Amerika’da havai fişek, Ortadoğu’da bomba...

26 Ocak 2021 Salı

Biden’ın ABD Başkanı olarak yemin ettiği tören TV’lerden canlı yayımlanınca bazı insanlara şenlik oldu. Kim ne giymiş, kim nasıl maske takmış, kim kimin yanında oturuyormuş, kim kiminle konuşuyormuş...

İnsanlar adeta Oscar ödülleri törenini izlermiş gibi sosyal medyada toplu olarak yemin törenini izledi. Bernie Sanders’ın eldivenlerini takmış bir halde soğuktan titreyerek sandalyede oturduğu fotoğraf viral oldu.

Aslında izlediğimiz tam anlamıyla Amerikan ruhunu yansıtan görsel bir şovdu. Öyle ki gördüklerinden çok etkilenen Hürriyet gazetesi ertesi gün Biden’ın yardımcısı Kamala Harris’in mor renkli kıyafetine atıfla “Mor Devrim” başlığını attı.

GERÇEKTEN DEVRİM Mİ?

Harris, ABD tarihindeki ilk siyah ve kadın Asyalı-Amerikalı başkan yardımcısı. Bunun o ülkede yarattığı heyecan elbette anlaşılabilir. Kadınların ve siyahların temsili açısından da kuşkusuz tarihi önemde bir olay. Ancak politikacıları değerlendirirken sadece etnik köken ve cinsiyet belirleyici olmuyor.

Türkiye’de TV kanallarında gezindim; bazı yorumcular belirgin bir Biden mutluluğu yaşıyordu. Trump gibi bir ırkçının görevden ayrılması tartışmasız hem ABD hem de dünya için iyi. Trump döneminin sona ermesiyle Amerikan halkının derin bir nefes aldığı aşikâr.

Bir dönem Amerika’da yaşadığım için orada Demokrat olmak ile Cumhuriyetçi olmak arasındaki farkı çok iyi biliyorum. “30 Saniyede Bush” adlı kitabımda değerlendirdiğim konular arasında bu da vardı. İki partinin iç politikada vatandaşların hayatını doğrudan etkileyen önemli yaklaşım farkları söz konusu.

Geçen yıl ağustos ve eylül aylarında New York’ta geçirdiğim süre içinde ülkede daha önce de var olan kutuplaşmanın George W. Bush dönemindekini bile aştığına tanık oldum. Ailesi ya da arkadaşları Demokratik Parti taraftarı olduğu için onlarla ilişkisini kesenler olduğu gibi sivil toplum kuruluşlarında yer alan Trump destekçilerinin örgütten atıldığını da gördüm.

İki taraf da birbirine dayanamaz hale gelmişti. Türkiye’de yaşayan biri için hiç de yabancı olmayan bir gerilim hattı bu. O nedenle kanlı Kongre baskınından sonra Trump’ın Beyaz Saray’dan çıkıp gitmesi, onun fanatiği olan ırkçılar dışında, halkta doğal olarak müthiş bir rahatlama yarattı.

Avrupa Birliği, NATO ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası örgütlerde ve Avrupa başkentlerindeki Biden sevincini anlamak da kolay. Nitekim Biden gelir gelmez ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü üyeliğinin sürmesi ve BM İklim Sözleşmesi’ne geri dönülmesine dair kararnameleri imzaladı. Üstelik Trump’ın aksine Avrupa ile diyaloğu geliştireceği de anlaşılıyor.

DEMOKRASİCİLİK OYUNU

Anlaşılmayan konu, Biden geldi diye Türkiye’de yaşanan abartılı coşku... Kendisi de yardımcısı Harris de Dışişleri Bakanı Blinken da Demokratik Parti içindeki şahin kanadından. Ortadoğu, Afrika ve Latin Amerika’daki müdahale ve işgalleri savunan bir ekip işbaşında. Üstelik Biden’ın Türkiye açısından birçok konuda zorlayıcı tavır alacağı da belli.

ABD’nin Biden ile imajını düzelteceğini savunuyor bazı yorumcular. Görüntü şeklen düzelebilir ama siz o imajı insansız hava araçlarıyla sivillerin öldürüldüğü Irak, Yemen, Afganistan halklarına sorun. Siz o imajı emperyalizmin kıskacı altında nefes alamayanlara sorun...

ABD, Biden ile birlikte Obama rotasına dönerse buna Amerikan halkı sevinebilir ama size ne oluyor diye sorası geliyor insanın.

Bazıları da ABD’de demokrasinin güçlendiğini söylüyor. Sanki ABD’de demokrasi varmış gibi...

Sanki ABD’deki en varlıklı kesimin tepesindeki yüzde 1’lik grubun toplam serveti, en az varlıklı kesimin yüzde 50’sinin toplam servetinin 15 katından fazla değilmiş gibi...

Sanki ülkede beyazlara oranla 6 kat daha fazla siyah, polis tarafından öldürmemiş gibi...

Trump’ın neo-faşistleri kışkırtarak Kongre’yi işgal etme girişiminin püskürtülmüş olması, elbette ABD’de sistemi koruyan (hukuki ve idari) sağlam bir yapının varlığı sayesinde oldu. Ama o sistemin demokrasi olmadığı da açık.

Daha önce de yazdığım gibi ABD nicedir bir oligarşi.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları