AB Elçisi: Sürecin Finansmanı Bizden

09 Mayıs 2013 Perşembe

AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Jean-Maurice Ripert, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da 9 Mayıs Avrupa Günü öncesinde gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Ripert’ın mesajlarında öne çıkan konular şöyle:
Mr. Öcalan’la görüşme cesurca: ‘Barış süreci’ olarak ifade edilen süreci AB desteklemektedir. Bu sürecin Güneydoğu’da hem barış ve güvenliğe hem de ekonomik ve sosyal kalkınmaya katkı sağlayacağını umut ediyoruz. Anayasa yapım sürecine de olumlu katkı verecektir. Tabii bunun öncelikle vatandaşlar tarafından sahiplenilmesi gerekir. Biz ‘Sayın Başbakan’ın (Mr. Prime Minister) ‘Sayın Öcalan’ (Mr. Öcalan) ile görüşme kararı oldukça cesur bir karar (Danışmanların uyarısıyla sonradan ‘görüşme’ kelimesi yerine ‘görüşülmesi’ düzeltmesi yaptı).
Sürecin topluma etkisi olumlu: Süreç ilerliyor. Sivil toplum destekliyor. Ana muhalefet partisi bazı unsurlarına karşı çıkmakla birlikte olumlu... Bakalım çekilme nasıl gerçekleşecek? Etkin olacak mı? Ülke genelinde sürecin olumlu bir etki yaratacağını düşünüyoruz. Umuyoruz bu süreç sonunda terörizm son bulur. Böylece çok önemli konular olan insan hakları, demokratikleşme, devletin yapılandırılması ve bölgesel farklılıkların giderilmesi konularında iyileşme sağlanır.
Finansman yardımına hazırız: Bu süreçte talep edilmesi halinde her türlü desteği vermeye hazırız. Bu desteğimiz katılım öncesi mali yardımları devreye sokmak şeklinde olabilir. Bu desteğimizin kapsamına, Güneydoğu’da ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmaya yönelik projelere finansman sağlanması da dahildir.
PKK hâlâ terör listesinde: AB ve üye ülkeler terörle mücadele konusunda kararlıdır. PKK hâlâ bizim terör listemizde yer almaya devam ediyor. Bu konuda üye ülkelerden ‘listeden çıksın’ diye bir talep gelmedi. AB içinde yapılan operasyonların yasal zeminini bu liste oluşturmakta.
Polis orantılı güç kullansın: 1 Mayıs’ta hem göstericilerin hem de güvenlik güçlerinin yaralanmasından üzüntü duyduk. Yetkililere toplanma özgürlüğünün önemini hatırlatmak isterim. Bu AB tarafından insan hakkı olarak tanınmaktadır. Tüm kolluk kuvvetlerine, orantılı güç kullanılması konusunda çağrımızı yineliyoruz.
Say davasıyla ciddi ilgiliyiz: Fazıl Say’a verilen kararla ilgili yeni bir yargılama süreci başladı. Tabii ki bu karar AB nezdinde de ciddi ilgi uyandırdı. Çünkü dava bir fikrin ifadesine ilişkin. Bir kez daha altını çizmek isterim ki herkes düşüncesini özgürce ifade edebilmelidir. Üçüncü ve dördüncü paketlerden memnunuz ama bunların tam olarak uygulamaya geçirilmesi de önemli. Hükümet ile bu konularda yapıcı diyaloğumuz var ama endişe verici raporlar da var.
Davalar için geçen yıl ne diyorsak o: Ergenekon ve Balyoz davalarında geçen yılki toplantıda ne dediysek aynısı geçerli. Adil yargılama, savunma hakkının gözetilmesi, şeffaf yargılama süreçleri, yargının bağımsızlığının sağlanması, uzun gözaltı sürelerinin gözetilmesi çok önemlidir. Bu konuyu çeşitli vesilelerle dile getirdik.
Biz hâlâ evlilik istiyoruz: Yıllar önce bir bakan Türkiye-AB ilişkilerini ‘evlilik hazırlıklarına’ benzetmişti. Evet yavaş, uzun ve karmaşık bir süreç. Ama damat hâlâ evlilik istiyor. Evliliğin iki tarafın da çıkarına olduğunu düşünüyoruz. Müzakerelerde yeni bir momentum yakaladık.
Fransa 4 fasıl daha açabilir: Ama bazı fasıllarda ‘dondurma’ kararı var. O kararı aldıran ülkelerin görüşlerinin değişmesini beklemek zorundayız. Fransa yakında açılacak 1 başlığın yanı sıra bloke ettiği diğer 4 faslın açılması için de çalışıyor. Kıbrıs sorunu çözülürse de 14 fasıl birden açılabilir.
İlerleme raporu düzeliyor: Geçen yılki ilerleme raporumuz oldukça samimi ve dürüsttü. Ardından üçüncü ve dördüncü yargı paketleri çıktı. Ombudsman mekanizması, ulusal insan hakları kurumu oluşturuldu. Terörizmin finansmanının engellenmesine yönelik kanun çıkarıldı. Kürtçenin mahkeme salonlarında kullanımı sağlandı. Bu yılki ilerleme raporunda bu önemli adımları elbette ki ortaya konacak.
Erdoğan’a Brüksel daveti: Başbakan Erdoğan’a daha önce ilettiğimiz Brüksel daveti hâlâ bekliyor. Ayrıntıları tartışılıyor. AB Konseyi Başkanı Van Rompuy 23 Mayıs’ta Türkiye’ye gelecek. O ziyarette de ele alınacaktır. Önümüzdeki günlerde karşılıklı birçok üst düzey ziyaret gerçekleşecek.
Demokrasinin güvencesi anayasa: AB içinde ülkelerin devlet rejimine ilişkin bir gelenek yok. Krallık da var, cumhuriyet, başkanlık, federasyon, merkezi yönetim de var. Biz sadece anayasa sürecinin en başından beri son derece şeffaf ve kapsayıcı yürütülmesini destekliyoruz. Müzakerelerin içeriğinin ne şekilde yürütüleceği tamamen vatandaşları ilgilendiren bir mesele. Biz sadece şunu söyleyebiliriz: Kopenhag kriterlerinin sağlanması, demokrasi ve hukukun üstünlüğünün güvence altına alınmasında yeni anayasa büyük bir fırsattır.

\n

GÜMRÜK BİRLİĞİ GÖZDEN GEÇİRİLECEK

\n

Ripert, yürürlüğe gireli 17 yıl geçen Türkiye-AB Gümrük Birliği Anlaşması’nın ilk kez tarafsız bir kurum tarafından gözden geçirilmesi kararı aldıklarını açıklayarak şunları söyledi:
“Türkiye ile AB arasındaki ticaret rakamlarında bir düşüş var. Bu Avrupa’daki mali krizden kaynaklanıyor. Buna rağmen AB Türkiye’nin en büyük ticaret ortağı olma özelliğini koruyor. Türkiye’ye yapılan doğrudan yabancı yatırımın yüzde 80’i de AB kaynaklı. İki tarafta da Gümrük Birliği’nin iyi işlemediğine ilişkin birtakım iddialar vardı. Bu konuda Türkiye ile geçen yılın sonunda bir karar verdik ve Gümrük Birliği’nin tüm unsurlarını ele alacak şekilde bir çalışma yaptırıyoruz. Çalışmayı Dünya Bankası yürütecek. İki tarafın ekipleri de içinde yer alacak. Sonbaharda sonuçlarını alacağız ve daha sonra neticeleri üzerinde neler yapabiliriz diye bakacağız.”

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları