Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Gençlerle yenilenen opera

24 Ağustos 2012 Cuma
\n

SALZBURG FESTİVALİ’NDE YILDIZLAR GEÇİDİ:

\n\n\n

\n\n\n

Dünyanın sayılı müzik opera festivallerinden Salzburg Festivali bu yaz yine doludizgin sürdü. Muhteşem bir programı vardı. O şaşaalı programın dört gününe, dört opera ve bir konseri nasıl sığdırdım, inanın ben de bilmiyorum Seçimimi, burnumun aldığı kokuyla daha doğrusu yıl boyunca okuduğum haberler doğrultusunda anlı şanlı opera ve müzik starları doğrultusunda yaptım. Ben starları seçtiğimi sanırken, fark ettim ki, operaları günümüz tarihine taşıyan yönetmenleri de seçmişim aynı zamanda

\n

Riccardo Mutinin yönetiminde Viyana Filarmoninin konserinden daha önce söz ettiğimden geçiyorum. İşte izlediğim operalardan paylaşmak istediklerim:

\n

Gençliğe Övgü: La Boheme

\n

Salzburg Festivali ağırbaşlılığı, nitelikten ödün vermeyen tavrıyla biliniyor. (Hatta snop - burnu havada!) Yani artistik direktör Alexander Pereira, göreve gelir gelmez, bütçeyi artırdı, risk almaktan korkmadı, yeni eğilimlere yer açtı ve festivaller arası ortak prodüksiyonlara girişti. Bugüne dek Pucciniyi hafife alan festivalde, Puccininin en ünlü eserlerinden La Boheme ilk kez sahnelendi. Salzburg ve Şanghay festivallerinin ortak yapımı, “La Boheme bence festivalin doruk noktasıydı.

\n

Daniele Gatti yönetiminde Viyana Filarmoni Orkestrası, Viyana Devlet Opera Korosu, Salzburg Festivali Çocuk Korosu Eseri sahneye koyan İtalyanın ünlü tiyatro ve opera yönetmeni Damiano Michieletto.

\n

Son yılların olağandışı sopranosu Anna Netrebko, Mimi rolündeydi. Kim demiş, çocuk doğurunca sesi gitmiş diye! O çok geniş yelpazeye yayılan koyu renkli ses muhteşemdi. Oyunculuğuyla tüm sahneye egemendi. Arkadaşı Musetta rolünde Leyla Gencer Şan Yarışmasının birincisi Gürcü Nino Maçaidze sanki bizim çocuğumuz”… Meslek yaşamında haklı bir yükselişi tanıyor.

\n

Eser, 2012 Parisine taşınmıştı. Şair, ressam, filozof, müzisyen Dört kafadar, günümüz alternatif gençliğinden farksızlar. Hayalleri, idealleri, ütopyaları var, ama paraları, devamlı işleri yok. Sistem dışı diledikleri gibi yaşamaya kararlılar. Hayallerinin peşinden koşarken arkadaşlık, aşk, cinsellik, kıskançlık, fedakârlık ve ölümü yaşarlar

\n

Yönetmen çelişkiler üzerine oynuyordu. Noel arifesinde millet deliler gibi tüketirken (bol renk, bol hediye paketi, bol yaldız ve parıltı); sabahın köründe emekçilerin işe çıkması, Parisin siyah beyaz sisli puslu havasında asfalta, bulvarlara karışmaları Parisin genel dış görünümü - iç mekânda büyütülmüş dev bir pencere Dışarının soğu- içerinin sıcağı Yoksullukla varsıllık Genel olanla özel olan Yaşama sevinci ve düş kırıklığı Yaşam enerjisi ve ölüm

\n

Finalde Mimi şair Rudolfonun kollarında, arkadaşlarının arasında gözlerini yumduğunda, o dev pencereye vuran yağmur damlaları sanki benim yüzüme vuruyordu Pencereyi kaplayan buğuda benim de soluğum vardı

\n

Erotizmin \tsınırında Carmen

\n

Ünlü maestro Sir Simon Rattleın yönetimindeki - Viyana Filarmoni Orkestrasıyla Carmen, son yıllarda izlediğim en erotik Carmendi. Bunda etkili olan Sir Rattledan daha çok, dans geçmişi olan ve eserin hem rejisini hem de koreografisini üstlenen İngiliz yönetmen Aletta Collinsdi.

\n

Festival salonunda sahne, orkestra çukurunun önüne seyircinin içine uzatılmıştı. Bu alan da hem solistlere hem de dansçılara devinim olanağı sağlıyordu.

\n

Carmen rolünde Çek mezzosoprano Magdalena Kozena, sesi kadar dişiliğini de ön plana çıkarıyordu. Don José rolünde Jonas Kaufmannı izlemek, olağanüstü bir deneyimdi. Son yıllarda Metropolitan Operasını, Bayreuth Festivalini, Opera Bastillei Wagner, Mozart, Verdi rolleriyle fetheden bu genç Alman tenor, beni, ses ve sözü bütünleme, şanla oyunculuğu bir ve tek kılmasıyla büyüledi.

\n

Mozart Salzburg’a yakışır

\n

Her köşesinde Mozartın yaşatıldığı Salzburg kentinde, festival elbet Mozartsız olamazdı. Bu yıl Sihirli Flüt için Avusturyalı ünlü şef Nikolaus Harnancourta yeni bir prodüksiyon ısmarlanmıştı. Reji yine tiyatro yönmetmenliği ağır basan Alman yönetmen Jems- Daniel Herzoga aitti.

\n

Görselliği çok renkli ama içeriği karanlık bir yorumdu. Bernhard Richter (Tamino) ve Julia Kleiter (Pamina) iki birinci sınıf şancı dinleyicinin mutluluğuydu.

\n

Eser 1950lere oturtulmuştu. Yeraltı dünyası, dev bir laboratuvara dönüştürülmüştü; Sarastro ve müritleri bir ara sırtlarına beyaz doktor önlükleri deney yapan bilim adamları ya da hocalardı. Koro kâh öğrencilere, kâh deney sonucu değişim geçirmiş yaratıklara dönüşüyordu. Fazla mı zorlamaydı, bana mı öyle geldi, emin değilim... Zaten finalde de mutlu sonun tadını çıkaramadım, çünkü Gece Kraliçesiyle Sarastro hâlâ kavga ediyordu.

\n

Peter Von Winterin Das Labyrinth operasını da izledikten sonra, genç yıldızlar ve yeni yönetmenlerle, opera sanatının sınırsız olanaklar tanıdığına bir kez daha tanıklık etmiş oldum.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları