AKP’nin Milli İradesi: 46.1 Milyon Oy Çöpe

22 Ağustos 2015 Cumartesi

Sorun AKP’nin olarak görünüyor ama daha çok kişileri ilgilendiriyor.
Kişileri kurtarmanın yolu da TBMM’nin çalıştırılmamasından geçiyor.
Azınlık ya da koalisyon hükümeti kurulması konusundaki ayak sürümenin, 45 günlük süreyi kazasız belasız aşma çabalarının ve büyük olasılıkla Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’na hükümeti kurma görevi vermemesinin de sebeplerinden biri 17-25 Aralık korkusu.
Çünkü TBMM azınlık ya da koalisyon hükümetinin programı için toplanırsa, muhalefetin dile getireceği konulardan biri de yolsuzluk iddiaları olacak.
Konuyla ilgili, daha TBMM’nin ilk gününden verilmiş araştırma ve soruşturma komisyonu kurulması önergeleri var. Ve işin AKP için kötü yönü, artık oy çoğunluğuna sahip olmaması. O nedenle TBMM’nin toplanmaması önemli bir zorunluluk.
Bunun yolu da seçim hükümetinden geçiyor. Çünkü o hükümetin güvenoyu istemesi, yani TBMM’nin toplantıya çağırılması söz konusu değil.
Ne kadar sakınılırsa sakınılsın, yenisi seçilene kadar parlamento görevde ve 1 Ekim’de de yeni yasama yılının açılış toplantısı var.
Cumhurbaşkanı açış konuşması yapar mı bilinemez. Ama muhalefet partilerinin, naklen televizyon yayını bulunacak bir nedenle engellenmezse fazladan propaganda yapmaları da gündeme gelecek...

***

AKP’nin kimilerini kurtarmak için kurguladığı tasarım, bir kez daha ayağına dolaşmış durumda.
Yok saydığı, hatta teröre yardım ve yataklıkla suçladığı HDP ile hükümet ortaklığı kurmak zorunda kalması başına gelebilecek dertlerden biri. Bakalım tükürdüğünü nasıl yalayacak!

***

Asıl sorunsa milli iradenin düşürüldüğü durum.
Tam 46 milyon 165 bin 243 seçmenin (ki gerçek milli iradeyi temsil ediyor) geçerli oyunun çöpe atılacak olması.
1 milyon 344 bin 224 seçmenin oyu kurallara uygun bulunmayarak baştan çöpe atılmıştı.
Kalanını da AKP yok saymak için elinden geleni ardına koymuyor.
Bu nereye kadar gider?

***

Erdoğan’ın bir cümlesinin altına imza atmayı düşüneceğimi ummazdım ama oldu.
Muhtarlara konuşurken söylediği şu cümle: “Eğer oğlumun yaptığı bir yanlış, yolsuzluk varsa buna hesabı soracak olan yargıdır.”
Doğru söze ne denir.
Ama şu soruyu da unutmamak gerekiyor: “Hangi yargı?”

***

Sayın Başbakan
Önce “basın toplantısı” ve “basın açıklaması” kavramlarının gerçek anlamını soruşturmanızı öneriyorum.
Gazeteciler, davetliniz olarak oraya geliyorlar. Görevleri de söylediklerinizi kamuya iletmek. Ancak töreye de aykırı bir durum var. Ön sıralarda öteki ev sahipleri oturuyor. Geçmişten tek farkı sizi alkışlamamaları.
Ne diyeceğinizi merak ediyorlarsa, daha nazik bir yöntemle izleyemezler mi?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları