‘AloeVera’nın tek amacı yaşamak’

Kötülüğün derinlerine inen AloeVera’yı canlandıran Nilperi Şahinkaya ses getiren karakterini anlattı.

Yayınlanma: 28.01.2024 - 13:00
‘AloeVera’nın tek amacı yaşamak’
Abone Ol google-news

“Geçen hafta seyirciyle buluşan “Hücreler” oyununun AloeVera’sı kötülük seviyesiyle oldukça tartışma yarattı. AloeVera’ya rol veren Nilperi Şahinkaya karakterinin tek güdüsünün hayatta kalmak olduğunu ve başka bir şey düşünemdiğini söylüyor. Bugün ve yarın Maximum Uniq Hall’da sahne alacak oyun öncesi başarılı oyuncuyla AloeVera’yı, kötülüğün kökenlerini ve bizdeki yansımalarını ve kendisinin bilinmeyenlerini konuştuk. 

* "Hücreler" çok katmanlı bir oyun. En küçük yapı taşımız hücrelerden başlayarak bireyler ve toplumsal stereotipler üzerine kurulmuş derinlikte karakterler ortaya çıkarılmış. AloeVera da bu yüzden oynaması zor bir karakter diye düşünüyorum.

Aslında her insanın içinde kocaman bir sistem olduğunu ve yalnız olmadığımızı hatırlatan, umut veren bir tarafı var. Söylediğiniz gibi bazı toplumsal göndermeler ve Profesör Nöron ile Profesör Mal’in üzerine tartıştığı bazı kavramlar var. Oyun genel olarak absürt bir havada olduğu için hayatta önem verdiğimiz her şeyin aslında boş olduğunu görüyoruz. Komedinin rahatlatıcı bir etkisi var. AloeVera ise bir virüs olduğundan yaşamak için öldürmek zorunda. Bu yüzden aşk ve iyilik gibi konulara önem vermiyor. Tek amacı beslenmek, "Çünkü yemek yemezsem ölürüm" diyor. Onun için başka hiçbir şeyin önemi yok. Gerektiğinde kandırıyor, vitamin çalıyor veya sevgili olduğu hücreyi öldürüyor. duyguları yok. fakat oyunda sevgi galip geliyor ve AloeVera'yı tam da profesör Nöron’un, Profesor Yağ’a duyduğu sevgi yok ediyor. Sevgi engelleri yeniyor.

* AloeVera'nın bana kalırsa üzücü bir öyküsü var. Çünkü oyunda kötü bir karakter gibi resmediliyor, gerçekten kötü şeyler yapıyor ama yaşam amacına ve yaşama tutunma güdüsüne aykırı bir şey yapmıyor. Bu doğası da sanırım ona ezeli bir yalnızlık getiriyor ve o yalnızlık yüzünden kendi kötülüğünü abartarak güçlü görünmeye ve kendini güçlü olduğuna inandırmaya çalışıyor.

Ben yalnızlık hissettiğini düşünmüyorum. Aslında AloeVera’nın hiçbir duyguyu hissettiğini düşünmüyorum. Tıpkı narsistlerin duyguları taklit etmesi gibi o da ilk perdede şirinliği taklit ederek hedefine ulaşıyor. Sonrasında da Seretan’a aşık rolü yapıp Seretan’ı kullanıyor ve öldürüyor. Sadece hedefine kilitlenmiş. Ben sadece bu yönden empati kurdum. Hedefine sadık ve bu yolda her şeyden vazgeçebilecek bir tarafmız var hepimizin şüphesiz. Oyuncunun kendi rahatsız edici taraflarını görüp öne çıkarması gerekir bazen.

* Oyunda tüm hücreler kendi özelliklerine göre karakterize edilmiş bu da aslında karakter çalışırken "insan anatomisi" hakkında bilgi sahibi olmayı gerektirebilir diye düşündüm. Sizin böyle bir çalışma yapmaya ihtiyacınız oldu mu?

Hayır hiç yapmadım ama tabii ki oyunu iyice anlamak için bazı sorularımız oldu. Onun dışında oyunun herkese ulaşabilecek açıklıkta olduğunu düşünüyorum, okuldan kalan bilgiler yeterli oluyor. (Gülüyor)

* Oyunun oldukça etkili bir dekoru var. Sahnedeyken aynı zamanda bir hücre dokusunun içinde olma hissi sizi nasıl etkiledi?

Bu dekorda oynamak çok eğlenceli. (Gülüyor) Biz seyirciye dönük olduğumuz için ancak seyirciye güzel resim verebiliyoruz ama konfetiler ve müziklerle birlikte sahnenin tadı epey çıkıyor. (Gülüyor)

* Kısa süre önce "Derin Mor" isimli başrolünü oynadığınız yapım da yayıma girdi. Biraz anlatabilir misiniz projeyi?

Güneş patlamasından kaynaklanan bir elektrik kesintisi ve bazı patlamalar olur. Dünyada büyük bir kaos başlar. Bu kaosun ortasında, hayatta kalmaya çalışan, birbiriyle uyumsuz birkaç yabancının birlikte yaşam mücadelesi başlar. Canlandırdığım kadın normalde toplum kurallarına sadık, oldukça katı bir doktor. Ancak bu kaos karakterde büyük bir dönüşüm yaratacak.

"BAZEN MOTİVASYONUM DÜŞTÜ"

* Özellikle pandemiden sonraki dönemde hem tiyatroda hem de dijital platformlarda aldığınız rollerin içerik anlamında epey zenginleştiğini ve oyunculuk yeteneklerinizin farklı yönlerini de ortaya çıkardığına dikkat ediyorum. Mesleğinizde son birkaç yılda her anlamda bir eşik atladığınızı düşünüyor musunuz?

Çok teşekkür ederim, ben de çok mutluyum ve aynı şekilde düşünüyorum. Oyuncu kendini yazılan sahneler kadar gösterebiliyor. Benim bu şansa ulaşmam uzun yıllar aldı. Sanırım 10 yıl kadar pek içine sığamadığım, oldukça az yazılan rollerle idare etmem gerekti, sadece çalıştım. O sıralar bazen biraz motivasyonum düştü. Fakat devam ettikçe sektörün önde gelen isimlerine görünür oldum ve her şey kolaylaştı. Artık tadını çıkarabileceğim roller teklif ediliyor.

SOSYAL MEDYA BENİM GÜNLÜĞÜM

* Sosyal medyada doğal, eğlenceli ve dengeli bir mesafesi olan kimliğiniz olduğunu düşünüyorum. Siz sosyal medyadaki Nilperi Şahinkaya'yı nasıl tanımlarsınız?

Pek düşünmüyorum aslında, 2010’dan beri Instagram hesabım var, orası benim için bir günlük gibi çok düşünmeden bol bol resim, video koyarım. İşin şakası, Instagram sırf Japonlarda varken keşfedip açmıştım hesabımı. Neredeyse hiç Türk yoktu. (Gülüyor) Orası benim mekânım, istediğimi koyuyorum (Gülüyor) ama güzel resimler olmalı yani en güzel renkleri, filtreleri ve açıları bulup koyarım, özensiz davranmam.

HER ŞEYE ÖZENİRİM

* Yaptığınız en ufak bir işi bile titiz ve takıntılı biçimde doğru yapmaya çalışıyormuş gibi görünüyorsunuz. Böyle obsesif bir yönünüz var mı?

Var doğru, yapabileceğimin en iyisi olsun isterim her konuda, özenirim. Ancak o şekilde tatmin oluyorum. Zaten hayatta neredeyse hiçbir şey kontrolümüzde değil. Kontrolümde olan şeyleri en iyi şekilde yönetebilirsem en azından içim rahat ediyor ve gerisini "kısmet" sayabiliyorum. "Ben elimden gelenin en iyisini yaptım" deyip kendimden razı olduktan sonra sonuçlarla pek ilgilenmeme gerek kalmıyor çünkü içim ferah oluyor.

“DİNLEDİKLERİM VE OKUDUKLARIM”

* Spotify listenizde son dinledikleriniz neler?

“Klyne - Your Touch", “Mariah Carey - Fantasy", “Karakter ft. Tuğçe Şenoğul - Buzul", “DPR IAN - So I danced"

* Son okuduğunuz kitaplar içinde okurlarımıza önereceğiniz var mı?

“Ibsen-Peer Gynt"

"GEYİK YAPMAK İYİ GELİR"

* Ritminizi yakalamak, kötü bir güne kalkmışsanız modunuzu düzeltmek için uyguladığınız günlük pratikler veya alışkanlıklarınız var mı?

Dışarıda yürüyerek neşeli müzikler dinlemek ve evde vaktim varsa güzel bir film veya dizi bulup izlemek bana en iyi gelen şeyler. Stand-up gösterisi izlemek de iyi gelir. Bir de kendimi kötü hissettiğimde çevreme tutunurum, iş yerinde özellikle, iş arkadaşlarımla sohbet etmek, "geyik yapmak" iyi gelir. (Gülüyor)

ELEKTROMONOLOG GERİ DÖNECEK

* Elektromonolog projeniz çok yaratıcıydı. İlerisi için oyunculuk dışında YouTube veya başka platformlar için farklı projeleriniz var mı?

Yok. (Gülüyor) Elektromonolog bizim için bitmiş bir iş değil. Doğru yerde doğru şekilde değerlendirileceğini düşünüyorum hâlâ.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler