Zeynep Oral
Zeynep Oral zeynep@zeyneporal.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Zara artık sürgün yeri değil!

12 Mayıs 2016 Perşembe

Sevgili Okurlar, siz bu yazıyı okuduğunuzda ben Zara’da olacağım... Sivas’ın Zara’sında...
Yola çıkmadan, esin perim, Mehmet Kemal’in adını fısıldadı kulağıma! 40’ların “toplumcu şairi”ydi , komünistti, 1946 “cadı avında” hapsedildi. Yedek subaylık hakkını vermediler ve askerliğe Zara’ya sürgüne yolladılar! Şairin şu feryadı o günlerden kalmadır:
“Ankara nire/ Zara nire/ Dayan bre!”
Hayır Zara nicedir sürgün yeri değil. Aksine yolların kesiştiği yerde.
Buraya, Cumhuriyet Üniversitesi bünyesindeki Veysel Dursun Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu’ndaki gençlerle buluşmaya geldik. Kitap bağışladığım bu yüksekokul, geçen yıl ilk mezunlarını verdi. Geçen yıl olmadı, bu yıl diploma törenini kaçıramazdım. Ama önce: okula adını veren Veysel Dursun’u tanıtmalıyım sizlere.

Bir eğitim gönüllüsü
Veysel Dursun 1950 Zara doğumlu. Çocukluğu, gençliği ve iş yaşamı İstanbul’da geçse de geldiği yere, köklerine bağı hiç paslanmamış. (Kabataş Erkek Lisesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, sonra yurtdışı.) Önce Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’ne büyük katkılar, sonra bu üniversiteye bağlı Zara kampusu arsaları; annesi adına kız öğrenci yurdu; babası adına erkek öğrenci yurdu; on bin ağaçlık Zara ormanı; Sivas ve Zara’da tüm sivil toplum kuruluşlarında seferberlik; nice öğrenciye burs sağlamak... Tam bir öncü nefer!
Kendisini tanıyınca güler yüzü, alçakgönüllülüğü, hoş sohbeti, olumlu ve yapıcı bakış açısından etkilenmemek imkânsız. Eşi yazar Tülin Dursun’a göre, “Küçücük yaşta ilk ustası bilgesi Kozma’nın yanında bakkal çıraklığı yaparak hayatı tanımaya çabalarken minicik omuzlarına evreni yükleyerek ailesine katkıda bulunan... Gençler tarafından okunması gereken bir kitaptır o...”
Onun eğitime inancını görünce, niye daha çok Veysel Dursun’gillerden yok diye kahroluyor insan!

Cumhuriyet Üniversitesi’nde
Zara’ya gelmeden önce Sivas’tayım. Cumhuriyet Üniversitesi’nde. Cumhuriyetin 50. yıldönümünde kurulan üniversite 10 bin dönüme yayılmış, yemyeşil bir alan... 16 fakültesi 53 bin öğrenciye hizmet veriyor. Rektör Faruk Kocacık, Hacettepe’den iki senelik gönüllü olarak Sivas’a genç bir sosyal bilimci olarak gelmiş, 34 yıldır burada!
Yüksekokul müdürü Ahmet Fertelli, Zara’dan öğrencilerle birlikte gelmiş, üniversitenin kültür merkezinde bizi bekliyor. Biz, yani PEN yönetim kurulundan yazarlar, Tülin Dursun, Zeynep Aliye ve Halil İbrahim Özcan, gençlerle edebiyat ve yaşam üzerine sohbetteyiz. Öğrenciler önce çekingen, ardından sorular dinmek bilmiyor. Geleceğin nasıl şekilleneceğini merak eden pırıl pırıl gençler. Sivas acısı Sivas deyince...

Sivas acısı,
Madımak katliamı hep kalbimin derinliklerinde...
Aziz Nesin’in dediği gibi: “Ey yüreğimin onmaz acıları/ Ey beynimin dinmez sancıları/ Suç ne bende ne de sende/ Suç seni karanlıklara gömenlerde/ Ne de olsa yurttaşımsın/ Kapalı olsa da bütün vicdan kapıları yüzüne/ Bilmelisin bir yerin var canevimde.”
Cumhuriyet Üniversitesi’ne gelmeden önce Cumhuriyet’in yüz karası katliamın yerine kurulan kültür merkezini ziyaret etmiştim. Sonra üniversitede olsun, sokaklarda olsun birçok Sivaslıya bu acıyla nasıl baş ettiklerini sordum. “Keşke zamanı geriye döndürebilsek”...
“Keşke dışarıdan gelen provokasyonu önleyebilseydik”... “Bizde ayırımcılık yoktur, ayırımcılığın olduğu yerde Sivaslı yoktur” en çok duyduğum tümceler ... Konuştuğum her insan “o olayın” dışarıdan gelen provokatörlerce yapıldığına inanıyor, biliyor. Ama yine bir daha olmasın; bundan ders alınsın diye bu konuda seminerler, tartışmalar, toplantılar yapmışlar, yapıyorlar.
Kentlerine tutkuyla bağlı insanlar, “Sivas halkı bunu hak etmedi” derken içleri benimkinden bin kat daha çok acıyor. Bu nedenle ayrımcılığı lanetleyip daha çok, daha çok güzellikler ekiyor, yeşertmeye çalışıyorlar...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları