"Suriye arka bahçemiz değil"

15 Nisan 2012 Pazar

AKP hükümetleri döneminde üç yıl Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı yapan emekli Büyükelçi Ali Tuygan anılarını yazdığı kitapta hükümetin Suriye politikasını eleştirdi.

Tuygan, “Gönüllü Diplomat - Dışişleri’nde 40 Yıl” isimli kitabında, “Türkiye Esad yönetimine karşı çıkmada birinci sırada olmayabilirdi... Bu ülkeyi arka bahçe gördüğümüz şeklindeki yorumlardan kaçınabilirdik. Arap Birliği’nin sesi en gür çıkan üyesi gibi davranmayabilirdik. Çünkü biz Arap Birliği’nin üyesi değiliz” dedi.

1967-2009 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı’nın çeşitli görevlerinde çalışan Tuygan, bakanlığın en üst bürokratik makamı olan müsteşarlık görevini 2004-2006 yılları arasında yaptı. Tuygan’ın yeni çıkan ‘Gönüllü Diplomat’ kitabında Türk dış politikasının çeşitli unsurlarına ilişkin değerlendirmeleri anılar eşliğinde aktarılıyor. Kitabın Arap Baharı ve Suriye ile ilgili bölümlerinde Tuygan’ın değerlendirmeleri şöyle:

Türkiye Esad yönetimine karşı çıkmada birinci sırada olmayabilirdi... Ne yapabilirdik? Birincisi bu ülkeyi arka bahçe gördüğümüz şeklinde yorumlanabilecek beyanlardan kaçınırdık. ‘Arka bahçe’ söylemi bizim çok tutarlı olmamız gereken bir kavramdır.

İkincisi, Arap Birliği’nin sesi en gür çıkan üyesi gibi davranmayabilirdik. Çünkü biz Arap Birliği’nin üyesi değiliz. Kendine özgü bir konumumuz var. Suriye’ye izlediğimiz tutumda Arap kamuoyularını kazanma dürtüsü de rol oynamış olabilir. Ancak herkesin bildiği bir gerçek var; bugün Suriye’ye demokrasi dayatması yapan Arap ülkeleri demokratik rejimlerle yönetilmemektedir. Onları bu yöne iten başlıca neden, Libya örneğindeki savunma refleksleridir. Suriye’deki çalkantının uzayıp kendilerine bulaşmasını önlemek.

Arap Birliği’nin niyeti demokrasi değil

Arap Birliği’nin temel önceliği Suriye sorununun şu veya bu şekilde bir an önce gündemden çıkarılması ve kendi muhalefetlerini cesaretlendirici yeni bir örnek oluşmamasıdır. Bugün onlarla tam dayanışma içindeki Türkiye, bu rejimler sallanmaya başladığında nasıl yol izleyeceğini de şimdiden düşünmek zorundadır.

Üçüncüsü, hem Esad hem de muhalefetine değişim/itidal ihtiyacını en güçlü biçimde vurgularken kamuoyuna dönük söylememizde bir süre daha ihtiyatlı olabilirdik. Esad’ı ikna etmek için daha fazla sabır ve ısrar gösterebilirdik. Bu bize arabuluculuk rolüne uygun fırsat sağlayabilirdi. Başta izlenecek itidalli tutum gelecekte bize daha büyük hareket serbestisi sağlardı. Düzenlenen uluslararası toplantılara katılım bakımından engel teşkil etmezdi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Büyü Bozuluyor 26 Ocak 2015

Günün Köşe Yazıları