\n

12 Haziran seçimlerinden bu yana TBMM’deki dört siyasi partinin de taraf olduğu büyük proje yeni anayasa yapmaktı. Bir buçuk yıldır devam eden bu çalışmada en kritik güne geldik. TBMM Başkanı Cemil Çiçek bugün Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndaki dört partinin temsilcileriyle yapacağı toplantının ardından kritik bir karar açıklayacak. Bu açıklama doğrultusunda ya siyasi partilerin temsil ettiği toplumsal tabanların en geniş uzlaşısına dayalı yeni ve sivil bir anayasanın kapısı aralanacak. Ya da o kapı tamamen kapanırken çerçevesini iktidar partisi AKP’nin çizeceği bir anayasa değişikliğine giden yola girilecek.

Bugün karar günü

Meclis Başkanı Çiçek ile dün yaptığımız görüşmede bugünkü toplantıyı, uzlaşıya dayalı yeni bir anayasa konusunda partiler ve de liderlerine verilen son bir fırsat olarak gördüğü izlenimi edindim.

Çiçek’in değerlendirmeleri şöyle:

“Komisyonun üyeleriyle yaptığım son toplantıda herkes bu yeni anayasa sürecine nasıl baktığını gazetelerden okuyarak değil birbirinin ağzından dinlemiş oldu. O toplantıda ortaya çıkan durum karşısında da her birinin kendi partisiyle istişare etme ihtiyacında olduğunu gördüm. Yarın (bugün) partilerinin nihai görüşleri gelecek. Zaman zaten giderek daralıyor. 2012 sonunu hedeflemiştik. Çünkü seçim hesaplarına karışmasın istemiştik. O zaman güneş tepedeydi, şimdi ise batmak üzere. Kimse türlü tereddütlerle bu süreci heba etmemeli. Yarın (bugün) herkes bir karar versin gelsin ki ben de ona göre ne yapacağımıza bakayım.”

Altında hepimiz kalırız

Aslında komisyonun uzlaşmazlıkla dağılacağı belli. Merak edilen, Çiçek’in nasıl bir açıklama ile bunu kamuoyuna duyuracağı. Muhalefet sorumluluğun başkanlık istemini masaya getiren AKP’de olduğunu vurguluyor. İktidar ise kendi anayasa taslağını parlamento zeminine getirmek için, Uzlaşma Komisyonu’nun çalışmalarının başarısızlıkla sonuçlandığının tescilini bekliyor sadece. Çiçek bugünkü toplantıyı görmeden bir yorum yapmak istemedi. Ancak bu toplantıya ilişkin beklentilerinin satır arasından uzlaşmazlığın sorumluluğunu bir ya da birkaç parti yerine komisyondaki tüm partilere çıkaracağı izlenimi çıkıyor:

“Zamanı ve önümüze çıkan bu tarihi fırsatı ve sorumluluğu her partinin çok iyi değerlendirmesi lazım. Her parti biri diğerine istediğini söyleyebilir ama bu millete verecek cevabımız olmaz sonra. Millet bize ‘Darbeciler kadar bile olamadınız. Onların dahi anayasası var ama siz bir araya gelip sivil bir anayasa yazamadınız’ diyecektir. Bunun altında hepimiz kalırız. Tarihi sorumlulukla karşı karşıyayız...”

CHP’den sonra \nErdoğan’ı da uyardı

Görüşmemizde Çiçek, Meclis’te hakaret ve küfre varan tartışma üslubundan duyduğu rahatsızlıkla ilgili bugüne kadar neler yaptığını da şöyle aktardı:

“Daha önce müteakip defalar hiçbir somut olaya dayanmaksızın Meclis’teki bu üslup meselesinden duyduğum rahatsızlığı kamuoyuyla paylaşmıştım. Bu yetmedi, zaman zaman kırıcı, yaralayıcı konuşma yapan vekilleri telefon ya da yüz yüze görüşerek doğrudan uyardım. Yeri geldikçe partilerin grup başkanvekillerine de ilettim. Bu tür tavsiyelerim, ricalarım oldu. Ama iş düzeleceğine her geçen gün daha da kötüye gitti. Arkadaşlarımızın tutanaklardan çıkardığı görüşleri derleyerek 27 Şubat’ta Meclis’te grubu olan 4 partiye yazı yazdım. ‘Bu tür sözler Meclis’in saygınlığına gölge düşürüyor. Bize zarar veriyor’ dedim. Kendilerinden bu yönde yardımcı olmalarını istedim. Kimseye akıl verme noktasında değilim. Kendi uygun bulacakları yol ve yöntemle bu konuda yardımcı olmalarını rica ettim. Aradan geçen iki aylık zaman zarfında ise işler daha da kötüye gitti. İzahı çok zor bir noktaya geldi.”

CHP’li Kamer Genç için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na kınama ve uyarı yazısı gönderen Çiçek, bu yazının bir benzerini de Zeyid Aslan için AKP Grup Başkanı sıfatıyla Başbakan Tayyip Erdoğan’a gönderdiğini de şu sözlerle açıkladı:

“Son olaylarda hem Kamer Genç ile ilgili olay hem de en son Zeyid Aslan ile ilgili olayda partilerin gruplarına yazı gönderdim ve aynı gün kamuoyuna da açıklama yaptım. Hem CHP’ye hem de AK Parti grubuna, bu konularda alınan genel kurul kararlarını doğru bulduğumu, bu olaylara engel olmadıkları için grup başkanvekillerini kınadığımı söyledim. Meclis’te kullanılan dil ve üslup konusunda bence her siyasi partinin yapabileceği çok şey var. Özellikle de grup başkanvekillerine büyük görev düşüyor bu konuda.”

Öyle anlaşılıyor ki AKP’li Aslan’ın parti yönetimince disipline sevk edilmesi ve dinleme komisyonundaki başkanlık görevinden istifa ettirilmesinin ardında Çiçek’in gönderdiği bu mektubun da büyük etkisi var. Bakalım CHP lideri Kılıçdaroğlu, Çiçek’e nasıl bir yanıt verecek...

\n

Basın özgürlüğü için gülümse!

Bugün Dünya Basın Özgürlüğü Günü. ABD merkezli Freedom House (Özgürlük Evi) isimli düşünce kuruluşu önceki gün “Basın Özgürlüğü - 2013” raporunu açıkladı. Türkiye 197 ülke arasında geçen yılki 117’nciliğinden üç basamak daha düşerek 120. sırada yer aldı. Aynı seviyede olduğumuz diğer ülkeler Kongo, Fiji, Liberya, Makedonya ve Seyşeller. Rapor bu sonucu “Türkiye’nin dünyada en fazla gazeteciyi demir parmaklıklar ardında tutan ülke olmasına” bağlıyor. Cezaevindeki 68 gazeteciyle, aslında utanç verici bu durumu protesto etmek için, beş yıldır Silivri’de tutsak edilen yazarımız ve CHP milletvekili Mustafa Balbay’ın “Gülümsemek Direnmektir” kitabının adından hareketle bugün herkesi “gülen surat” ile selamlıyoruz.