21 Temmuz’da Gaziantep Mimar Sinan Mahallesi’nde vahim bir olay meydana geldi. Bana ulaşan videoda bir sokakta insan kalabalığının ortasında yerde kıvranan onlarca koyun ve koç görülüyordu. Kana bulanan yolda bazıları ölmüş, bazıları kıvranarak can çekişiyordu. 

Bir adam, eline hortum almış, kamyonete su sıkıyordu. 

Biri, “Bunu kesmeyin!” diye bağırırken; bir diğerinin “İki tane yedik daha...” dediği duyuluyordu.

Kurban edilmek üzere kapalı kasa arabada taşınan hayvanlar, aşırı sıcak ve havasızlık yüzünden büyük bir zulme maruz kalmıştı. Mahşer yerini andıran ortamda canlı olup olmadıklarına bakılarak “işe yarar”, “işe yaramaz” denilerek ayrıştırılıyorlardı...

Videodaki korkunç görüntüleri izleyince, o hayvanların sesi olmak için sosyal medyada paylaşıp duyurdum. Hiçbir yetkili umursamadı.

“İnsan olmak buysa insanlığı reddediyorum. Herkes mi vicdanını, aklını yitirdi!” diye isyan ederek bu zalimliğin kabul edilemeyeceğini anlatmaya çalıştım. Umursayan çok az sayıda insan çıktı. 

Haber yapılması için bazı medya kuruluşlarına gönderdim. Hiçbiri umursamadı. 

Herkes bayramı kutlamakla meşguldü ve o hayvanlara yaşatılan işkenceler kimsenin gündeminde değildi. 

Çünkü çoğunluğa göre, zaten öldürülmek üzere üretilmişlerdi ve ayakkabı, mobilya gibi bir “ürün” olarak görülüyorlardı. Yaşam hakları yoktu.

O video gördüğüm andan beri aklımdan hiç çıkmadı. 

***

29 Temmuz’da ülkenin her yerinde orman yangınları çıktı. Bu kez Manavgat’tan bir video düştü sosyal medyaya. Bir besi çiftliğinde onlarca koyun, koç ve kuzunun öldüğü görülüyordu. Birbirlerine sokulmuş halde yere yatmış, esir gibi tutuldukları yerden kurtulamayıp yangın yüzünden can vermişlerdi. 

O video birçok kişi tarafından “Korkunç!” yorumuyla paylaşıldı. Medya haberlerde yer verdi. Görüntüde olay yerine giden bir polis aracı da görülüyordu.

Bu video da gördüğüm andan beri aklımdan hiç çıkmadı.

Bu iki olayın ardından şu soruları sormam gerek: 

Manavgat’taki görüntü kuşkusuz korkunç. Ama neden Gaziantep’te yaşanan vahşet aynı etkiyi yaratmadı? Hiç umursanmadı, medya niye haber yapmadı? Kurban döneminde oldu diye mi? Canlar arasında neye göre ayrım yapılıyor?

Çok kısa bir süre önce aynı türdeki hayvanların yaşam hakkının elinden alınmasını normal bulanlar ve onlara zulmedilmesine ses çıkarmayanlar, yangında hayatını kaybeden hayvanlar için “İçimiz yandı!” diyerek tepki gösteriyor. 

Bu çelişkiyi gündeme getirirseniz de size hakaret yağdırıyorlar. 

***

Günlerdir yangınların ardındaki neden araştırılıyor. 21 ilde eşzamanlı olarak çok sayıda orman yangını meydana gelmesinin tesadüf olamayacağını, bunun sabotaj olabileceğini söyleyenler var. Dünyanın birçok bölgesinde de aynı zamanda orman yangınları olduğu için, bunun küresel iklim krizi ile bağlantısına dikkat çekenler de var.

Kanıt bulununcaya kadar kesin konuşmak olanaklı değil; eğer sabotaj ise bunu yapanların en kısa sürede bulunmasını diliyorum ama şu anda emin olduğum iki şey var.

Türkiye’yi bu felaketten koruyamayan belli. Adını verelim. 

O, yangın söndürme işini 2019’da özelleştirip Türk Hava Kurumu’nu devre dışı bırakan...

Bakanların özel kullanımına jet uçak veren...

Saray’ın kullanımı için 13 makam uçağı bulunduran ama ülkeyi sadece üç yangın söndürme uçağına mahkûm bırakan AKP iktidarı!

Peki, dünyayı yakanlar kimler?

Onlar ise...

Canlar arasında ayrım yaparak yılda 100 milyardan fazla kara hayvanının yapay yolla üretilip katledildiği yıkıcı bir sistemi 21. yüzyılda sürdüren insanlar...

Ormansızlaşmanın ilk nedeninin et sektörü olduğu, hayvancılığın iklim krizinin ilk üç nedeninden biri olduğu bilimsel çalışmalarla ortaya konulmuşken, bunları görmezden gelip tüketim alışkanlıklarını aynı şekilde sürdürmek için direnen insanlar!

Ünlü mucit ve elektrik mühendisi Nikola Tesla’nın bir sözü var: “Ahlaki açıdan yıkıcı olan haksız ve acımasız hayvan katliamlarını durdurmak için her türlü çaba gösterilmelidir” demiş.

Acaba herkes bu konuda üzerine düşeni yapıyor mu?

Çok açık ki insanlar, hayvanları katletmeyi sürdürdükçe dünya da yanacak.

Hep birlikte yanacağız.