Turgay Fişekçi
Turgay Fişekçi turgay@fisekci.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çürüme

13 Kasım 2008 Perşembe

Çürüyen bir şeyler var Danimarka Krallığında

Shakespeare, Hamlet oyununda bu dizeyi yazalı dört yüz yıl geçti.

Hamlet, kral olan babasını öldürüp tahta geçen ve annesiyle evlenen amcasıyla hesaplaşma içinde olan Danimarka prensidir.

O zamandan beri, yozlaşmanın ve kötü kokuların ortaya çıktığı dönemlerde akla gelen ilk sözlerdendir bu ünlü replik.

***

Eskiden yaygın satışlı gazetelerin üçüncü sayfa haberleri arasında kendine yer bulan cinayet, tecavüz vb. suçlar artık birinci sayfalara taşındı.

Her gün yeni yeni tecavüz, öldürme olayları.

Kızlarını öldüren babalar, tarlalarda bulunan çocuk cesetleri...

Toplumca bir çıldırma sürecine mi girdik?

Akılla, sağduyuyla açıklamanın mümkün olmadığı olaylar birbirini izliyor.

***

Oysa on yıllardır ülkemizi yönetenlerin dillerinden düşmeyen bir söz var: Toplumca hızla kalkındığımız.

Böyle mi oluyor kalkınma?

Hele son altı yılın iktidarı değil mi sürekli sayılar verip, ülkenin nasıl katlanarak büyüdüğünü, geliştiğini anlatan?

Böyle mi oluyor katlanarak büyümek?

***

Bankalar, büyük sanayi şirketleri kârlı yıllar geçirdikleri zaman ülke kalkınmış oluyor. Sayıların dili böyle söylüyor.

Ya insanlar? Onların kalkınması kapılarına bırakılan birkaç torba kömür, bir paket makarna, bir paket çayla mı oluyor?

Bir devletin insanına bakışı bu olabilir mi?

***

Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür demişti, çağdaş devletimizin kurucusu.

Bu söz, çağdaş düşünce ve davranış biçimlerinin ülke ve yurttaş hayatlarının her alanında yaygınlaşması, egemen olması anlamına gelir.

Makarna yiyip, çay içerek evinde oturan işsiz güçsüz, cahil insanlardan değil; çalışan, üreten, okuyan, bilinçli insanlardan oluşan bir toplum anlamına gelir.

Çağdaş tiyatromuzun kurucusu Muhsin Ertuğrul, tiyatroların kentlere, kasabalara, mahallelere dek yaygınlaşması gerektiğini savunurken, tiyatronun yalnızca sahnedeki oyunun izlendiği bir yer değil, aynı zamanda insanların bir arada yaşama kültürlerinin oluştuğu bir alan olduğunu, bu nedenle toplumun çağdaşlaşmasında birincil önemde bir eğitim ortamı olduğunu söylemişti.

***

Temel soruyu bir kez daha soralım:

Yöneticilerinin her gün ne kadar kalkındığını anlattıkları bir ülkenin görünümü müdür, tecavüzler, çocuk cesetleri, işsizler ordusu?

Dolarla söylenen sayılar mıdır ülkenin varsıllığını yansıtan, yoksa basılan kitap sayısı, okunan gazete sayısı, görülen oyun sayısı, ortalama öğrenim yılı mıdır?

Bir ülkenin, insanlarını tecavüzcü, katil, dolandırıcı, rüşvetçi, sahtekâr, soyguncu olmaktan kurtarabildiği zaman ancak, kalkınmış olduğunu da söyleyebilme hakkı doğar.

turgay@fisekci.com



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları