Direnen Şiir

22 Mart 2015 Pazar

Dünya Şiir Günü’nde Uluslararası PEN, dünyanın 5 ülkesine, 5 hükümet aleyhine herkesin katılımına açık bir kampanya başlattı.
Haberi alır almaz ilk tepkim, “Eyvah! Türkiye de bu beş ülke arasında mı” diye endişelenmek oldu... Düşünce ve ifade özgürlüğü alanında son on yıldır insan onurunu yok sayan bir iktidarla, utanç verici bir duruma düşen Türkiye bu kez mercek altına alınmamıştı.
Bu kez kampanya kendi ülkelerinde hapsedilmiş Kazak şair Aron Atabek, Katarlı şair Muhammed el-Acemi, Kamerunlu şair Enoh Meyomesse, Çin’de 6 yıldır hapis Nobel Barış Ödülü sahibi Liu Xiaobo’nun ve ev hapsindeki eşi Liu Xia içindi... Bir de Meksika’da birbiri peşi sıra öldürülen, katilleri cezalandırılmayan gazeteci, yazar ve şairler içindi... (PEN sitesinden kampanyaya katılabilirsiniz.)

Taş duvar dikenli tel
Bu kez utanç listesinde Türkiye yoktu ama hepimiz biliyoruz ki bizim şiirimiz de dikenli tel, taş duvar, demir parmaklıklar arasında gelişmiş, işkenceden geçmiştir. Şairlerimiz dizelerini, sözcüklerle ve zulümle düzmüştür.

Nâzım Hikmet’ten Sabahattin Ali’ye, Enver Gökçe’den Ahmed Arif’e,
A. Kadir’den Arif Damar’a, Rıfat Ilgaz’dan, Hasan Hüseyin’e Aziz Nesin’den Mehmet Kemal’e....
Bursa Cezaevi, Sinop, Çankırı, Sultana Ahmet, Ulucanlar cezaevinden geçip günümüze yaklaşırken Diyarbakır, Metis, Mamak cezaevleriyle örülmüş ülkemin hapishane haritasından edebiyatımızın unutulmaz dizeleri belleğimize kazıldı...

Dayan şiir ile
Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nâzım için yazdığı “Zindanı taştan oyarlar” şiirinde, (Zülfü Livanelli’nin yorumuyla tanıdığımız “yiğidim, aslanım”)

“Zindanı taştan oyarlar / İçine bir yiğit koyarlar / Sağa döner böğrü taşa gelir/ / Sola döner çırılçıplak demir / Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir / Döşek diken diken yastık batıyor / Yiğidim aslanım burda yatıyor” der ya...
İşte şiirimiz de çeliğin ha-sı gibi zindanlarda bilendi. Şiirleri, taştan zindandan oydu şairler...
Sabahattin Ali “Başın öne eğilmesin / aldırma gönül aldırma” derken boşver demeyi değil, direnmeyi öneriyordu. Çünkü daha görecek günler vardı.
Ahmed Arif sevda ve isyan demekti. Hasretinden prangalar eskitse de; “Yokluğun, cehennemin öbür adıdır / Üşü-yorum, kapama gözlerini” dese de... Şunu da söyler:
“Nerede olursan ol, / İçerde, dışarda, derste, sırada/ Yürü üstüne üstüne, Tükür yüzüne celladın/ Fırsatçının, fesatçının, hayının.../ Dayan kitap ile/ Dayan iş ile./ Tırnak ile diş ile/ Umut ile sevda ile düş ile/ Dayan rüsva etme beni.”

Mesele teslim olmamakta 
12 Eylül sonrasında, delicesine yaşamak isteyen o çocuk, Nevzat Çelik, çocukları hapiste olan tüm an-nelere sesleniyordu “Şafak Türküsü”nde: “Beni burada arama anne / Kapıda adımı sorma / Saçlarına yıldız düşmüş / Koparma anne / Ağlama” 
Ve Gülten Akın ki o sadece direnen bir şair değil, direnen bir anneydi de “Benim de kollarım bağlı senin kelepçenle/ Sağ elim tutmuyor, tutmuyor/ Yitirdim büyümü, şiirlerim uçtu/ Solum yetmiyor”la direniyordu günler, aylar, yıllar boyunca... 

Hepsi şiirle direndiler. Hepsi, şunun bilincindeydi: 
“Asıl en kötüsü / bilerek, bilmeyerek/ hapishaneyi insanın kendi içinde taşıması...” Nâzım Hikmet’in dediği gibi, 
“Mesele esir düşmekte değil, teslim olmamakta bütün mesele.” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları