkabilirler mi?