Kader, güce tapan, azgın bir kapitalist!

19 Ekim 2022 Çarşamba

41 madenci, Bartın’daki maden ocağında can verdi; “kader” dedi. 

Sekiz yıl önce 301 madenci Soma’da yaşamını yitirdi; “fıtrat” dedi. Tepki gösteren madenci yakınlarını tartakladı; Özel Kalem Müdür Yardımcısı Yusuf Yerkel, yere düşen madenciyi tekmeledi, onu Frankfurt’a ticari ataşe olarak atadı.

Geçen yıl Rize’de Salarha Tüneli’nin açılış töreninde, “Deprem, sel ve toprak kayması, bulunduğu iklim ve coğrafi yapısı sebebiyle ülkemizin kaderidir” dedi.

İki yıl önce Malatya’da depremin ardından konuşurken “Biz her şeyden önce Müslümanız. Kadere inanırız. Sabrımız imanımızın bir gereği” dedi. 

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaşanan faciaları yıllardır tek kelimeyle açıklayıp, “kader” diyerek olayların üzerini kapatmaya çalışıyor. Bunu da doğrudan dini bir söylemle süslüyor ki tepki gelmesin.

Bunu her olayda kolaylıkla yapabilmesinin nedeni, laik devlet ilkesinin anayasada sadece yazılı bir ilke olarak kalması, uygulamada sürekli çiğnenmesi. Gerçek anlamda laik bir devlette önlenebilir bir maden kazasından sonra “kader” açıklamasını yapmak, anayasayı ihlal kapsamına girer.

SİYASAL İSLAM, SINIF BİLİNCİNİN ÖNÜNDEKİ BARİKATTIR

Sol partilerin laiklik ilkesini sahiplenmesinin nedeni de budur. Çünkü siyasal İslam, sınıf bilincinin gelişmesini önleyen en tehlikeli barikattır. O barikat bir kez kurulursa, akıl ve bilim devreden çıkarılır; kâr hırsı, ihmal ya da rant yüzünden insanlar can verirken “kader” denir; sorumlular sorgulanmaz ve olayın üzeri kapatılır.

Aynı Soma maden katliamı davasının tek bir tutuklama olmadan sona ermesinde olduğu gibi!

Suçluları bulmak, kimin hangi noktada ihmalde bulunduğunu saptamak ve aksaklıkları görmek için insan aklına ve bilime ihtiyaç var. Yaşananları “fıtrat” diyerek geçiştirirseniz, yerin altında yaşam mücadelesi verenlerin göz göre göre ölüme gönderilişini aklar ve yeni katliamlara yol açarsınız. 

BUNUN ADI CİNAYETTİR!

Hiç bitmeyen cinayetleri kabullenmek bu halkın kaderi değildir. Kendi korumaları için günlük 1.3 milyon TL’yi bulan harcama yapanların kaderden bahsetmeye hakkı yoktur. 

Madem herkes kaderini yaşıyor niye koruma ordusu ile geziyorsunuz? Herkesin yaşayacakları önceden belliyse, siz niye tedbir alıyorsunuz?

Kaderinizde ne yazılıysa başınıza o gelecekse, neden zırhlı araçlarla gezip olası tehlikeleri önlemeye çalışıyorsunuz?

Yoksa bu kader denilen şey, sadece yoksul halk için mi plan yapıyor?

Kader ağlarını, deprem, sel, yangın, toprak kayması ya da maden kazası ile sadece emekçiler için mi kuruyor?

Kader, oligarşiyi ve zengin sınıfı mı kayırıyor? Parayı ve gücü mü seviyor? 

SORUMLULARLA HESAPLAŞACAĞIZ

Demek ki kader, fakiri, çalışanları, emekçiyi ezen azgın bir kapitalist! Alınabilecek önlemleri para harcanmasın diye önleyen bir işçi düşmanı!

Ama bilmediği bir şey var: Halkta sabır kalmadı, sabır taşı bile çatladı.

Halkın çoğunluğu, Sayıştay’ın denetçi raporlarını görmezden gelenlerin...

Kaderin ardına gizlenenlerin...

Güce tapıp sermayenin çıkarlarını koruyanların...

Yoksulu ve emekçiyi ezenlerin...

“Allah bir daha bu acıyı yaşatmasın” diyerek katliamı “kadere” dönüştüren sözde muhalefet liderlerinin...

Kendisini uyutmaya çalışanların farkında!

Bu sömürücü düzen böyle gitmeyecek. Kader zırhı düşecek; halk, “Kral çıplak!” diyecek. 

Biz bu cinayetlerin sorumlularıyla aklımızı ve yasal haklarımızı kullanarak hesaplaşacağız. Bu da onların deyişiyle, onların “kaderi” olacak. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları