Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Katmandu…

07 Mayıs 2015 Perşembe

“Katmandu”… İlk gençliğini 60’lı yıllarda yaşayanlar için büyülü bir sözcüktü Katmandu…
“Katmandu” düzene başkaldırı demekti. Aile düzenine, devlet düzenine, siyasal düzene, eğitim sistemlerine, tüketim ekonomisine başkaldırıydı...
“Katmandu” tüketim toplumuna meydan okumaktı.
“Katmandu” özgürlük, sözüm ona özgürlük demekti…
“Katmandu” kendini bulmak için değilse de kendini aramak için bir yoldu… Bir de kendi gibileri bulmak için…
“Katmandu” kaçıştı… “Katmandu” hasretti, özlemdi…
“Katmandu” hava gibi, su gibi, aşkın da, uyuşturucunun da “bedava” olduğu o yerdi.
“Katmandu bir ütopyaydı…
“Katmandu” dünyanın öbür ucuydu. Mutluluğu olduğun yerde yaratmaktansa, sanki çooook uzaklarda örneğin “dünyanın öbür ucunda” aramak daha kolaydı…
Dünyanın her yerinden yola çıkan gençlerin Katmandu’ya uzayan yolu mutlak Sultan Ahmet’ten geçerdi.

***

Benim ilk Katmandu yolum Sultan Ahmet’ten değil, Hindistan’dan başlamıştı. 60’lar değil, 70’lerin sonuydu.
Yıllar yıllar sonra bile Katmandu’dan en çok anımsadığım, o duyguydu… Endişeye benzer bir duygu… Ben burada sonsuza dek kalabilirim duygusu… Bir daha hiç dönmesem de olur duygusu… Budizmin bilgeliğinin taşa toprağa yazıldığı, insanlarla tanrıların sarmaş dolaş olduğu ama aynı zamanda yokluğun ve yoksulluğun içselleştirildiği bir ülke…
Sonra 40 yıl boyunca yeniden yeniden Nepal’e gidişlerimde, kitle turizminin dehşet boyutlara ulaştığına, tanrılarla insanların birbirinden daha çok ayrıldığına, yoksulluğun baki kaldığına, yolsuzluğun arttığına ve bir de politik kavgaların tırmandığına tanıklık edecektim.
“Katmandu” büyüsü artık yoktu…

***

Nepal depremi yeryüzünü sarstığında bunların hiçbiri değildi aklımdan ve yüreğimden geçen…
Aklımdan ve yüreğimden geçen, sadece ve sadece o çocuklardı… Yeryüzünün tüm çocukları değil, Nepal’in tüm çocukları değil, sadece o çocuklar… (İşte insan böylesine bencil bir yaratık!)
Gençtiler. Yaşları 16’ydı. Bana göre çocuktular. 17 sınıf arkadaşı. Başlarında 4 öğretmen. İstanbul’dan bir liseden yola çıkmışlardı. Aylardır bu yolculuğa hazırlanıyorlardı. Hem farklı bir ülkeyi, toplumu, kültürü keşfedecekler, doğa yürüyüşleri yapacaklar, hem de bir dağ köyü okulunun ihtiyaçlarını karşılayacaklardı.
Sırt çantaları, merakları, heyecanları, keşfetme tutkuları ve yanlarında okul malzemesi kolileriyle çıktılar yola… Deprem onları onuncu günde yakaladı. Sonrası cehennem… Hem onların hem de ailelerin yaşadıkları bir kâbus…
Sonrasını anlatmayacağım. Birbirlerine sarılarak, birbirlerine tutunarak, dayanışarak, yaratıcılıklarıyla yaşadılar. Birkaç günde birkaç yaş aldılar. Dünyaya bakışları, yaşamı algılayışları değişti. Günler sonra İstanbul’a hepsi sağ salim dönebildiklerinde akıllarında, dillerinde sadece o soru vardı: “Biz oradan çıktık. Ya orada kalanlar?”
O gençlerin her biri kendi “Katmandu”sunu yaşadı. Her biri artık yaşam ve dayanışma gönüllüsü. Her biri “öteki”nin yoldaşı… Akılları fikirleri oraya geri dönmekte… Oraya ya da yeryüzündeki öteki “Katmandu”lara…
İçlerinden ikisi torunlarım olmasaydı, öykülerini bunca yakın bilemeyecektim…
Tanrı kimseyi çocuklarıyla, torunlarıyla sınamasın… Birdenbire Türkiye’deki bütün bu kavgalar tüm anlamını yitiriverdi benim için…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları