Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kısakürek’i saygıyla ananların laiklik yorumu

01 Haziran 2022 Çarşamba

29 Mayıs’ta yeniden yuvarlak bir masa etrafında bir araya gelen altı muhalefet lideri, 10 maddelik bir bildirge açıkladı.

Özetleyecek olursak:

Kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem (GPS)...

Özgürlükçü bir kamu düzeni...

Çoğulcu, katılımcı ve özgürlükçü demokrasi...

Düşünce, ifade ve basın özgürlüğü...

Sosyal devlet ve gelir adaleti...

Bağımsız ve tarafsız yargı...

Üretim ve istihdam odaklı bir ekonomi politikası...

Siyasi etik reformu...

Etkin ve itibarlı bir dış politika...

Hepsi olumlu ancak bir ilke daha var:

O da “özgürlükçü laiklik”! Şöyle yazıyor metinde:

“Ortak hedefimiz, bugüne kadar vatandaşlarımızın elde ettiği insan hakları kazanımlarını daha da ileri götürerek evrensel standartlara tam anlamıyla ulaştırmaktır. Kimseyi yaşamın hiçbir alanında ayırımcılığa maruz bırakmayacak, kimseye de özel bir ayrıcalık tanımayacağız. Kamusal ve özel yaşamda herkesin inanç pratiğine saygılı olmayı özgürlükçü laiklik anlayışın zorunlu bir gereği olarak görüyoruz. Bu bağlamda din ve vicdan özgürlüğü çerçevesindeki kazanımların koruyucusu ve güvencesi olacağız.”

***

Mart ayında 6’lı ittifak tarafından imzalanan uzlaşma metni konusunda bir yazı yazmış ve laikliğin sadece bir yerde anılarak geçiştirilmesini eleştirmiştim. 

Bu kez laiklik, metne yine “din ve vicdan özgürlüğü” başlığı altında ve “özgürlükçü laiklik” şeklinde geçmiş. 

Yuvarlak masadakiler, ya laikliğin ne olduğunu bilmiyor ya da biliyor ama anayasal ilke olduğundan onu da anmak zorunda hissettiklerinden, eğip bükerek içini boşaltmaya çalışıyor...

Laiklik, doğası gereği özgürlükçüdür. Çünkü laiklik, tarihteki gelişimine de bakarsanız, teokrasi karşıtlığıdır. Teokratik bir devlette vatandaşlık yoktur; tebaa-kulluk vardır ve orada yasaların kaynağı insan aklı değildir. 

Laiklik, ülkenin referanslarını dinden almayan yasalarla yönetilmesidir; toplum ve devlet düzeninin akla ve bilime dayanmasıdır. 

“Özgürlükçü laiklik” ifadesi ile varılacak nokta ise İslamcılıktan icazet alarak sulandırılmış, esnetilmiş ve içi boşaltılmış sözde bir “laikliktir.”

*** 

6’lı masa, “özgürlükçü laiklik” diyerek, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımını benimsemiştir. 

Unutanlara hatırlatayım:

Tarih 5 Şubat 2011.

O dönemde Başbakan olan Erdoğan, laiklik ilkesinin anayasaya girişinin yıldönümünde şu açıklamayı yaptı:

“Laiklik ilkesinin özgürlüklerin önünün tıkayan, insan hak ve hürriyetlerinin önüne set çeken, yasakçı bir zihniyetle ele alınması, her şeyden önce çağdaş, özgürlükçü, demokratik bir Türkiye’yi öngören anayasamızın ruhuna ters düşecektir. Laiklik, farklı inanç ve yaşam biçimleri için bir güvence olarak algılanmalı, herkesin yaşam tarzına saygı çerçevesinde, özgürlükçü bir yaklaşımla yorumlanmalı.”

Eline Kuran’ı alıp miting kürsüsünden sallayanların, devlet yönetimine ve yasalara dini referanslar katanların, oturduğu makamı unutup “İslam bize göre değil, biz İslama göre hareket edeceğiz”, “Elhamdülillah şeriatçıyım” diyenlerin, laikliği türban meselesine indirgeyerek yorumlaması şaşırtıcı değil.

Karamollaoğlu’nun, Akşener ve Gültekin Uysal’ın, AKP’nin içinden çıkan Davutoğlu ile Babacan’ın, anayasal ilke olan laikliği çarpıttıkları ortada olsa da yıllardır izledikleri siyaseti düşününce Erdoğan’ın yorumuna katılmalarını garipsemiyorum. Zaten Necip Fazıl Kısakürek gibi bir siyasal İslamcıyı saygıyla ananların farklı düşünmesini beklemem.

Ancak Kılıçdaroğlu’nun kendi partisinin ilkelerinden biri olan laikliğin İslamcı bir yaklaşımla yapılan yorumuna desteği dikkat çekici. 

Bu tartışmanın sırası mı diyenlere de yanıt vereyim: 

Yüzlerce sarıklı ve cüppeli hafızın İstanbul sokaklarında tekbir getirerek yürüdüğü ve bu görüntülerin cemaat üyelerince “Şeriat is loading!” diyerek paylaşıldığı, Yargıtay’da dualı açılış töreninin yapıldığı, tarikatlar tarafından kuşatılmış Türkiye için geç bile!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çukur! 6 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları