Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Kahrolsun askeri darbe, yaşasın sivil darbe!’ günleri...

17 Temmuz 2016 Pazar

Bütün dünya bir sahnedir; ve kadın erkek, herkes ancak birer oyuncu. Sıraları geldikçe ya girer ya çıkarlar. (William Shakespeare ) Eğer sahnedeki oyunun dekorunda, duvarda asılı bir tüfek varsa, o oyun bitmeden önce o silah mutlak patlayacaktır... (Anton Çehov) Beni öldürmeyen şey / darbe / acı / beni güçlendirir... (Friedrich Nietzsche)

Sahnedeki silahlar

Şimdi bakalım elimizde, sahnemizde neler var:
Sahnemizde, anayasayı, hukukun üstünlüğünü, laiklik ilkesini, kuvvetler ayrımını yok sayan bir iktidar var.

Kindar ve dindar yeni kuşaklar yaratmaya kararlı bir zihniyet, o nedenle eğitim sistemine ha bire yeni ayar vermek var.  
Dini siyasete, ekonomiye, kültüre, yaşamın her alanına uygulamak için mezhep, tarikat, cemaat ilişkilerini ve çatışmalarını kaşıyan, kışkırtan bir güç var.  
Düşünce, ifade özgürlüğüne düşman, her alanda “benden değilsen düşmanımsın” ayrımcılığını yapan baskıcı bir erk var!  

Bütün bunlar nedeniyle, birbirine düşman, kutuplaşmış, her an birbirini boğazlamaya, linç etmeye hazır, gerilim içinde bir halk var!  
Sahnedeki dekorda öyle çok silah var ki, patlamaması imkânsız!..  

Bu genel geçer durumun, askeri darbeyle ortadan kaldırılacağını düşünmek, dünyanın en aptal insanının bile inanacağı bir halt değildir!  

Her darbe teröre hizmettir

Önceki akşam, adım adım olayları izlerken Türkiye’de artık askeri hiçbir darbenin başarıya ulaşmayacağının bilincindeydim.  
Peki, ben bunun bilincindeydim de “Paralel” bunu nasıl bilemezdi? İddia edildiği gibi, Türk ordusunu yok eden, yok etmeye çalışan Fetocu paralel yapılanma ne umdu bu hareketten?  
Olayları izlerken yine de çok korktum: Başımın üzerinden uçan jetler kadar, televizyondan bana parmak sallayan o canilerden de korktum. 
Meclis’in bombalandığını duyunca korktum. Tüm camilerden yapılan anonslardan korktum.  

Halkı sokağa çağırıp halkı birbirine düşürenlerden korktum. Halkla askeri, askerle polisi, polisle halkı ve hepsini birbirine düşürenlerden korktum.  
Tüm camilerden her saat başı okunan birbirinin eşi bildirilerden korktum.  

Sonra dün sabah, yere yatırılmış gepegenç askeri kırbaçlayan Türk bayrağına sarılı sakallı ve şalvarlıları görünce korktum... Tatbikata gittiklerini sanan bir askerin boğazı kesilerek IŞİD usulü infaz edilişini izleyince korktum.  
İdam sehpaları kurulsun dendiğinde korktum.  

Bir kez daha askeri ya da sivil, hiç fark etmez, her darbenin sadece ve sadece teröre, dehşete hizmet ettiğine inandım.  

Kim kazandı?

Bu yazıyı yazdığım sırada en çok, en çok duyduğum söz: “Demokrasi kazandı” sözü oldu.

Ben hiç emin değilim.  

Demokrasi, ancak, anayasaya saygı, yasalara saygı, düşünce ve ifade özgürlüğünün olduğu, ayrımcılığın olmadığı eşit ve özgür bir ortamda kazanabilir.  
Bence şimdi, “Kahrolsun askeri darbe, yaşasın sivil darbe” günlerindeyiz.  

Muhtarlar, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda camiler, biat eden tüm iletişim araçları... Birbirine düşürülmüş kitleler...  
Yarın öbür gün 15 Temmuz “Demokrasi bayramı” olarak kutlanırsa, sakın şaşırmayın... Bakarsınız 29 Ekim’in yerine de koyarlar!  

Evet dünya bir sahnedir. Türkiyemiz artık dünyadaki yerini sabitlemiştir: Biz artık Ortadoğu sahnesinin bir parçasıyız.  

Evet, her oyunun bir kuralı var: Oyunun adı: “Millet, askeri darbeyi durdurdu”...

Yerseniz...  

Evet, beni öldürmeyen şey beni güçlendirir... Doludizgin başkanlığa..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları