Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Haldun Taner 100 Yaşında (15.03.2015)

15 Mart 2015 Pazar

16 Mart 1915’te doğdu Haldun Taner. Yarın onun 100. yaş gününü kutlayacağız.
Edebiyat ustası, öykü ustası, tiyatro ustası... Sadece oyun yazarı değil, tiyatro kuramcısı, uygulayıcısı ve hocası... İnsanlık ve efendilik ustası...
Epik, diyalektik yöntemden, kabare türüne, tiyatro sanatında ilkleri gerçekleştirdi. Eleştiriyle ironiyi harmanladı. Geleneksel tiyatromuzun özelliklerinden yararlanıp çağdaş eserler yarattı. Tiyatro yazınını ileri taşıdı!
Haldun Taner’i düşününce, yüzüme bir gülümseme yerleşiyor: Yüreğime de “aydın”, “uygar”, “çağdaş”, “kültür birikimi”, “evrensel ama tepeden tırnağa İstanbullu”, “beyefendi”, “çelebi” sözcükleri...

En büyük üzüntüsü
Haldun Taner’le yıllarca aynı çatı altında, aynı gazetede çalıştım… Evet, Türkiye’nin en iyi yazarlarındandı. Ama yaşamını kazanmak için yazarlık yetmiyordu, hocalık, gazete yazarlığı da yapması gerekiyordu.

Tüm zamanını yazarlığına ayıramamak en büyük üzüntüsüydü.
Bu da ülkemin, Türkiye’nin ayıbıdır!
Çok önce benim için “babamın Galatasaray Lisesi’nden arkadaşı” olan Haldun Taner, sonra benim arkadaşım oldu ... Ve… Dünyalar benim oldu!
İşte kişiliğine ilişkin birkaç ipucu:

Afacandı
Sohbetine doyamazdınız. Anlatmayı, kültür birikimiyle destekler, gözlemciliğiyle geliştirir, fotoğrafik hafızayla zenginleştirirdi. (Bir kez bize, bir buçuk saatlik bir filmi tam üç saatte tüm rolleri oynayarak anlatmıştı!)

En sıradan bir karşılaşmayı bile olağanüstü kılardı. Sanki sizi ilk kez görüyormuş, sizde yepyeni bir şey keşfediyormuş gibi davranırdı. Sizi kanıksamazdı.
Torunu ya da annesi yaşında olsun, elini sıktığı kadınların ellerini dudaklarına götürür; karşılaştığı erkek, kadın, çocuk, yaşlı, hepsine sanki “seni görüyorum, seni dinliyorum, seninleyim” derdi.
Her karşılaşmaya, mutlak eleştirel tavır katar; bu tavrı muziplikle, iğnelemelerle, nükteyle, inceden inceye, hiç “çaktırmadan” desteklerdi.
Afacandı. Umudu, coşkuyu paylaşır, ön ayak olur, sizi kışkırtırdı. Türkiye tiyatro müzesi için seferber olduğumuzda, ansızın 18 yaşında bir delikanlı kesilip, tüm yetkililerle kavgayı en ön safta sürdürmüştü!
Yazdığım yazıyı ya da çıkardığımız dergiyi çok beğenirse, gazetedeki odamıza elinde çiçekle gelirdi!

Mutluluk
Hiç unutmam Kabare Tiyatrosu’nu kurduğunda yakın arkadaşı Orhan Kemal, “Bu, senin yaramaz çocuk yapının sahneye yansıması” demişti.
Haldun Bey bana bunu anlattığında, şunu ekledi: “Beni yakından tanıyan çoğu kimse, kerliferli görünüşümle hiç uyuşmayan şakalarıma, esprilerime, hareketlerime Orhan Kemal gibi mana veremezler. İsterler ki ağır oturayım, bana molla desinler.”
Ama hayır, “yaramaz çocuk” huyundan hiç vazgeçmedi.
Sormuştum: Mutlu musunuz?
“Hayat iyi ve kötü anılarla dolu. Güzel şeyler, kötü şeylerin etkisini silip götürür. Yeter ki insan kendini bu sevinçlerle şımartmasın ve bu düş kırıklıklarıyla içinikarartmasın. Önemli olan, kişinin kendine yetebilen bir ruh dengesi içinde kalabilmesi ve bir işe yaradıkça dünya üstünde kalma tutkusuna gölge düşürmemesidir.”
Nice yıllara Haldun Taner... İyi ki varsınız.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları