Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
AKP Üzerinde 'Demokrasi' Baskısı Artıyor
Tutum Belgesi ve Demokrasi Bildirisi:
PKK’nin Türkiye içindeki güçlerinin sınır dışına çekilmesini gösteren fotoğraf ve haberler, örgütün Kandil’deki lideri Murat Karayılan tarafından açıklanan ikinci aşamaya, yani Kürt sorununun çözümü için atılacak yasal-anayasal düzenlemeler aşamasına geçilmekte olduğunun da işareti sayılmalı. Karayılan’ın, “Devletin ve hükümetin yükümlülüklerini yerine getirme aşaması” diye nitelediği bu safhaya girildiği bu günlerde eşzamanlı iki önemli gelişme daha yaşanıyor.
Bunlardan birincisi pazartesi günü, içinde CHP’nin ‘liberal’ ve ‘sol’ kanatlarının oldukça belirgin ve görünür olduğu, toplumun değişik kesimlerinden 111 imzalı ‘Barış İçin Özgürlükçü Demokrasi’ bildirisidir. ‘Sürece’, yani sorunun PKK ile müzakere yöntemiyle çözümüne karşı çıkmayarak ‘önemseyen’ bu metin, yeni anayasa hazırlıklarının da barış yönünde bir ‘fırsat’ olduğunu savunuyor.
Barış İçin Özgürlükçü Demokrasi imzacıları kısa vadede hak ve özgürlükler alanında yapılacak yasal düzenlemelerle mini demokratikleşme paketi çıkarılmasını istiyor. Başkanlık sistemi tartışmasının ise çözüm sürecinin tamamen dışında tutulmasını talep ediyor ve bu yönde de iktidar üzerinde toplumsal baskı yaratmaya çalışıyorlar.
CHP, Meclis’i işaret edecek
İkinci önemli gelişme ise sürekli ‘Süreçte görüşü belli değil’ diye suçlanan ana muhalefet partisinin bugün açıklayacağı ‘tutum belgesi’. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tarafından açıklanacak belgenin özü, Parlamento Büro Şefimiz Ayşe Sayın imzasıyla dün Cumhuriyet’te yayımlandı: “Barışa Evet, Pazarlığa Hayır”.
Anlaşılan o ki, tutum belgesinin yukarıda değindiğimiz ‘Barış İçin Özgürlükçü Demokrasi Bildirisi’nden temel farkı, PKK ile yürütülen gizli müzakerelere kategorik olarak karşı çıkılması olacak. CHP’nin soruna barışçı bir çözüm bulunması isteğinin altını kalın çizgiyle çizmesi beklenen Kılıçdaroğlu, sürecin bundan sonraki aşamalarının ise hükümet ile örgüt arasında değil, parlamento zemininde iktidar ve muhalefet partilerinin uzlaşısıyla yürütülmesini isteyecek.
Kılıçdaroğlu ile \timzacıların farkı
Bu süreçte PKK’nin ve Kürt siyasi haraketinin samimiyeti ve gerçek niyetleri gibi kafalarda yer eden şüphelere ‘demokrasi bildirisi’ hiç yer vermezken, CHP’nin tutum belgesinde ise bu kaygılar çok ayrıntılı yer alacak. Sürecin PKK’ye silah bıraktırmaktan uzak biçimde ilerlediği, örgütün bundan sonra elinde silahla başta Suriye olmak üzere bölgesel krizlerde taraf haline gelmekte olduğu gibi tespitlerin Kılıçdaroğlu’nun metninde yer alması kaçınılmaz.
CHP’nin tutum belgesinde, demokrasi bildirisinde yer alan etnisite temelli olmayan yurttaşlık tanımına destek çıkması ise zor. Nitekim, o bildiriye katılan 30 CHP’liye tepki olarak ulusalcı kanattan milletvekillerinin hazırladığı karşı-bildiri CHP’de bu konuda bir uzlaşı olmadığını da ortaya koydu.
Her ikisi de \t‘demokrasi’ istiyor
Tutum belgesi ile demokrasi bildirisinin, izlenen yönteme bakış ve yurttaşlık tanımı gibi farklı bakışlar dışında örtüştükleri iki ana nokta var: CHP de -ulusalcısıyla, yenilikçisiyle- kapsamlı bir demokrasi paketinin vakit geçirmeksizin hayata geçirilmesini istiyor, imzacılar da.
İmzacılar gibi Kılıçdaroğlu da, sadece AKP’nin istediği ‘başkanlık sistemi’ talebinin, hem Kürt sorununun çözümü hem de yeni anayasa yapım süreçlerinin dışında bırakılması gerektiğini bugün mutlaka vurgulayacaktır.
Sürecin önündeki en büyük risk, AKP’nin ‘demokrasi’ konusundaki samimiyetsizliği. Bir tarafta Türkiye’nin en büyük sorununu demokrasiyle çözme iddiasındaki bir hükümet var.
Diğer yanda aynı hükümet, 1 Mayıs’ta vatandaşını gaza boğuyor, emekçilere demokratik haklarını kullandırmıyor; özgürlükleri kısıtlıyor; Alevileri hem çözüm hem de anayasa masasında dışlıyor; aydınını, gazetecisini, milletvekilini, askerini dört duvar arasında tutsak tutuyor. En ufak eleştiriye karşı hoşgörüsü yok. İşte tüm bu gelişmeler her an AKP’nin demokrasi ve çözüm konusundaki samimiyetinin sorgulanmasına neden oluyor.
İşte böylesine bir ortamda, hem ‘tutum belgesi’ hem de ‘Barış İçin Özgürlükçü Demokrasi Bildirisi’, AKP üzerindeki demokratikleşme ve toplumsal uzlaşı arama baskısını daha da artıracak niteliktedir.
Bildirinin Zamanlaması Sorunlu
Altında çok değerli isimlerin imzası bulunan demokrasi bildirisinin içeriğinden bağımsız olarak yarattığı ciddi bir sıkıntı var. O da şu: Kılıçdaroğlu’nun Kürt sorunu ve süreçle ilgili kamuoyuna yönelik en önemli açıklamasını yapacağı hafta, başını yine CHP’lilerin (aralarında parti yöneticileri de var) çektiği bir başka oluşumun bildiri yayımlanması “zamanlama” ve “taktik” açıdan sorunludur. Hele de böyle bir bildirinin hazırlıkları içinde yer alan partililerin konuyu CHP’nin karar organları parti meclisi ve MYK’ye getirmemiş olması tepkilere haklılık zemini sağlamaktadır. Nitekim dün onların bu tavrına karşılık ulusalcıların yayımladığı karşı bildiri ile CHP kamuoyuna bir kez daha “ikilik” tablosu sergilemiştir. Hem de parti liderinin kamuoyuna tutum belgesi adı altında bütünlük mesajı vermeye çalıştığı gün!
\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Rus basını yazdı: Esad ailesini Rusya'da neler bekliyor?
- Esad'a ikinci darbe
- Türkiye'nin 'konumu' hakkında açıklama
- İmamoğlu'ndan Erdoğan'a sert çıkış!
- Çanakkale'de korkutan deprem!
- Naci Görür'den korkutan uyarı
- Kurum, şişeyi elinin tersiyle fırlattı
- Kalın Colani'nin yolcusu!
- 6 asker şehit olmuştu
- Erdoğan'a kendi sözleriyle yanıt verdi