Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Deprem
Kapitalizm, deprem geçirir. Kimi kez depremin etkilerini kısa sürede onarır; kimi zaman da düzelme, örneğin 1929 sonrasında olduğu gibi, çok daha uzun bir süre alır.
Günümüzde, en etkin üniversitelerin işletme bölümlerini bitiren en parlak beyinleri çalıştırmasına karşın, kapitalizm, tıpkı doğada olduğu gibi, depremlerini “önceden” göremiyor; bu nedenle önlem de alamıyor.
Ancak, kapitalizmin “deprem sonrasını”, hiç olmazsa belli bir süre için, doğru yönettiği de bilinen bir gerçektir.
İçinde bulunulan bu “geçiş günlerinde” ortaya çıkan kimi gerçeklerin altını önemle çizmek gerekiyor. Çünkü küresel kapitalist sistemin geleceğinin biçimlenişi şimdilerde su yüzüne çıkmakta olan bu gerçeklere dayanacaktır.
***
Yaklaşık yirmi yıldır küreselleşme peygamberlerinin öne sürdükleri, “ulus devlet” öldü görüşünün, tümüyle temelsiz, gerçekdışı ve yanlış olduğu bir kez daha, ancak bu kez öncekilerle karşılaştırılamayacak kadar açık ve de o kadar pahalı bir biçimde kanıtlanmıştır. “Ulus devlet öldü” görüşünün Mekke’si olan Washington’da, dünya tarihinde eşi-benzeri görülmemiş bir ulus devletçilik uygulanmakta; ABD devleti, banka ve sigorta ortaklıklarını kurtarmak için kendi kesesinden her gün yüzlerce milyar dolar ödemektedir.
“Piyasanın işleyişine sakın karışılmasın” görüşünün nasıl hiçe sayıldığını, seçimlere gitmekte olan ABD yaşıyor. Gerçekten de “demokrasinin doğru işlediği”, milletvekillerini parti genel başkanlarının değil de halkın saptadığı, böylece hükümetlerin “demokratik seçimle” işbaşına geldiği ülkelerde ulus devlet ölmez. Buna demokratik yapı izin vermez; kaldı ki ulus devletin ölmesini kapitalistler de istemez. Çünkü gerektiğinde kapitalistleri kurtaran da ulus devlettir!
Bu noktada bir açmalık yaparak ülkemize yaşatılan acımasız bir uygulama vurgulanmalıdır.
Ulus devletin batan kapitalistleri kurtardığı Washington’da iki kurum var; IMF ve Dünya Bankası.. Bu ikilinin Türkiye’yi yönetenlere, çoğu zaman onları da yanlarına alarak, yıllarca, şantaja varan baskılarla, bazen 12 Eylül’de olduğu gibi faşizme başvurarak “Kamu iktisadi girişimlerini satın”; sakın tütünü, pamuğu, çayı, şekerpancarını, yani tarımı desteklemeyin; eğitimden ve sağlıktan da devletin elini çekin.. çünkü ulus devlet bitti, bu işleri “piyasa” yapacak biçimindeki dayatmalarının ve bunu uygulatmalarının, nasıl bir yıkım yarattığı her gün yaşanıyor. Bu geçiş sürecinde Türkiye’ye uygulatılan bu yıkımın boyutları açıklık kazanmalıdır. Ve bu ülkenin iliklerine dek “soyulmasına” yol açan hesap, mutlaka yapılmalıdır.
Depremin kanıtladığı ikinci önemli nokta “para sermayenin” ya da aynı anlamda olmak üzere “finans piyasalarının” denetlenmesi gerektiğidir. Sorun kesinlikle kaçınılmaz olan bu “denetlemenin” hangi kurumların eliyle ve hangi mekanizmaların çalıştırılmasıyla sağlanacağıdır. Uluslararası finans kurumları olan IMF ve Dünya Bankası’nın, küreselleşme döneminde bu denetim işini yapamadıkları, “artık” görülmektedir. Ya bunların yapılarının ABD, AB ve Japonya gibi “zenginler liginin” egemenliğinden kurtarılarak “üye ülkelerin eşitliği” anlayışıyla demokratikleşmesi yoluna gidilecek, ya da bunların yerine yeni uluslararası finans kurumları oluşturulacaktır. Çünkü denetimsiz sermayenin, denetimsiz nükleer silahtan çok daha tehlikeli olduğu, “kendi evini” vurduğu, yaşanarak görülmektedir. ABD’yi vuran, bu kez El Kaide değil, denetlenmeyen finans sermayesidir.
Ek olarak belirtmeliyim ki, sermaye saklanacağı güvenli bir yeri her zaman bulur. Bugünlerde de, küresel finans sermayesi, yüksek faiz cenneti olan Türkiye’ye gelmeyi sürdürebilir. Bu nedenle, yıllardır, dünyada en yüksek faizi ödeyerek borçlanan Türkiye’nin durumu, kimi diğer ülkelerle karşılaştırılırsa, göreli olarak, bu depremden az etkilenecektir, denilebilir. Çünkü bizim halkımız ABD halkının bugünlerde “toptan” ya da “bir seferde” ödediğini zamana yayarak, sürekli ödedi.
Sonuç olarak kapitalizm bir niteliksel başkalaşma evresini yaşıyor. Yazıda dinsel göndermeler yapıldı; öyle sonlandıralım.
Cennet bahçelerinde ele ele gezinirlerken, Havva’nın kendisine uzattığı elmayı ısıran Adem, rivayet edilir ki şöyle demiş:
- Sevgilim, büyük bir değişimin eşiğindeyiz!
Öyleyiz!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
En Çok Okunan Haberler
- Op. Dr. Dericioğlu başında poşetle ölü bulundu
- 500 bin TL'nin aylık getirisi belli oldu
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- Marmaray'da seferler durduruldu!
- Suriye'de herkesin konuştuğu ölüm listesi
- Apple'dan 'şifre' talebine yanıt!
- Erdoğan'dan işgale 'isimsiz' tepki
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Suriye'nin yeni başbakanından ilk açıklama