Frankfurt'tan Dünyaya

25 Ekim 2008 Cumartesi

Kültümüzü dış dünyada tanıtmayı hedefleyen projeler hız kesmeden devam ediyor. Geçen hafta, Türkiye Frankfurt Kitap Fuarına Onur Konuğu olarak katılırken, bir yandan da Rusyada Kültür ve Turizm Bakanlığımızın düzenlediği Türkiye Yılı etkinlikleri ve Viyanada İKSVnin düzenlediği Turkey Now programı sürüyordu.

Sinema alanında da yoğun bir hareketlilik söz konusu. Filmlerimiz uluslararası festivallerde başarıdan başarıya koşuyor. Nuri Bilge Ceylanın Üç Maymun”, Derviş Zaimin Nokta”, Semih Kaplanoğlunun Süt”, Yeşim Ustaoğlunun Pandoranın Kutusu”, Özcan Alperin Sonbahar”, Hüseyin Karabeyin Gitmek filmlerinin oluşturduğu kervana, son Antalya Festivalinde yarışan Reha Erdemin Hayat Var”, Erden Kıralın Vicdan ve Ben HopkinsinPazar-Bir Ticaret Masalının da katılacağını söyleyebiliriz rahatlıkla.

***

Kültür ve Turizm Bakanlığımızın dünyanın farklı kentlerinde düzenlediği Türk Sinemasıhaftaları da sürüyor. Bu resmietiketli düzenlemelerin -doğal olarak- pek etkili olmadığı haberlerini alıyoruz. Gene de devletin dış tanıtım atağını kararlılıkla sürdürmesi gerekiyor. Bu etkinliklerin düzenlenmesinde profesyonel kuruluşlarla işbirliğine gidilmesi doğru bir yaklaşım. Ne var ki, elde edilen sonuçlar, pek doğru seçimler yapılmadığını düşündürüyor. Bu tespit, yalnızca film haftaları için geçerli değil. Son Rusya çıkarmasından gelen haberler ve Frankfurtta yaşadıklarımız da bu konuda daha titiz davranılması ihtiyacını ortaya koyuyor.

Rusyadaki Türkiye yılı etkinlikleri çerçevesinde iki kentte, Okay Temiz, Mehter topluluğu ve Kızıl Ordu Korosunun birlikte konser verecekleri açıklanmıştı. İlkbaharda gerçekleşmesi planlanan konser sonbahara ertelenmiş, Okay Temizin bu ertelemeden haberi konserden birkaç gün önce olmuştu. Geçen hafta, ikinci bir şaşkınlık daha yaşadı usta müzisyen. Gazetelerde, konserin Mehter - Kızılordu Korosu ve Serkan Çağrı tarafından verileceğini okuduğunda Hemen, Kültür ve Turizm Bakanına bir mektup yazarak durumu protesto etti. Gazetelerde konserin Serkan Çağrının katılımı ile gerçekleştiğini okuduktan sonra Serkanla konuştuğumda şaşkınlığım daha da arttı. Çünkü, Çağrı konserlere katılmamıştı. Organizatör firma, sponsorun çekilmesi nedeniyle Serkan Çağrıdan ücretini düşürmesini talep etmiş, anlaşamayınca da Çağrıyı programdan çıkarmıştı, imzaladığı sözleşmeye rağmen.

***

Gazetelerde, Frankfurt Kitap Fuarına Türkiyeden katılan 1000e yakın yazar, yayıncı ve gazetecinin yaşadığı sorunlara ilişkin pek çok eleştiri okumuş olmalısınız. Ciddi bir bütçe ile gerçekleştirilen bu organizasyon, işi üstlenen firmanın kapasitesinin üzerindeydi anlaşılan Ama, bardağın bir de dolu tarafına bakmakta yarar var. Fuarda ve kentte -hatta Almanyanın başka kentlerinde- Türkiye kültürünün zenginliğini, çeşitliliğini yansıtan bir program gerçekleştirildi. Almanların ilgisi azdı belki, ama kendi hatalarımızı da görmezlikten gelmeyelim. Katılımcı yayınevlerinin bir kısmının yeterli bir çaba göstermediği anlaşılıyordu. Bazı standlara gelen yabancılarla iletişim kurmakta zorlanıldığı izlenimini edindim. Mutlaka onlar da bir ders çıkarmışlardır bu deneyimden. Fuara iyi hazırlanan yayınevlerinin, Onur Konuğu olmanın avantajından yararlandıklarını görebiliyorduk. Umarım, fuarda kurulan ilişkiler sonuçlanır, yazarlarımızın yapıtları dünyanın pek çok ülkesine ulaşır.

Hazırlıkların ilk aşamasına katıldığım için iyi biliyorum, Kültür ve Turizm Bakanlığımız örnek bir tutum sergileyerek, fuarın içeriğine ilişkin tüm sorumluluğu Müge Sökmenin eşbaşkanlığındaki Hazırlık Komitesine bıraktı. Sökmeni ve Bakanlık adına eşbaşkanlığı üstlenen Ümit Yaşar Gözümü kutlamak gerekir, kurulun özerkliğini sonuna kadar savundukları ve yönetişim kavramını -belki de bürokrasi tarihimizde ilk kez- hayata geçirdikleri için. Bülent Erkmenin ve Sadık Karamustafanın tasarımları, kimi dostlarımızca renksizbulundu ama kanımca zevkli, işlevsel ve bağırmayantasarımları ile ezber bozan bir yaklaşımın örneğini verdiklerine inanıyorum. Bir kez de kendimizi bayraksız ve lalesiz tanıttık, fena mı?

Frankfurtta izlediğimiz ilk büyük etkinlik, Rengim Gökmen yönetimindeki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının Alman korosu ile birlikte icra ettiği Yunus Emre Oratoryosu oldu. Büyük bestecinin eserini gururla izledik, salonun dolu olmamasına hayıflansak da. Ertesi akşam, aynı mekânda, Frankfurtun görkemli opera binasında, Kudsi Ergunerin Türk ve Fransız müzisyenlerden oluşturduğu topluluk, Goethenin Doğu- Batı Divanını yorumladı. Frankfurt programının en güzel etkinliğiydi hiç kuşkusuz ve kültürler arası iletişim adına örnek bir çalışmaydı. Emeği geçen herkesi bir kez daha kutluyorum. Sinema için Cannes Festivali neyse, yayıncılık için de Frankfurt Kitap Fuarı o Beş günlük süre içinde, dünyada olup bitenleri tanımak, kültürel ve ticari ilişkiler kurmak, yazarlarınızı ve kültürünüzü dünyaya tanıtmak olanağı buluyorsunuz. Fuarda 100 milyonuncu kitabını kutlayan Paulo Coelhodan Gorbaçova kadar pek çok ünlü vardı. Türkiyenin en büyük gurur kaynağı ise Nobelli yazarı Orhan Pamuktu elbette. Ayrıca Cumhurbaşkanı düzeyinde bir temsil de çok önemliydi. Abdullah Gülün katılımı ve açılışta yaptığı konuşma, Onur konuğu Türkiyeyi dünya kamuoyuna taşıdı. Ayrıca fuardan önemli bir deneyim kazanarak ayrıldığımıza ve bundan böyle daha az hata yapılacağına inanıyorum. Bardağın dolu tarafından bakınca böyle görünüyor efendim.

[email protected]



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yine de İyimserlik 10 Ocak 2009
Dün Yok mu? 3 Ocak 2009
Karadeniz'e Bir Yolculuk 27 Aralık 2008

Günün Köşe Yazıları