Cumhuriyet karşıtlığının daimi müttefikleri: Dinciler, etnikçiler ve emperyalistler

04 Kasım 2022 Cuma

Türkiye’nin geri kalmışlığının en başta gelen nedenleri, dinci ve etnik siyasetin emperyalizmin kullanışlı aparatı olması, toprak ağaları/sermaye/tarikat işbirliğiyle iktidarların dinci sağa teslim edilmesi, bu nedenle laikliğin sürekli ihlal edilmesi, toprak reformunun engellenmesi ve Köy Enstitülerinin kaldırılarak cehaletin pompalanması olarak sıralanabilir.

Çok partili hayata geçildiğinden bu yana sağın egemenliğini ilan etmesinde en büyük katkısı olanlar, dinci ve etnik siyaset yürütenler oldu. Bu yüzden de emperyalizm daima bu iki kesimin sırtını sıvazladı. Bunun sonucu olarak 2022 Türkiyesi’nde dinci ve etnik siyaset yapanlar, laik Cumhuriyeti hedef haline getirme konusunda birbirleriyle yarışıyor.

Siyasal İslamcı AKP’lilerin “90 yıllık reklam arası” diye aşağıladığı Cumhuriyet dönemine, son olarak, seçime yaklaşırken HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da saldırdı. Hem de TBMM’nin çatısı altında, onun bir üyesi olarak...

Tek bir bölgenin değil, tüm Türkiye’nin partisi olacağını iddia eden HDP’nin grup toplantısında şöyle demiş Buldan: “Cumhuriyetin 99. yıldönümünü geride bıraktık. Kuruluşundaki ademimerkeziyetçilik ve demokrasi fikrinin terk edilerek, yerine Kürtler ve Aleviler başta, tüm farklılıkların ret ve inkârına dayalı tekçilik sisteminin devreye sokulmasıyla yaşanan 100 yıllık bir yıkım sürecinden bahsediyoruz.”

TBMM ÇATISI ALTINDA CUMHURİYETE YIKIM DEMEK...

Cumhuriyet dönemine dair eleştiriler yapılmalı, farklı köken ve inançtan gelenlere yönelik baskıcı uygulamalara karşı durulmalı, çözülemeyen Kürt sorunu üzerine düşünceler elbette ifade edilmeli ancak tüm devrim sürecinin bir bütün halinde “100 yıllık bir yıkım süreci” olarak nitelenmesi, AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın hakaretleri gibi açıkça Cumhuriyet düşmanlığıdır. 

Tarihe bu şekilde yaklaşırsanız halifelik, ağalık, şeyhlik gibi ortaçağ kurum ve ilişkilerine darbe indirerek köylüye toprak dağıtan ve Türkü de Kürt’ü de önemli ölçüde özgürleştiren bir devrime “yıkım” dersiniz. 

Toprak sorununun köklü olarak çözülememesinin nedeninin, emperyalizmin emrindeki sermayenin oyuncağı olup tarikatların kucağına oturan politikacılar olduğunu görmez ve bugün hâlâ tarikatlarla, ağalarla iç içe siyaset yaparsınız.

Etnik kökenleri kışkırtıp “Şeriat isterük!” diye ayaklananlara “demokrasi” adına sahip çıktığınızı sanırsınız. 

Padişahlığı, halifeliği, şeriatı kaldıran, Medeni Kanun’u çıkarıp kadınlara sosyal hayatta hak ettiği yeri kazandıran, laikliği anayasaya ilke olarak koyan, eğitim seferberliği başlatan, kulluktan yurttaşlığa geçişi sağlayan bir devrimi “yıkım” olarak görme aymazlığına düşersiniz.

Saltanatın kaldırılışının 100. yılında, onu kaldıran devrimi gerçekleştiren TBMM’de konuşup Cumhuriyete “yıkım” der, bunu “solculuk” sanarsınız.

ORTAK YAZGI, SINIF MÜCADELESİNE BAĞLIDIR 

Kürt sorunu, etnikçi siyaset, ayrımcılık ve terör ile değil demokrasinin güçlendirilerek insan haklarının tüm yurtta ödünsüz uygulanması ile çözülür.

Bunun da yolu Cumhuriyet Devrimi’ne “100 yıllık yıkım” diyerek siyasal İslamcılarla Cumhuriyet düşmanlığında buluşmaktan değil tüm özgürlükleri yok eden baskıcı iktidara karşı demokrasi mücadelesinden, emperyalizme, sermayeye ve dinci gericilere karşı emekçilerin sesini yükseltmekten geçer. 

Türkün de Kürt’ün de Çerkesin de Alevinin de deistin de ateistin de tüm yurttaşların da yazgısı bu ortak mücadeleye, sınıf mücadelesine bağlıdır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları