Seçim sonrası buluşmaları…

28 Haziran 2018 Perşembe

Siz bu satırları okuduğunuzda, ben sınıf arkadaşlarımla her yıl tekrarladığımız “Sınıf Toplantısında” olacağım… Bizim sınıf, İzmir Amerikan Kız Koleji’nden 1964’te mezun olmuş sınıf. Önceleri daha seyrek buluşurduk ama baktık ki, muhteşem arkadaşlarımız teker teker hızla bu dünyadan ayrılmakta, her yıl buluşma kararı aldık. Her yıl, farklı bir yerde…
Bu kez 70 yaş üzeri 28 kadın Urla’da buluştuk. Benim için Sevgili Necati Cumalı’nın ve Yunan şair Seferis’in yuvası sayılan Urla’da, iki yazarın da adlarını taşıyan sokaklarda dolaştık, evlerini gördük. Urla’nın hemen yakınındaki Güzelbahçe’de “Mahalle” adını taşıyan resim, seramik, müzik atölyeleri, restoran ve pastanesi, olağanüstü bahçesiyle yaşama geçirilen sanat merkezini ziyaret ettik.
“Öğrenmek için girdiğimiz, hizmet etmek için bitirdiğimiz” (okul mottomuz buydu) okul anılarını; çoluk çocuk, torun öykülerini bir çırpıda geçtik; sağlık sorunlarına hiç girmemeye çalıştık ve dönüp dolaşıp sözü hep Türkiye’ye, seçim sonuçlarına getirdik… Hiç ama hiç adil ve hiç ama hiç hak ve hukuk a ait olmayan seçimlere…
Sevgili okurlar bundan sonra okuyacaklarınız kesinlikle bir politik analiz olmayıp sınıf arkadaşlarımın ilk tepkilerinden ibarettir.
 
Düş kırıklığı
İçlerinden çoğu dedi ki: “Ben kendimi sevgilisi tarafından terk edilmiş ve terk edildiğini başkalarından öğrenmiş gibi hissediyorum.”
İçlerinden matematikçi olan dedi ki: “OHAL’de seçim böyle olur... 10 milyon değil ama 1.5 milyon oy çalınmışsa bile sonuçları nasıl etkileyeceği ortada…”
Bir başkası: “Sen hangi ülkede diktatörlerin seçimle gittiğini gördün ki!” diye sinirlendi.
İçlerinde çoğu ülkede artık rejimin değiştiğini, güçler ayrılığının hükmü kalmadığını vurguladı…
İçlerinden çoğu dedi ki: “Hata yaptığında özür dilemeyi bilen, dürüst, güvenilir, zeki, esprili, donanımlı, sevecen, yürekli, sanat sever, anlayışlı, kasmayan, tepeden bakmayan, yüreğimizi titreten, herkesi kucaklamaya hazır bir kahramanımız oldu. Bundan böyle biz hep Muharrem İnce’yleyiz.” (Buna benzer bir mesajı Genco Erkal atmamış mıydı…)
Sandık başında görev alanlar çok öfkeliydi… “Bir daha asla…” diyorlardı ki, onları vazgeçirmeye çalıştık. Tam tersine şimdi daha da çok sandığa sahip çıkmak gerektiğine onları ikna etmeye çalıştık.
 
CHP’de dönüşüm isteği
İçlerinden biri, (bu galiba bendim): “Milletvekili adaylarını açıkladıkları an, birçok kadın gibi ben de CHP’ye oy vermeme kararımı kesinleştirdim. Gençleri ve kadınları yok sayanlara bundan böyle hiç oy yok…”
İçlerinden biri, “Ben son haftalarda egemen olan o coşkuyla, o dip dalgayla belki CHP’de bir dönüşüm sağlanabilir diye düşündüm, hâlâ o dönüşümü bekliyorum…” dedi.
Hemen eklenenler oldu: “İnce bizlere büyük bir ümit verdi. Halk Partisi’nde değişim umuyorum…”
Bu arada Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin başarısından söz ettiği açıklamalarını dinlemiş ve kulaklarımıza inanamamıştık.
Biri şrak diye “Koltuk sevdası olanların bu partide yeri yoktur” sözüne, Fikri Sağlar’ın mesajını burnumuza dayamaz mı: “Kendi koltuklarını sağlamlaştırmak için ‘merkez yoklaması’ yapanlar mı? Yoksa ‘ön seçim yapalım, üyelerimiz adaylarımızı belirlesin’ diyenler mi? Koltuk sevdalısı? ‘9 seçim kaybeden ve hâlâ başarılıyız’ diyenler mi? Yoksa ‘artık değişim gerekir’ diyenler mi? Koltuk sevdalısı!..”
Bu arada bir de baktık change.org’da imzaya açılan “Muharrem İnce CHP’nin başkanı olsun” kampanyasında imzalar çoğaldıkça çoğalıyor…
 
Mücadeleye devam
İçimizden biri, Bahçeli’nin oynadığı ve oynayacağı rolle, ülkenin ayrışmasına ve bölünmesine yol açılabileceği”ne dikkati çekti…
İçimizden çoğu, “Umutsuzluğa öncelik vermeyeceğiz!” diye yakınmalara engel oldu.
“Daha yeni başladık… Durmadan çalışmamız gerek” dedi okul sıralarında bile en sakin, en sağduyulu olanımız.…
Yazımın sonu geldi, artık noktayı koyalım dediğimde, noktayı şöyle koyduk:
“Muhalefetin bir arada kalıp güç birliğine devam ederek, tek adam rejimine rağmen, demokrasi, hak ve özgürlükler, laiklik ve hukuk mücadelesinden vazgeçmemeleri gerek.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları