Sungu Çapan

Dört mevsimlik cinsellik

27 Aralık 2013 Cuma

Fransız sinemasının kışkırtıcı yönetmeni François Ozon’un ‘Genç ve Güzel’i gösterimde

Sylvie adındaki sevecen, doktor bir anne (Geraldine Pailhas), Patrick adındaki mesafeli bir üvey baba (Frederic Pierrot) ve tüyleri yeni bitmiş, meraklı bir erkek kardeşten (Fantin Ravat) oluşan orta sınıf burjuva ailesinin, güneyde geçirilen yaz tatili sırasında 17. yaşına giren güzel ve çekici kızı Isabelle’in (Marine Vacht, 17’den büyük gösterse de çok başarılı) bekâretini bile isteye kaybetmesiyle başlayıp körpe bedenini Paris’in otel odalarında 300 Avro karşılığında, internetten ayarladığı ve hiç tanımadığı yaşlı erkeklere satmasıyla devam ediyor, Filmekimi’nden piyasaya düşen, François Ozon imzalı “Jeune et Jolie-Genç ve Güzel”.
Günümüz Fransız sinemasının önemli ve üretken yönetmenlerinden, 1967 doğumlu Ozon’un bu 15. filmi, modern yaşamın değer yargılarını gitgide eskittiği günümüzde, internet aracılığıyla kendini pazarlayan Parisli bir zamane genç kızının polisiye bir şekilde sonlanan fahişelik serüvenini perdeye taşıyor ve gizli gizli sürdürdüğü bu hayat kadınlığının büyütüp olgunlaştırdığı Isabelle’in ölen yaşlı müşterisinin karısıyla (yılların oyuncusu, yönetmenin gözdesi ve 40 yıldır seyretmekten bıkmadığımız Charlotte Rampling) da tanıştığı, dokunaklı bir finale bağlanıyor.
Yaşamını hem 4. Henri lisesi edebiyat öğrencisi, hem de seks işçiliğini gizli gizli, gözü kara bir fahişe olarak sürdüren Isabelle’in seks randevuları üzerinden gelişerek ergenlik, cinsellik, aile, büyüme vb. gibi temaları başarılı bir görsellikle harmanlayan “Genç ve Güzel”, Isabelle’in 4 mevsimlik, azgın ve dingin seyreden cinsel uyanış ve aranış sürecini konu ediniyor özetle.
Aslında 20’li yaşlarında gösteren 17’lik seksi Isabelle, doktor annesinin, yakın arkadaşı Veronique’in (Natacha Richard) zenci kocasıyla (Djedja Apali) ilişkisini de keşfedecek kadar uyanık aynı zamanda. Güzelliği ve yeteneğiyle Fransız sinemasının gerçekten gelecek vaat eden genç yıldızlarından Marine Vacth’ın bir cinsel obje olarak arzulanan, göz alıcı bir Isabelle portresi çizdiği “Genç ve Güzel”, vaktiyle en çekici dönemindeki Catherine Deneuve’ün oynadığı, Luis Buñuel ustanın Joseph Kessel romanından uyarladığı “Gündüz Güzeli” (1967) klasiğini çağrıştırıyor meraklısına.
2000’lerin başından beri, İstanbul Festivali sayesinde “Sitcom”, “Kızgın Taşlardaki Su Damlaları”, “Kumun Altında”, “Havuz” gibi çıkış yaptığı ilk dönem filmleriyle tanıdığımız, sonradan “8 Kadın”, “Angel”, “Ricky”, “Potiche” gibi vasat işleriyle yerinde sayan ama en son “Başka Bir Hayat” adıyla İstanbul festivalinde seyrettiğimiz, sonradan “Evde” adıyla gösterime de girmiş, orta sınıftan entelektüel kesimi hicvederek Hitchcock’umsu bir gerilim sosuna buladığı “Dans la Maison”unu alkışladığımız Ozon, ikiyüzlü burjuva ahlakını orasından burasından didikleyip eleştiren ya da çalkantılı ergenliğe, taşkın gençliğe kamera tutan, kışkırtıcı bir yönetmen öteden beri.
Bu kez büyümekte ve kimlik arayışındaki çağdaş bir kızın genelde hormonlarca çekip sürüklenen ergenlik dönemine bakıyor hazret, 4 mevsim boyunca ve her mevsime de, yeniyetmeliğin hayal kırıklıklarını, yanılgılarını ifade eden, romantik ve melankolik şarkılarıyla, vaktiyle bizim kuşağı da epeyce etkilemiş, Françoise Hardy’nin o unutulmaz sesi eşlik ediyor.
Günün birinde kalbinden sorunlu, yaşlı müşterisi Georges’un (Johan Leysen çok çok iyi) orgazm sırasında apansız ölüvermesiyle fahişelik sırrı ortaya çıkan Isabelle rolündeki “yeni keşif” Marine Vacth’ın, hafif çilli, gizemli ve melankolik yüz ifadesiyle baştan sona pırıl pırıl parladığı, çağdaş bir genç kızın fahişe olarak büyümesini eksen alan ve postmodern bir “Gündüz Güzeli” çeşitlemesi niteliğindeki “Genç ve Güzel”, üslubu ve temaları bakımından yönetmenin eski filmleriyle de bağlantılar kuruyor.
Ozon’un yazdığı beylik senaryosundan düz gelişen, ama sürükleyiciliğini yitirmeyen anlatımına, Pascal Marti’nin röntgenci kamerasından Philippe Rombi imzalı müziklerine, ustalıklı mizansenlerinden doyurucu oyunculuklarına ve ölçülü biçili kadrajlarına varana dek seyirciyi başından sonuna perdeye bağlayan “Genç ve Güzel”, sinemada ergenlik (ve fahişelik) üstüne çekilmiş filmler zincirine eklenen, görmeye değer, yeni bir halka.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları