Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yüzyılın Krizi
\n\n\n
Ekonomiye çok farklı bakış açıları olan ekonomistler, yaygınlığı, kitlelere etkisi açısından yüzyılın en büyük ekonomik krizi ile yüz yüze olduğumuz olgusunda birleşiyorlar. Türkiye’nin bu krizden en az zarar görecek ülkeler arasında olduğu tezi de giderek ağza alınmaz oluyor. Dahası Türkiye’nin göreceli şanslı olduğu vurgulamasını yapanlar da hemen arkasından lehine ve aleyhine olan koşulları sıralarken altı çizilen olumsuzluklar gün gün artıyor...
\nÖrneğin, Türkiye’nin daha önce yaşamış olduğu kriz sayesinde bankacılık sisteminin güçlü olduğu efsanesi artık dile getirilmiyor. Büyük risk olmasa da krizden sıyrılma güvencelerinin, rezervlerinin sanıldığı kadar sağlam olmadığı itirafları geliyor... Bizim için çok ağır, can yakıcı olan, Bakan Şimşek’in “Yapılan zam değil, güncelleme” dediği, cebimizden alınacak 5.5 milyarlık özel tüketim vergilerinin krizi önlemedeki değeri, anlamı için ekonomistlerin değerlendirmeleri “günü kurtarma”, “ağrı kesici ile ağrıyı geçici olarak dindirme...” Krizden kaçabilmek, kaçışı yok ya, en az zararla çıkabilmek için çok ciddi yeni yapısal önlemlerin zorunlu olduğu vurgulanıyor...
\nSözün özü Yunanistan üzerinden, sorumsuz, hodbin soğuk şakalar yaptığımız günler çok çabuk geride kaldı. Daha düne kadar en “hızlı büyüyen ülkeler arasındayız” şeklinde böbürlenirken şimdi ne kadar küçülebileceğimiz, öngörülerin gerisine düşebileceğimiz üzerine hesaplar yapılır oldu. Uyarılara karşın hep hafife alınan cari açık, şimdilerde risk kamburu, korku, kaygıları besleyen odakların başında... Dünyadaki büyük ekonomik, sosyal, siyasal değişim dalgalarında gerçekten şans rüzgârlarını, dalgalarını yakalamış, çok anlamlı, nerede ise atılmış hiçbir adım, proje yokken aslında kendi konumunda olan ülkelerden daha az, ama sonuçta piyasalar düzeni içinde işlerin tıkırında gittiği varsayılan Türkiye’de pembe tablolar çizdirebilecek rüzgârlar yok... Erdoğan hükümetleri ilk kez gerçek bir sınavla yüz yüze geliyorlar.
\n***
\nKızılcahamam toplantılarında bu gerçeği görecek ve de halkımızın çıkarlarından yana önlem arayışlarını öne çıkaracaklarını umalım... Aksi, kendilerine iktidarda büyüme şansını yakalatan, gemiyi arkadan hızla yürüten şans rüzgârlarının durması sonrası, ilk gerçek ekonomik krizden çıkış sınavında, kendilerinin sınıfta kalmalarının çok ötesinde, hepimizin yaşamını çok daha ağır olumsuz etkileyecek, çarpacak bir tablo olur... Sahibinin sesi medyanın da bizi gerçeklerden koparması sayesinde, piyasalar düzeninin sanal düşlerine, işlerin çok iyi gittiği masallarına öylesine inandırıldık ki... 2002’den bu yana olumsuz giden çok önemli gelişmeleri görmezlikten gelmesek de hafife aldık... İnsan eksenli ekonomiden, üretimden, karnımızı doyurma güvencemiz tarımdan vazgeçmenin anlamı üzerinde bile durmadık. Cumhuriyet kuruluşundan günümüze yaratılabilmiş üretim potansiyelimizin çürütülmesinden, yağmalanıp ucuza satışından, işsizlik patlamasından, büyük gelir dağılımı çarpıtılmasından, yoksullaşma, yoksunlaşmadan, sosyal devletten sadaka düzenine geçişten dersler çıkarmadık...
\nKirli, sanal bir dünyanın piyasalar düzeninden gelen, en çok korkulması, kaygı duyulması gereken sıcak para akışı ile kurduğumuz saadet dünyası, kökleri olmayan büyüme durunca, henüz olumsuz sonuçlarını bile yaşamadan ağzımız açık bakakaldık. Ekonomi bilgisi sosyal politikalara, insan yaşamına duyduğu gazetecilik ilişkisi ile sınırlı biri olarak, kara senaryolar yazmak benim haddim değil; içinde yaşayan, sevdikleri, ülkesinin insanları ile birlikte paylaşacağını, asıl ağır bedeli ödeyeceğini bilen biri olarak ise kına yakabileceğim bir tablo hiç değil...
\nErdoğan iktidarlarının aklı varsa, için için gülümsenen, kötü hallerinden hak edilmemiş böbürlenme payları çıkardıkları zengin kuzey dünyasının can, temel parçası AB ülkelerinin başlarına gelenlerden dersler çıkarırlar... Başbakan Erdoğan’ın kankası Berlusconi’ye dün daha fazla direnmeden iktidarı terk etmesi uyarısı yapılıyordu. İtalya’daki krizin İspanya’dan çok daha derin, içinden çıkılmaz olduğu ekonomistlerin o buz gibi diliyle anlatılmaya çalışılıyordu... Yani gülüp geçilen, Yunanlıların ağustosböceği halleri benzetmesinden çok daha farklı bir tablo var ortada... Türkiye’nin insan, üretim eksenli güvenceleri ise 2002 yılının çok gerisinde...
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Ayşenur Arslan’ın Colani ile ilişkisi
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Hatay’da yaşayan Alevi yurttaşlar kaygılı
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Edirne'de korkunç kaza