Demokratik Bir Anayasa İçin...

03 Ekim 2011 Pazartesi
\n

\n

Yeni dönem çalışmalarına başlayan Meclisin ilk işi öyle anlaşılıyor ki yeni anayasa yapılmasıdır.

\n

Yeni anayasanın biçimlenişinde AKPnin, daha doğrusu Başbakanın görüşleri, hele de başkanlık ya da yarı başkanlık özlemleri esas belirleyici olursa, bu, temelden yanlış olur.

\n

Çünkü, Meclis çoğunluğunu elinde bulunduran AKPnin yönetim anlayışı, yargı bağımsızlığı, üniversite ile diğer bilim ve araştırma kurumlarının özerkliği gibi demokrasinin ana kurumsal kavramlarına tamamıyla yabancıdır; demokrasinin temel taşının, demokratik kurumlar olduğu anlayışından yoksundur. Diğer eksiklerine ek olarak kurumlara karşı tutumuyla AKP, esasen demokratik bir anayasa yapılmasına öncülük edecek özellikte değildir.

\n

Kısaca asıl büyük sorun, niteliği sonucu özgürlükçü bir öze sahip olup olmadığı en azından tartışmalı olan AKP anlayışıyla demokratik bir anayasanın nasıl yapılacağıdır.

\n

Anayasa hazırlığı sürecinde yapılması gereken, demokratik işleyen siyasi partileri, özerk, bağımsız çalışan kurumlarıyla yalnız temel hak ve özgürlükleri değil, onlarla birlikte ekonomik, sosyal hakları da güçlendiren, güvence altına alan; Kürt sorununa demokratik çözüm getiren yeni bir anayasanın AKPnin mutlak dayatmalarından uzak bir toplumsal uzlaşmayla yapılmasıdır.

\n

AKP - gerçek demokrasi çelişkisini çözüme kavuşturacak olan, toplumun hak ve özgürlükleri sahiplenecek olan güçleridir.

\n

Anayasalar, doğrudan ya da dolaylı ideolojileri yansıtır, ideoloji ürünleridir.

\n

CHP Genel Başkanı akıl almaz bir tutumla CHPnin ideolojisi yok diyor; diyebiliyor! (Mehmet Tezkan, Milliyet, 26 Eylül). Sonradan yalanlansa da bu sözler bir ideolojik şaşkınlığı anlatıyor. Buna karşın, CHP örgütü ve kimi milletvekilleri geçmişte kazandıkları birikimle, özgürlükçü, eşitlikçi, sosyal ve demokratik bir anayasa için uğraş verebilir!

\n

Demokratik anayasa taleplerinin güçlü bir biçimde sergilenmesinde diğer siyasi partilere ve özellikle de kamuoyu oluşturan toplum kesimlerine önemli bir görev düşüyor.

\n

Demokrasilerde dördüncü güç denilen medyanın AKP tarafından iyice törpülendiği ve dişlerinin söküldüğü, büyük sermaye çevrelerinin de AKPye giderek daha fazla baş eğmekte olduğu görülüyor. Ancak ülke demokrasisinin geçmekte olduğu tehlikeli viraj, yani AKP anlayışında bir anayasa ile demokratik bir anayasa ikilemi, bu kesimlere ayrı bir tarihsel sorumluluk yüklüyor. Benzer bir sorumluluk da baroların, sendikaların, meslek oda ve birliklerinin, üniversitelerin ve diğer sivil toplum kuruluşlarının omuzlarındadır.

\n

Seçimler sonrasının kamuoyunda giderek daha ağır bir biçimde yerleştirilmeye çalışılan artık AKP her istediğini yapar kanısının, somut demokratik anayasa talepleri yükseltilerek, kırılması gerekiyor. Bunun en sağlıklı ve sağlam yolu da AKP anlayışı karşısında gerçek demokratik anayasa uğraşısının, geçmişin çalışma ve birikimlerinden yararlanılarak donanımlı bir biçimde verilmesidir.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları