Ateş altındayım

31 Temmuz 2012 Salı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye’de ikinci Kandil’e izin vermeyeceklerini, göçün artması durumunda sorunun Suriye içinde çözümlenmesinin gündeme gelebileceğini söyledi. Kuzey Suriye diye bir blok olmadığını anlatan Davutoğlu, Kürtlerin durumunun özerkliğe gitmesi durumunda Türkiye’nin ne yapacağının sorulması üzerine, “Suriye’nin yönetim şeklini Suriye’nin seçilmiş parlamentosu belirler. Ama de facto bir emrivaki yapılırsa, bizim tarafımızdan da, Suriye’nin diğer unsurları tarafından da buna izin verilmez. Otururlar kendi geleceklerini tayin ederler. Biz de ona çıkıp, ‘Bu bizim kırmızı çizgimizdir’ demeyiz” dedi.

Dışişleri Bakanı Davutoğlu önceki gece gazetelerin Ankara temsilcileri ile iftar yemeğinde bir araya gelerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Davutoğlu’nun sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

- Halep’teki son durum nedir?


- Bugün BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’la görüştüm. Halep’te bazı mahalleler tank, top atışı altında. Bu sadece Suriye’yi tahrip etmeyecek. BM’nin itibarını da tahrip edecek, dedim. Bize 44 bin mülteci geldi. Halep ve civarında 3 milyon insan tehdit altında. Hiçbir gerekçe sivillerin tank ve top atışına maruz kalmasını sağlamaz.

- BM Genel Sekreteri’nden umudunuz var mı?

Suriye herkes için bir sınav, turnusol kâğıdı oldu. BM’nin maalesef birçok konuda olduğu gibi bu konuda da ne kadar atıl olduğu ortaya çıktı. BM’nin ciddi bir reforma ihtiyacı var.

- Size yönelik eleştiriler var.

Halep durumundayım yani! Benim de çok üzüldüğüm, yüreğimi yakan bir husustur.

Kuzey Suriye’de tek blok yok

Şimdi kampanya başlattılar. ‘Kuzey Suriye’ kavramını eleştiriyorum. Biraz coğrafya bilen, Suriye’yi tanıyan bilir ki, Kamışlı’dan Lazkiye’ye 910 kilometrelik sınır bir etnik kimliği temsil etmez. Yani tek bir blok yok. İki tane kasabadan, büyük şehirde Öcalan posteri açıldı diye baştan başa her yeri kırmızıya boyuyorlar. Ortadoğu’da 100 yıllık değişim yaşanıyor. Bu değişimi hep beraber anlamaya çalışalım. Türkiye ya bu halklarla birlikte yürüyecek ya da kaos olacak. Benim dış politikada önceliklerim şunlar; 1- Öncelikle insanlığın vicdanından kopmayacaksınız. 2- Tarihin doğru tarafında yer alıyor muyuz? Tarihin akışında doğru yerde miyiz? Bin Ali, Kaddafi, Mübarek, Salih ve şimdi Esad… Onların tercihleriyle bir yerde duruyor, biz onlarla aynı yerde duramayız. 3- Türkiye’nin stratejik çıkarları.

Halep önemli

Halep’in yüzde 80’i Sünni-Arap, yüzde 10’u Kürt, kalanı karışıktır. Hıristiyan vb. unsurlar. Burası dümdüz bir coğrafyadır. Onun için Halep’teki düzen önemli. Merkezi hükümet gücünü kaybedince de facto alanlar ortaya çıktı. Bizim için 3 şey önemli. 1- Herhangi bir şekilde ister PKK, ister El Kaide olsun bizim sınırlarımızın yakınında terör mevcudiyeti olursa, tehlike doğurur. Her türlü tedbiri almak hakkımızdır. Meşru müdafaa hakkını doğurur.

- Esad giderse Suriye bütünlüğünü korur mu?

Koruması için çalışırız. De facto yapılar değil, seçilmiş kendi parlamentosu idari yapıya karar verir. Burada de facto durumlar oluşturup kalkıp ben özerkliğimi ilan ettim, diyemez. Üçüncü önemli husus da PYD’nin Esad ile işbirliği. Bütün bu kuşağın merkezi tarihi olarak da, siyasi ve ekonomik olarak da Halep’tir. Halep’te istikrar sağlanamazsa, Suriye bütünlüğünü koruyamaz. Türkiye’de bundan rahatsız olur. Türkiye olarak tedbirimizi alırız.

İkinci Kandil olmaz

- Suriye’de ikinci bir Kandil’e, özerk bir yapıya izin verilecek mi?


Kandilvari yapı söz konusu olmaz. Böyle bir ihtimale Suriye içindeki yapı da izin vermez. Biz bu tedbirleri Kürtlere karşı olarak alıyoruz gibi görülmemesi lazım. Teröre karşı tedbir olur.

- Kürtlerin durumu özerkliğe giderse Türkiye ne yapar?

Irak ya da Suriye’deki Kürtlerin aidiyeti ve ilişkileri ile Türkiye’deki Kürtlerin aidiyeti ve ilişkileri aynı değil. Türkiye, Türk ordusu herhangi bir şehrine bunu yapar mı? Türkiye kendi Kürt meselesini kendi içinde çözer ve rayına oturtur. Bizim her şeyden öte özgüvene sahip olmamız lazım.

Suriye’nin yönetim şeklini Suriye’nin seçilmiş parlamentosu belirler ama de facto bir emrivaki yapılırsa, bizim tarafımızdan da, Suriye’nin diğer unsurları tarafından da buna izin verilmez. Otururlar kendi geleceklerini tayin ederler. Biz de ona çıkıp, “Bu bizim kırmızı çizgimizdir” demeyiz.

- Sizi ‘hayalci ve romantik’ diye eleştiriyorlar


Eleştirilerin bazısı siyasi, bazısı bilgi eksikliğinden. Vizyon sahibi olmakla hayal sahibi olmak ayrı şeylerdir.

Kürtler tehdit değil

Bunu Kürt kardeşlerimizle ilgili bir politika olarak yansıtmamak lazım. Kürtler orada asırlardır yaşıyorlar, asırlarca da yaşayacaklar. Bizim için Kamışlı’daki, Afrin’deki, Kobari’deki sıradan Kürt kardeşlerimiz bir tehdit değildir. 2- Bu kaos ortamından yararlanarak de facto (fiili) otoriteler oluşursa, bu otoritenin mevcudiyeti Suriye’nin birliğini yok eder. Sünniler, Dürziler, Kürtler başka başka yerler oluşturursa bu Suriye’yi Lübnanlaştırır ki, biz bunu istemeyiz. Irak’ta bunun acısını yakından çekiyoruz.

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları