Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türk Şarap Kültürü Londra’da...

12 Nisan 2015 Pazar

Sadece şu son bir haftada yaşadıklarımızı satırbaşlarıyla alt al-ta yazmak, kendimizi bir korku filminin içinde sanmamıza yeter! Yazarlarımıza, hapis cezasıyla açılan davalar; gençlere yönelik işkenceye dönüşen polis şiddeti; yere yatırıp ters kelepçeleme; daha çok, daha çok kadın cinayeti...
Bugün bunları değil, ne zamandır sizlerle paylaşmak istediğim bir başka konuyu yazacağım!

Bir tapınak: Vinopolis
Daha önce bilmiyordum. Londra’ya son gidişimde keşfettim: Adeta bir tapınak: Şarap kültürünün tapınağı...

Tapınağın adı “Vinopolis”. (Şarap kenti) O meşhur “Londra Köprüsü”ne yakın. Bir zamanların çok ünlü, 1800’lerden kalma Victoria tren istasyonunun kubbeleri ve viyadüklerinin altında muhteşem bir onarım ve mimari dehayla kurulmuş bir merkez. Dünyanın farklı bölgelerinden gelmiş şarapların tarihsel, coğrafi kaynakları; özellikleri; yapım süreçleri dev panolarla, şarap haritalarıyla sergilenirken, ülkeler ve yöreler de kendi kültürleriyle tanıtılmış oluyor.
Her gün ziyaretçi akınına uğrayan “Vinopolis”i, müze, sergi gezer gibi gezebildiğiniz gibi, tadım yapabiliyor, satın alabiliyor, yemek yiyebiliyor, konferans, seminerler ve şarap kül-türü çevresinde sayısız etkinliğe katılabiliyorsunuz.

Türkiye’nin gülümseyen yüzü
Geçen aydan beri Türkiye’den irili ufaklı on şarap üreticisi firma, kendi çıkarlarını, rekabeti bir yana bırakıp bir araya geldi ve Vinopolis’te şaraplarını sergilemeye; yabancı basına tanıtmaya; “ustalık sınıfları” ve konferanslar düzenlemeye başladılar...

Türk şarapları Fransa, İtalya, Şili, Kaliforniya, Avustralya ve geçen yıl buraya katılan Gürcistan şarapları arasında yerini aldı. 2015’in sonuna dek Vinopolis’te tanıtılmaya, sunul-maya, satılmaya devam edecek.
Bu arada bir de “Şarap elçimiz” oldu: Dünyadaki 300 kadar “şarap ustası”ndan biri olan Sarah Abbot artık bizim Londra’daki sözcümüz. ...
Vinopolis’i gezerken, tüm yabancı uzmanlardan şunu duydum: “Nihayet Türkiye’nin, farklı bir yüzünü, gülen yüzünü görüyoruz.”

Alkolizm değil kültür
Bakmayın Türkiye’de bir kadeh şaraba bile alkoliklik diyen zihniyete...
Şarap üreticilerinin hayatını zehir etseler de, yüksek vergilerle cezalandırsalar, yurtiçinde reklamını yasaklasalar da, Türk şaraplarının yurtdışında kazandığı başarılar, son yıllarda tüm dünya basınını çok şaşırtıyor.
Oysa şaşacak bir şey yok! Anadolu topraklarında şarapçılık Hititlere kadar uzanıyor. Osmanlı’yı onca yüceltenler, Osmanlı’daki şarap kültüründen habersizler. Fuzuli’yi bilseler, bu kültürün kapısını aralamış olurlar...
Ne diyordu Ahmet Haşim, “Piyale” şiirinde? (gençlere: piyale kadeh demek) “Zannetme ki güldür ne de lale / Ateş doludur tutma yanarsın / Karşında şu gülgun piyale...
İçmişti Fuzuli bu alevden / Düşmüştü bu iksir ile Mecnun / Şi’rin sana anlattığı hale.
Yanmakta bu sagardan içenler / Doldurmuş onunçün şebi aşkı
Baştan başa efgan ile nale..
Ateş doludur tutma yanarsın/ Karşında şu gülgun piyale!..”
Artık bu yazıyı okuduktan sonra Vinopolis’e mi gidersiniz yoksa bir kadeh şarap mı içersiniz bilemem. Belki de şu şarkıyla idare edersiniz: “Gönül harareti sönmez şarabı kevserle/ Hayatı gel içelim buseden kadehlerle/
Değer bu âlemi âbın safâsı bin ömre / Hayatı gel içelim buseden kadehlerle” 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları