Seçim güvenliği tehlikesi her zamankinden fazla

20 Mayıs 2022 Cuma

Bir yanda SADAT AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Melih Tanrıverdi’nin saatlerce Halk TV’de SADAT’ı aklama çabası...

Diğer yanda Twitter’da Deli Çavuş adlı hesaptan Sedat Peker adına yapılan iğrenç türcü ve cinsiyetçi paylaşımlar...

Salı akşamı Türkiye’de durum buydu.

Gerçek şu ki Tanrıverdi’nin TV’de canlı yayına çıkarılması, şirketi basıp kapısında “Burada terörist yetiştiriliyor, seçim güvenliğini hedef alabilirler” diyen Kılıçdaroğlu’nun yarattığı havayı söndürmeye yaradı. Ortaya çıkan bu sonuç açısından, Soylu’nun Habertürk TV’de katıldığı programa benzedi. 

EKRANDA BİR NEVİ PSİKOLOJİK HARP 

Tanrıverdi, ne sorulsa soğukkanlılıkla meseleyi laf kalabalığına boğarken karşısındakilerin elinde SADAT’ın internet sitesinde yazan amaçlar ve Sedat Peker’in açıklamaları vardı. 

Psikolojik harp eğitimi konusunda kurslar veren bir şirketi yöneten Tanrıverdi, iddiaları yalanladı, sakin bir ses tonuyla konuşup yasal bir şirket olduklarını anlatıp durdu, önemli bir bilgi vermedi, konuşmayı kolaylıkla manipüle etti. 

İç siyasetle ilgilenmediğini söyledi ve programın sonunda “Buradan hükümete çağrı yapalım, bizi daha sıkı denetlesinler” dedi. Açıkça dalga geçti.

Yönetim kurulu başkanı olduğu ASSAM’ın (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği) kurmak istediği İslami Devletler Birliği’ni “İslam ülkelerinin de Avrupa Birliği gibi bir örgüt kurması” olarak niteledi, bu birliğin başkentinin İstanbul olmasını istediklerini söyledi.

Bütün bunları “bir sivil toplum kuruluşunun fikri cimnastik çalışmaları” gibi göstererek meşrulaştırmaya çalıştı, bilgi vermek istemediği konuları da “SADAT’ın Türk Ticaret Kanunu’na tabi olarak faaliyet gösteren bir şirket olduğunu” belirterek “ticari sır” bahanesiyle kapattı. Sedat Peker’in Suriye’ye giden silahlarla ilgili iddialarını ise “FETÖ onu aldattı diye düşünüyorum” diyerek geçiştirdi. 

ANAYASA TASLAĞI VE LAİKLİK ÜZERİNDEN SIKIŞTIRILMALIYDI

Tanrıverdi’nin karşısında askeri konularda bir uzmanın, emekli bir komutanın veya subayın olması, onu zorlayabilirdi. Kendisine yöneltilen sorularda SADAT, ASDER (Adaleti Savunanlar Derneği) ve ASSAM’ın 28 Aralık 2011’de Adnan Tanrıverdi imzasıyla yayımladığı anayasa taslağının öne çıkarılması ve bu noktadan sıkıştırılması akıllıca olurdu. 

Çünkü o taslakta henüz hayata geçirilmeyen, kabul edilemeyecek maddeler var. Mesela “Milli Güvenlik Kurulu kaldırılmalıdır”, “Anayasada değişmez maddeler bulunmamalıdır”, “Laiklik ilkesi anayasadan çıkarılmalıdır”, “Anadilde eğitim imkânı sağlanmalıdır”, “Türkiye federasyonlara ayrılmalıdır” gibi...

Bu öneriler anayasaya aykırıdır. Silah ticareti yapıp askeri eğitim veren ve ana muhalefet liderinin “paramiliter” olarak nitelediği bir şirketin, böyle bir taslağa katkıda bulunması normalleştirilemez.

Ülkede hukuk işliyor olsa, cumhuriyet savcılarının derhal harekete geçmesi gerekirdi. Ama onlar kılını kıpırdatmayınca, Tanrıverdi gibiler de bunun rahatlığı içinde gazetecilerin karşısında ahkâm kesiyor ve saatlerce ekranda konuşup istediği izlenimi yaratıyor.

Adının önünde cumhuriyet kelimesi bulunan tek mesleği icra edenlerin hukuksuzluklara sessiz kaldığı bir ortamda, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek ilk dört madde konusunda girişimlerde bulunuluyor.

AKP’nin 20 yıldır laik Cumhuriyetin altını oymak için sürdürdüğü karşıdevrim ilerliyor; ülkenin bu dip noktadan kurtulması için acilen demokratik yolla çıkış sağlanmalıdır. 

Durum ciddidir. Seçim güvenliği tehlikesi ise her zamankinden daha fazladır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Istakoz 19 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları