Bu yılki son yazım, yılın son gününe denk geldi. İster istemez 2023’te yaşananlar film şeridi gibi aktı gözümün önünden...
Türkiye’nin tamamen bir hukuk devleti olmaktan çıktığı, terörün can almaya devam ettiği, emekçilerin hayatta kalma mücadelesinin görülmedik şekilde zorlaştığı, tarikatların ve cemaatlerin halkın üzerine kâbus gibi çöktüğü bu dönemde adaletsizlik, hukuksuzluk, ahlaksızlık ve çürümüşlük, toplumun en ufak hücrelerine sindi; nereye dokunsanız irin boşalıyor...
Yanı başımızdaki coğrafyada insanlar birbirini katlederken ikiyüzlü siyaset devam ediyor. Filistinlilerin üzerine bombaları yağdıran İsrail ile ticari ilişkiler sürdürülürken, aynı anda Netanyahu Hitler’e benzetilerek alkış toplanıyor. Aynı, yıllar önceki “van minüt” şovunda olduğu gibi tarih tekerrür ediyor.
‘2023’ÜN 1 NUMARALI PROJESİ’
Hatırlar mısınız, AKP, 12 Haziran 2011 genel seçimleri öncesinde “Türkiye hazır, hedef 2023” başlığıyla otuz adet 2023 hedefi duyurmuş ve yüzde 49.95 oy almıştı. O vaatlerin çoğu gerçekleşmediği gibi, Türkiye bazı başlıklarda 12 yıl öncekinden çok daha kötü bir duruma geldi.
Örneğin “Enflasyon tek haneli sayılara inecek” demişlerdi. O sırada Türkiye’de enflasyon, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre yıllık bazda yüzde 10.43 seviyesindeydi. TÜİK’in Kasım 2023’te açıkladığı bilgiye göre ise yıllık enflasyon tüketici fiyatlarında yüzde 61.98, ENAG’a göre yüzde 129.27 oldu.
Türkiye, ekonomi, yargı, eğitim sağlık gibi birçok alanda dibe vururken Erdoğan’ın “2023 için en önemli, bir numaralı projemiz” dediği yeni anayasa ise henüz yapılmadı.
Ama 28 Mayıs’taki seçimin hemen ardından bu konu yine ısıtıldı. Hatta Babacan ve Davutoğlu gibi isimler, bunun için AKP ile çalışmaya hazır olduklarını duyurdular. AKP’nin bugüne kadar kendisinin açıkça dillendiremediği ve toplumun önemli bir kesiminde büyük tepki yaratacak konuları gündeme getirmesi için TBMM’ye soktuğu Yeniden Refah Partisi ve HÜDA PAR gibi partiler de derhal asıl amacı ortaya çıkaran söylemlerine başladı.
ASIL AMAÇ NEDİR?
“Daha demokratik, özgürlükçü bir anayasa” yapma vaadiyle aslında Türkiye’de federatif sistemi kolaylaştıracak düzenlemeleri yapmak, anayasanın 66. maddesindeki vatandaşlık tanımını değiştirmek, laikliği yeniden tanımlayıp içini boşaltarak anlamsızlaştırmak, böylece düşledikleri “ümmet toplumu”nun önünü açmak; yani 1923’te kurulan laik Türkiye Cumhuriyeti’ni ABD destekli BOP’a ve siyasal İslama uygun olarak dönüştürmek!
“Cumhuriyet Devrimi’nin 100. Yılı” demek yerine “Türkiye Yüzyılı” demelerinin ardında gizlenen gerçek de budur. Seçimin hemen ardından 17 Mayıs 2023’te yazdığım gibi, AKP’nin son 21 yılda kendisinin “Karşıdevrim Tarikatı”na dönüşmesinin nedeni de budur.
“Yılın son günü genellikle umut dolu yazılar yazılır. Sen adı ‘Direnç ve Umut’ olan köşende niye bu karanlık tabloyu önümüze koydun?” diye soranlar olabilir. Umudumu kaybetmediğim için! Gerçekleri yazarsak yurtseverlerin, ilericilerin, Cumhuriyetçilerin, devrimcilerin bu vahim gelişmelere tepkisiz kalmayıp demokratik tepkilerini ortaya koyacaklarına inandığım için!
2024’te de mücadelemiz yarından itibaren devam edecek. 1919’da Anadolu’dan tüm yurda yayılan bağımsızlık ve Aydınlanma Devrimi sahipsiz değildir. Ortaçağ artığı Suudi Krallığı’nın Türkiye’ye karşı Riyad’da sergilediği küstahlığa gereken yanıtı veren halk, bunu güçlü bir şekilde bir kez daha kanıtlamıştır. Bin yıl da geçse Atatürk, yobazlığa karşı daima kazanacaktır.
Bu düşüncelerle tüm okuyucularımıza hep birlikte umudu büyüteceğimiz bir yıl diliyorum!
