Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tiyatro Festivali dolu dizgin
Sanata darbeler yaratıcılığı, yeteneği ve azmi önleyemiyor
\n\n\n\n\n\n
Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali dolu dizgin devam ediyor. (Tebrikler ve teşekkürler IKSV ve sevgili Dikmen Gürün) … Bu “dolu dizgin” tanımlamasına şunları katıyorum: Programın çok geniş bir yelpazeye yayılması… Farklı düşünceleri, farklı sesleri, farklı renkleri, farklı yöntemleri, farklı disiplinleri bir araya getirmesi… Tüm gösterimlerin büyük ilgi çekmesi… İzleyicilerin çoğunluğunun gençlerden oluşması… Her oyundan sonra gözlemlediğim, bir türlü birbirinden ayrılmak istemeyen, tartışma ortamını sürdüren gençlerin geleceğe ilişkin bana sonsuz umut vermesi…
\nÖzgür ve özgün “Hamlet”
\nBu yıl ekonomik nedenlerle (ya da destekçilerin tiyatroya üvey evlat tavrı takınması, önemini kavramaması nedeniyle) yurtdışından gelen prodüksiyonlar sayıca azaldı. Ama bence hepsi dört dörtlüktü.
\nBerlin Schaubühne’nin sunduğu, Atina Festivali ve Avignon Festivali ortak yapımı “Hamlet”, çağdaş tiyatronun “altın yönetmeni” diye bilinen Thomas Ostermeier’in eseriydi.
\nYönetmen, Shakespeare’in metnini altüst etmiş, güncelleştirmiş, oyuncuları altıya indirmiş, “oyun” düşüncesini ve yöntemini sonuna dek zorlamıştı… “Oyun oynamaktan” başlayarak, “gerçeklik- delilik” arasında, gelişmiş teknolojiyle ilkel araçlar arasında gidip gelerek groteske ulaşan bir çizgide eşsiz bir şölen yaratmıştı. Farklı bakış açısıyla, eğlendiriciydi, uçarıydı, yaratıcıydı, eleştireldi, düşündürücüydü.
\nÖzgür ve özgün bir “Hamlet” olarak niteliğim bu prodüksiyona getirebileceğim tek eleştiri, zaman zaman kimi sahnelerin uzaması ve sarkmasıydı.
\nGenç ve engelsiz ‘Orfeo’
\nFransa’dan gelen Theatre Vational de Chaillot’nun “Orfeo”su; ünlü mitolojik karakteri, geçmişle gelecek arasında, gerçekle düşler arasına yerleştiriyordu… Sahnedeki 16 dansçı, (içlerinden biri engelli sanatçı, tek bacaklı bir dansçı) vokalist ve müzisyen, rolden role girerek farklı disiplinler arasından müthiş bir bütünlük sağlıyordu. Müziği, dansı, sesi, sözü, plastik sanatları harmanlıyordu.
\nDominique Hervieu ve José Montalvo’nun koreografisi, klasik baleden modern dansa, Afrika steplerinden “Break” dansa dallanıp budaklanıyordu. Müzik, baroktan hip hop’a, sambaya, rumbaya uzanmıştı.
\nSahnenin en arkasındaki beyaz perdeye cennete, cehenneme dönüşebilen bir Paris, resim tarihinin Orfeo’ya ilişkin tabloları ve sahnedeki dansçıların dev video kayıtları yansıyordu.
\nGörüntü bombardımanı, tempo ve ritim bombardımanı, müzik ve insan sesi bombardımanı, engelli ve engelsiz sanatçıların devinim ustalığı… Bunların arasındaki sarsıcı ilişki ve bütünlük… Finalde salon alkıştan inliyordu!
\nKafka’nın büyücü oyuncusu
\nİngiltere’nin Young Vic Tiyatrosu’ndan izlediğimiz “Kafka’nın Maymunu” tam bir oyuncu ziyafetiydi. Kathryn Hunter mükemmeldi. Sesiyle, yüzüyle, bakışlarıyla, tüm bedeniyle, elleriyle, kollarıyla, yürüyüşüyle, hareket ediş biçimiyle, saçının her teliyle oynuyordu.
\nKathryn Hunter, hatırlayarak oynuyordu. Unutarak oynuyordu. Akademi üyelerine konferans verirken, bir zamanlar maymun olduğunu anımsıyordu. Ama şimdi rapor verdiğine göre, insanlığını vurgulayıp maymunluğunu unutarak oynuyordu.
\nKafka’nın “Akademi İçin Bir Rapor” oyununu 1982’de Avignon Festivali’nde Victoria Gassman’dan izlemiştim. O da harikaydı. Ama o insan olarak oynuyordu. Maymun olarak değil!
\nKathryn Hunter son yılların bence en “büyücü oyuncusu”.
\n‘Oyun’la gelen mucize
\nŞahika Tekand, tiyatromuzda bambaşka bir yeri olan sanatçı. Yıllardır kendi oyunlarını yaratırken, özgünlüğünü, özgürlüğünü en uç noktalara zorluyor. Hep daha derine inmeye çalışıyor. En ince ayrıntılarla, adeta matematiksel hesaplarla, kılı kırk yararak, sonsuz bir disiplinle, azimle, zorlu araştırma ve çalışmayla oluşturuyor sahne üzerindeki dünyasını. Ve o dünyayla ben karşı karşıya geldiğimde, (ortaya koyduğu eseri izlediğimde) bütün o ince hesaplar, biri bin yarmalar, önceden söylenmiş tüm sözler yok olup gidiyor; sadece ruhuma seslenen bir şiir, insanlık durumuna ilişkin bir gerçek kalıyor geriye!
\nBu kış izlediğim “10 Adımda Unutmak” böyleydi. Şimdi izlediğim Becket’in “Oyun”u da…
\nYalnız bu kez bir de artı mücize vardı! İstanbul Şehir Tiyatroları’nın 15 oyuncusu, mükemmele ulaşan bir performansla karşımızdaydılar. Sıkıştıkları alanda kusursuzdular! Müthiştiler!
\nTam da ait oldukları kurum hükümet başının gazabına, öfkesine uğramışken! Tam da “Siz kimsiniz?” diye aşağılanırlarken! Tam da bir günden ertesi güne aidiyetlerini kaybetmiş durumdayken!
\nHelal olsun çocuklar size! Şu dönemde böyle bir oyun çıkardınız ya! Hepinize helal olsun!
\n\n\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- Colani’nin arabası
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Erdoğan'dan Suriyeliler açıklaması
- 'Bıyık altından gülüyorsunuz'