50 yılda suyumuzun yüzde 50’sini kaybettik

Türkiye’de iklim değişikliğine bağlı kuraklık riskinin yanı sıra yanlış tarım, su, çevre politikaları; enerji, maden, sanayi, turizm tesislerinin yarattığı baskılar su kaynaklarını tehdit etmeye devam ediyor. Ülkemizde bulunan 25 su havzasında yüzeysel suların yaklaşık yüzde 70‘inin, yeraltı sularının da yüzde 40’ının kirli olduğunu aktaran TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan, “Yapılan çalışmalar son 50 yılda sulak alanlarımızın yüzde 50’sini kaybettiğimizi ortaya koyuyor. Son 50 yılda 36 gölün kuruduğu belirtiliyor” dedi.

Yayınlanma: 25.08.2023 - 03:00
50 yılda suyumuzun yüzde 50’sini kaybettik
Abone Ol google-news

Yaşanan çevre katliamları, yanlış politikalar ve iklim kriziyle beraber "su fakiri" ülkeler sınıfına düşen Türkiye 50 yılda su kaynaklarının yüzde 50’sini kaybetti. Havzalara yönelik yapılaşma, sanayi, tarım, madencilik gibi baskılar artarken, yer altı sularının kontrolsüz, aşırı çekimler ve kirlilik nedeniyle her geçen gün azalmakta. 

(TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan)

TMMOB Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan; nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme, doğal varlıkların kontrolsüz tüketimi, ormansızlaşma ile birlikte ve buna bağlı olarak ortaya çıkan iklim değişikliği süreçlerinin getirdiği baskılar nedeni ile su kısıtlılığının artması, kaynakların tükenmesi, kirlilik, aşırı doğa olayları ülkemizde yaşam için tehdit oluşturduğunu belirterek, “Yapılan çalışmalar son 50 yılda sulak alanlarımızın yüzde 50 sini kaybettiğimizi ortaya koyuyor. Son 50 yılda 36 gölün kuruduğu belirtiliyor. Havza Yönetim Planlarında; su kalitesini olumsuz etkileyen unsurlar havzaya özgü olarak, doğrudan evsel atıksu deşarjları, düzensiz katı atık depolama, yetersiz endüstriyel atıksu arıtımı, zeytincilik işletmeleri kaynaklı sızıntı suları, tarımsal faaliyetlerde kontrolsüz pestisit ve gübre kullanımı, madencilik faaliyetleri, sanayi tesisleri, jeotermal faaliyetler ve diğer faaliyetler olmak üzere çeşitlilik göstermektedir” diye konuştu. 

(Manisa'daki Gölmaramara tamamen kurdu)

"SUYUN KALİTESİ İYİLEŞEMEZ"

Kirliliğin önlenmesi ve havzanın korunmasına yönelik eylem planlarında yer alan tüm önlemlerin uygulanması halinde dahi su kalitesindeki iyileşmenin mümkün görülmediği ifade eden Selma Akdoğan, “Bugün bölgemizde en önemli su havzaları olan Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes, Kuzey Ege Havzalarında su kalitesi en kötü olduğu görülmektedir. Havzalarımızda yüzey ve yeraltı sularına yönelik kirlilik baskısı artarak devam ederken, bir yandan kontrolsüz yeraltı suyu çekimleri ile su varlıkları büyük risklerle karşı karşıya kalmaktadır. Havza Yönetim Planlarında durum tespiti ve alınması gereken önlemler yer almakla birlikte uygulama süreçlerinde durumun iyileştiğini görmek mümkün değil. Ülkemizde çok parçalı bir yapıya sahip olan “Su Yönetimi” sürecinde Tarım Orman Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, DSİ Genel Müdürlüğü, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve birçok kurum kendi çalışma alanları içerisinde çalışmalar yapmakta ancak birbiri ile ilişki ve koordinasyon sağlanamamaktadır. Yetki ve sorumluluk karmaşası da gönünde bulundurulduğunda;  yapılan planlar sözde kaldı” ifadelerini kullandı.

(Denizli il sınırı içinde yer alan Acıgöl)

“SU HAVZALARINDA MADENCİLİK FAALİYETLERİNE İZİN VERİLDİ”

AKP hükümetinin “İçme ve Kullanma Suyu Havzaları ile ilgili Yönetmelik” değişiklikleri ile orta ve uzun mesafeli koruma alanlarında madencilik faaliyetlerine izin verdiğini aktaran Akdoğan, “Bu düzenleme ile akarsu ve göllerin etrafında enerji üretiminin önü açıldı. Doğal Sit Alanları mevzuat değişiklikleri ve tanımındaki düzenlemeler ile de yaşam kaynaklarının ‘koruma’sı devre dışı bırakılıp, suyun özelleştirilmesinin önü açılmakta bununla birlikte şirketlerin faaliyetleri kolaylaştırıldı” dedi.


İlgili Haberler

Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler