Hepimiz aynı gemide değiliz!

07 Ocak 2021 Perşembe

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanan Melih Bulu, ilk konuşmasında “Hepimiz aynı gemideyiz!” diye buyurdu.

Hayır, değiliz Melih Bulu. Gemi var, gemicik var, yat, kotra, taka, kayık var… Demokrasiye inancı olanlarla olmayanlar aynı gemide değil. Geleceğini iktidara biat etmeye bağlayanlar; sadaka ekonomisinden medet umanlar, tamam sizinle gemideler…

Üniversitelerin özerkliğini ve bağımsızlığını savunanlarla, siyasetin yaşamın her alanını ele geçirmesini alkışlayanlar, aynı gemide olamaz.

Çağdaş, evrensel, laik eğitimden yana; ilme, bilime saygılı olanlar “elitist, terörist” suçlamalarından korkmazlar. Direnme ve protesto hakları olduğunu bilirler. Bakmayın bugün bu hakların çiğnendiğine, bunlar da tıpkı o fotoğraf gibi tarihe geçecek...

Bozuk kapıyı kelepçeyle tutturma” açıklamanız... İntihal suçlamasına, “tırnak işareti kullanmayı unutma” yanıtınız... “2009’dan sonra aktif politikayla ilgilenmediğiniz” beyanına karşın 2015’te AKP milletvekili aday adaylığınızı “önemsiz” diye geçiştirmeye çalışmanız... Geçelim. Bana asıl şoku yaşatan, iki gencin sorularını yanıtladığınız bir videonuz oldu. Onca yıl İngilizce eğitim, tezler, profesörlük derken nasıl bir dil, nasıl bir sığlık! Pes! Derhal kaldırıldı “YouTube”dan...

BENİM ‘BOĞAZİÇİ’M

Herkes kendi Boğaziçi yıllarını anlatıyor şimdilerde. Ben orada hiç okumadım. Ama mesleğe başladığım ilk günden beri kültürümün bir parçası oldu.

Herhangi bir konuda araştırma mı yapacağım? Soluğu doğru üniversitenin kütüphanesinde alırdım. (Unutmayın o zaman internet yok!)

1975’ten başlayarak sevgili Evin İlyasoğlu’nun başlattığı Albert Long Hall konserleri, öğrencilere beş on kuruşa dünya çapında solistleri dinleme fırsatı verdi: Alfred Brendel, Martha Argerich, Shlomo Mintz ilk akla gelenler. İleride zirveye tırmanacak birçok solist ilk resitalini orada verdi. Örneğin Can Çakmur!

TİYATRO KÜLTÜRÜ

Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları (BÜO) dendi mi, yüreğim bir başka çarpar!

Bakmayın 1971’de kuruldu dediğimize... Onlar Robert Kolej’in, Boğaziçi Üniversitesi’ne dönüşmesiyle beraber 1923 yılında kurulan Robert Kolej Oyuncuları geleneğini devralıp var oldular. Mucizeler yarattılar.

Engin Cezzar, Beklan Algan, Haldun Dormen, Genco Erkal, Can Gürzap, Özdemir Nutku, Çiğdem Selışık, Ülkü Tamer, Meral Taygun, Tunç Yalman, Oya Başak, Sermet Çağan, Cevat Çapan, Göksel Kortay, Nevra Serezli, Ali Taygun gibi isimler bu geleneğin kurucularıdır. Shakespeare uzmanı Prof. Oya Başak, hâlâ tüm kültürel alanlarda dinamo etkisini sürdürmektedir.

BÜO, 12 Eylül faşist darbe döneminde çölde bir vahaydı... Sivil darbe döneminde de faaliyeti sürdürmekte hâlâ!

SİNEMA KÜLTÜRÜ

BÜ’nün sinema bölümü yok; ancak Nuri Bilge Ceylan, Derviş Zaim, Emin Alper, Ezel Akay, Zahit Atam, Mehmet Açar gibi pek çok yönetmen, sinema eleştirmeni, akademisyen yetişmesine katkıda bulundu. Daha 1962’de kurulan Sinema Kulübü Türkiye’nin en eski sinema kulüplerindendir. 60’lı ve 70’li yıllarda Hisar Kısa Film Yarışmaları, sinema rahlesinden geçmiş, herkes bilir.

2000 yılında ise Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi kuruldu. 17 bin filmi geçen DVD arşivi ve referans kütüphanesiyle önemli bir çekim merkezi. Bugüne dek 450 etkinlikle sinema ve akademi buluşmaları gerçekleştirildi.

BARIŞ KÜLTÜRÜ

2007 yılında ise “Barış Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi kuruldu.” Bu sayfanın okurları bilir, Türkiye Yunanistan Kadın Barış Girişimi-WINPEACE’i kurduğumuzda barış eğitimi de başlatmıştık...

İşte bu barış eğitimine ilk kucak açan BÜ oldu. Sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği içinde empati, sosyal adalet ve insan haklarına saygının artırılması, çatışma/uzlaşmazlık çözümü için çalışma, araştırma ve uygulamalar yapıldı ve yapılmakta.

Müjdat Gezen, Cem Yılmaz’dan Gülse Birsel’e... Sanatımızın, kültürümüzün, her düşünceye açık, ayrılmaz bütünlüğüdür BÜ.

Elitist, terörist” öyle mi! İnanmayın yalanlara! Olsa olsa “insanist”tir onlar. Direnmeleri de bundandır!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları