Erdoğan'ın Büyük Çelişkisi

21 Ekim 2011 Cuma
\n\n\n

Başbakan Tayyip Erdoğan, dün gazete ve televizyonların sahipleri ve yöneticileriyle terör konulu bir toplantı yaptı. Toplantıya, adını Atatürkün koyduğu Türkiyenin en köklü gazetesi Cumhuriyet ile yüksek tirajlı Sözcünün de aralarında olduğu bazı basın organları ile ART, Kanal B gibi televizyon kanalları davet edilmedi.

\n

Erdoğanın on binlerce Cumhuriyet okurunun da vergileriyle alınan Başbakanlık jetlerine, eleştirilerinden rahatsızlık duyduğu gazetecileri çağırmadığı biliniyor. Son olarak Somaliye bir büyük yolcu uçağı dolusu gazeteci götürülürken Cumhuriyet liste dışı bırakılmıştı.

\n

Ancak dünkü toplantı saydığımız bu tür seyahatlerden bambaşka öneme sahipti. Gündemi terördü. Terör örgütü, son 30 yılın en büyük 5. kanlı eylemini gerçekleştirmiş, 24 saat içinde 32 vatandaş şehit edilmişti. Türk halkı büyük üzüntü ve öfke içindeydi.

\n

Başbakan da ilk açıklamasında, bu ruh halini de dikkate alarak halka şöyle seslendi:

\n

Bugün her zamankinden daha fazla birlik ve bütünlük sergilenmesi gerekli. Bugün dayanışma içinde olmak, her zamankinden çok daha fazla şefkatle, samimiyetle kucaklaşmak durumundayız.

\n

***

\n

Ulusuna böyle seslenen bir devlet adamından, ertesi gün ülkesinin medya temsilcileriyle, gündemi terör olan buluşmasında nasıl bir tavır izlemesi beklenir?

\n

İfade özgürlüğü yelpazesinin dört bir yanında basın kuruluşlarını hiçbir ayrım gözetmeksizin çağırması gerekmez mi? Hatta kendisine muhalif yayın organlarını özellikle davet ederek hem onların eleştiri ve önerilerini dinlemesi hem de onları kendi politikalarına iknaya çalışması gerekmez mi?

\n

Maalesef öyle olmadı.

\n

Erdoğan dün terörle mücadeleyi siyaset üstü bir mesele gördüğümesajını verirken salonda Türk basınının önemli bir bölümü yoktu. Bunun iki izahı olabilir:

\n

Ya gelen onlarca şehit haberi bile Erdoğan ve danışmanlarının Cumhuriyet ve diğer basın kuruluşlarına yönelik kişisel tahammülsüzlüklerini yumuşatmaya yetmemişti.

\n

Ya da daha kötüsü Başbakan toplantıyı basını yönlendirme amaçlı bir siyasi manevra olarak görmüş ve karşısında muhalif ses istememişti.

\n

***

\n

Sebebi her ne olursa olsun, Cumhuriyetimiz ile yaşıt gazetemiz bu antidemokratik uygulama nedeniyle değerinden hiçbir şey kaybetmez. Hatta, sansür kokusu taşıyan böyle bir toplantının parçası olmamak bizim için bir onur vesilesi sayılır.

\n

Ancak Başbakan (ve danışmanları), basının bir bölümünün yıllardır muzdarip olduğu Genelkurmay akreditasyonu uygulamasından farksız bu uygulamanın önceki gün yaptıkları terör örgütüne karşı birlik ve dayanışma çağrısıyla da ne büyük bir çelişki içerdiğini görmelidir.

\n

***

\n

Başbakan, davet ettiği seçilmiş basın mensuplarına terörle mücadele konusundamedyadan milli duruş beklediği mesajını vermiş. Meslektaşlarımız ne yanıt verdi bilemiyoruz ama umarız Başbakanın aklında dün Ali Sirmenin yazısında anımsattığı gibi Takriri Sükûn benzeri sansür uygulamaları yoktur.

\n

Türkiyeyi son dokuz yıldır AKP hükümetleri, tek başına ve Meclisten her türlü kararı çıkartmaya yetecek bir güçle yönetmekteyken terörle mücadelede gelinen noktanın faturası basına çıkartılamaz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları