Turgay Fişekçi
Turgay Fişekçi turgay@fisekci.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yeni Yazarlar

31 Ağustos 2011 Çarşamba
\n

\n

\n

\n

Edebiyatın bir ticaret alanına dönüşmesi, bu alanın temel özelliklerinde de değişikliklere yol açtı. Sait Faikin öykülerini 2.5 liraya sattığıgünler artık çok gerilerde. Bugün büyük yayıncılar bir yazarda satış olasılığı gördükleri anda allayıp pullayıp televizyonlarda, gazetelerde, ekmek almaya gittiğiniz bakkala kadar her yerde karşınıza çıkarıyorlar. Onu alıp okumazsanız bir yeriniz eksik kalacakmış gibi gözünüzün içine mahzun mahzun bakıyor.\n

\n

Günümüzün edebiyat dergileri de edebiyatla ticaret arasında şaşırmış durumdalar. Yazarkasaların, çeklerin görmezden gelinemeyecek gürültüsü yanında edebiyat ürünlerinin sessizliği ne kadar güçlü olabilir?\n

\n

Çoktandır, dergilerde bir ürün yayımlamanın adıgörünmeye dönüştü. Yazarlar kendilerinden söz ederken, şu şu dergilerde göründü deyişini kullanıyorlar artık. Demek, yapıt önemini yitirmiş, “görünmek öne çıkmış.\n

\n

Oysa görüntü sanal bir şey. Bir an görünürsünüz, sonra görüntünüz kaybolur. Ne kadar çok görünseniz de aynanın belleği yoktur. Kalıcı, değerli olan edebiyat ürününün kendisidir.\n

\n

***\n

\n

Edebiyat dergileri, ister istemez bu iki uç arasında gidip geliyorlar. Bir yandan kendilerine gönderilen ürünleri okuyup, değerlendirip yayımlama uğraşı içindeler; öte yandan da söyleşiler, fotoğraflarla öteki alandan kopmamaya çalışıyorlar. \n

\n

Bir de yaygın olarak nasihatbölümleri var dergilerde; Ürünlerinizi okuduk, şöyle şöyle yaparsanız daha iyi şeyler yazabilirsiniz gibilerinden. Öğütlerle edebiyat dünyasına kazandırılmış yeni isimler var mıdır, bilmiyorum. Şiir sanatının öğretilmesi amacıyla yazılmış ender kitaplardan biri olan Rilkenin Genç Bir Şaire Mektuplarının bir yerinde ozan kendini tutamayarak, size öğretebileceğim bir şey varsa o da şiirin öğretilemeyeceğidir yolunda bir cümle kurar.\n

\n

O zaman neden bunca nasihat sayfaları, “yazarlık atölyeleri vb. diye düşünmeden edemiyor insan. Bu tür etkinlikler de yeni bir iş alanı mı yoksa?\n

\n

Öte yandan yeni yazarların edebiyat dünyasına girebilmeleri, ilk ürünlerini yayımlatabilmeri her zaman kolay olmamıştır. Orhan Pamuk gibi bir yazarın bile ödül kazanmış ilk romanını yayımlatabilmek için birkaç yıl beklemek zorunda kalışı belleklerdedir.\n

\n

***\n

\n

Sözcükler dergisi eylül-ekim sayısında ilginç bir deneye girişerek, derginin bütün sayfalarını, ilk kez ürünleri yayımlanan yazarlara ayırdı. Dergi yöneticisi de bu sayıda görevini, genç bir meslektaşı olan Burcu Yılmaza bıraktı. Duyurularla yeni yazarlardan yazılarını göndermeleri istendi. Gelen ürünler, acemiyazarların yapıtları hoşgörüsüyle değil, edebiyat değerleri içinde okundu. Sonuçta otuz iki yazarın ilk yayımlanan ürünlerinden oluşan bir özel sayı ortaya çıktı.\n

\n

Yayımlanan ürünlere bakıldığında öykü türünün ezici bir üstünlüğü olduğu göze çarpıyor. Geleneksel türümüz şiirin güç yitiminin yeni kuşaklarda da sürdüğü görülüyor. Buna karşın öykü anlatmada daha başarılılar.\n

\n

Ürünlerin altında yer alan yazarların kendi kalemlerinden özgeçmişleri de ayrı bir renk oluşturuyor. 1980li ve 90lı yıllarda doğanlar, yani yirmi yaş çevresindekilerin nasıl bir hayat ve yaratı çevresinde bulunduklarını göstermesi de bu özel sayının bir başka ilginç yanı.\n

\n

Bakalım edebiyat okurları, güncel göz boyamaların ötesine geçip yeni yazarlara ilgi gösterecekler mi? Yıllar sonra bu otuz iki yazar arasında adını anımsadıklarımız, onun ilk yayımlanan ürününü okumuştum, diyebileceklerimiz olacak mı?\n

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yüz Yıl Önce Balkanlar 26 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları