Uçsuz bucaksız bir mavilik. Uçsuz bucaksız bir ışık. Aydınlık ve sessizlik bir arada. Sonra sonra... İşte rüzgâr! Ve bir anda sessizliği yaran, maviyi yırtan, suları köpüklere boğan beyaz kanatlı martılar... Hayır hayır martı değil bunlar. Suda süzülen kuğu bunlar! Kuğuların, köpüklerle yükseklere çıkıp martıya dönüşmesi... Hayır, ne martısı, ne kuğusu, beyaz yeleli atlar dört nala koşuyor... Yok yok yelkenliler bunlar. Suları yara yara gelen beyaz kanatlı tekneler... Her boy, her cins: Guletler, Tırhandiller, Katamaranlar, Cruiser, Mozaik, Lagoon... 

(Fotoğraf: Yıldız Feldmann)

ÖZGÜRLÜK VE DAYANIŞMA

Beş gündür resmi adı “American Hospital The Bodrum Cup” yani Bodrum Yelken Yarışları’nda, rüzgârın, dalgaların, yelkenlerin, dost soluklarının peşine takılmış pupa yelken yol almaktayım. Nabzımız rüzgârla birlikte atıyor. Rüzgâr durdu, rüzgâr çıktı, rüzgâr azdı! Es be rüzgâr es, senden mi korkacağız!!!

Sevgili okurlar, bu yazıyı böylece sürdürüp şu son birkaç gündür yaşadığım duyguyu sizlerle paylaşabilirim. O duyguyu iki sözcükle özetlemem mümkün: Özgürlük ve dayanışma... Yarış bahane, bu duyguyu yaşamak şahane!

34 yıldır tekrarlanıyor Bodrum Kupası. İlki 1989’da 18 tekneyle yapılmıştı. Bugün 18 ülkeden 100 kadar tekne katılıyor. Yarıştan öte, festivalden, şenlikten öte bir olay. En çok şu tanımlamalarla açıklanabilir: 

Yaşam biçimi-tutku-değerler birikimi-doğayla bütünleşme-deniz kültürü- ekonomiye katkı-uluslararası arenada söz sahibi olma- sporla sanatın buluşması- denizcilik sektörü için Ar-Ge labarotuvarı. 

Bu yıl yarışlar 5 etapta yapıldı. 1. Bodrum-Çökertme (Metro) 2. Çökertme-Hissebükü (Opet) 3. Kissebükü- Gümüşlük (By the Sea) 4. Gümüşlük- Bodrum (Çağdaş Holding) 5. Bodrum-Bodrum (Anadolu Sigorta)...

(Ben bu yazıyı yazarken son yarış devam etmekte)...

İKİ YÜCE İNSAN: 

Gündüzleri kıyasıya yarış, acımasız bir rekabet; akşamları sonsuz bir dayanışma ve dostluk, tekneden tekneye ziyaretler, sahile çıkma, kumsalda yakılan ateş, ihya edilen lokantalar, kafeler, barlar, türküler, müzikler, kahkahalar, havada uçuşan ve yüreğe dokunan sohbetler...

Şansım yaver gitti. İki ayrı akşam, bütün bu “Bodrum Cup” olayının piri, hocası, duayeni olan iki eşsiz insanın sohbetinden yararlanma fırsatını buldum. Erman Aras ve Yücel Köyağasıoğlu.

(Erman Aras ile Yücel Köyağasıoğlu birlikte mucizeler yarattılar...)

İlki Bodrum Cup’ın kurucusu ve onursal başkanı Erman Aras (Aynı zamanda Bodrum mandalinasını dünyaya tanıtan). Bir tekne ziyaretinde ondan nasıl yelkenli okul gemisini gerçekleştirdiğini dinliyorum. Tam bir mucize... İdeallerini hayata geçirmek için yılmadan çalışan bir cesur yürek. Bodrum Cup Organizasyonu’nu gençlere teslim etti. 

Bu mucizeyi gerçekleştiren ise bir başka usta, kâşif ya da Bodrumluların deyişiyle “Deli Deryalı Bir Dahi” Yücel Köyağasıoğlu. (Bu başlıkla 6 sergi düzenlendi Bodrum’da: Müthiş bir yaşam, keşif, azim ve icraat serüveni) Türk denizcilik tarihinin en önemli ismi sayılır. Tekne inşaatının piri. Ona gelinceye dek Bodrumlular “Bu tekneler yelkenle gitmez” diye bellemişler. Yücel Bey aksini defalarca kanıtlayıp Bodrum’u hem yelkencilikte hem tekne inşaatında en öne taşıyan isim... 

İkisine de sonsuz teşekkürler iyi ki varlar! 

Bodrum Kupası her yıl farklı bir temayı benimsiyor. Bu yılın teması: “Maviye güç katıyoruz.” Deniz kültürünü yaşatma ve koruma, bunu ekonomiye katma... Balıkçılıktan turizme, gemi yapımından gastronomiye, tüm bölge üretiminini kültür sanatla harmanlama ve değerlendirme... Bence yalnız maviye değil, yaşama da güç katıyor!

Yarışlar sona ermese de sergilenen kupaları gördüm. Hepsi sanatçıların tasarımları: Bu yılki kupaları tasarlayanlar Pınar Irmak Çağlar, Evren Erol ve Ersin Tavukçu. 

İçinde yaşadığımız bu cinayeti bol, kötülüğün egemen olduğu hoyrat, yasaklı, acımasız günlerde Bodrum Cup insana soluk aldırdı. 

Haydi Türkiyem, rüzgârın kolay, pruvan neta olsun! Yani: Yolun açık olsun!