Klasik müziğe Z dokunuşu... İlyun Bürkev Cumhuriyet'e konuştu: 'Müzik canlı bir olgu'

Klasik müzikte yeteneklerini şimdiden tüm dünyaya gösteren İlyun Bürkev’le notaların ve tınıların ardındaki sihri konuştuk.

Yayınlanma: 05.11.2023 - 09:57
Klasik müziğe Z dokunuşu... İlyun Bürkev Cumhuriyet'e konuştu: 'Müzik canlı bir olgu'
Abone Ol google-news

Henüz 14 yaşında ama hem müziği hem de karakteri yaşından katbekat büyük. İlyun Bürkev için “Müziğin dahi çocuğu” diyenlerin sayısı oldukça fazla. Müzik alanında dünya çapında bir marka olan Salzburg Mozarteum Üniversitesi'ne kabul alan ilk Türk öğrenci unvanı alması da yeteneğini gösteriyor zaten.

Ancak tüm bunların dışında o klasik müziğin sıkı sıkıya sarıldığı gelenek ve hiyerarşilere çok daha farklı bakan bir kuşaktan ve kendi kuşağının sesini de müziğe yansıtmakla ilgili planları var. Kendisinden dinleyelim...

- İsminiz neden İlyun? Alışılmadık ama çok güzel bir isim, anlamı nedir?

İsmimi babam koymuş. Ben de ismimi çok seviyorum. Anlamı “iyilik”, insanın yaptığı güzel ve faydalı davranışlar demek.

- İlyun Bürkev kim ve piyano ile nasıl tanıştı?

Piyano çalmaya dört yaşımda başladım. Evimizde bir piyano vardı. Annem hobi amaçlı piyano ile ilgileniyordu. Ben de piyano başında zaman geçirmeyi çok sevdiğim için bu ilgimi fark edip beni piyano derslerine yönlendirdi. Şu ana kadarki müzik hayatım boyunca her anımda koşulsuz büyük bir sevgiyle destek olan aileme de çok teşekkür ediyorum.

- Çok geniş bir Almanya turnesini bitirdiniz. Nasıl geçti? Alman klasik müzik dinleyicisinin son derece geleneksel ve titiz olduğu söylenir sizce nasıllar?

Turne rüya gibi geçti. Piyanoya başladığım günden beri izlediğim, dinlediğim birçok harika konser salonunda bulunmak, Klassische Philosophie Bonn Orkestrası ile konser vermek gerçekten inanılmazdı. Konserlerin yapılmasında bana referans olan Prof. Pavel Gililov’a, beni yetiştiren Prof. Burcu Aktaş Urgun ve devlet sanatçımız Gülsin Onay‘a çok teşekkür etmek istiyorum. Konserlerde çok zarif, müzikal ama aynı zamanda çok ilgili ve sıcak bir dinleyici kitlesi var. Bu kitleyle her açıdan harika bir ilişki kurmanın mutluluğu içindeyim.

- Size "Piyanonun dahi çocuğu" diyorlar. Sizin için dahilik nasıl bir kavram?

Bu yazılanlar beni çok mutlu etmekle beraber müziğin tüm evrenle birlikte yaşayan canlı bir olgu olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla biz müzisyenler bu sonsuz tınıların ve muazzam müzik ailesinin içinde doğuştan verilen yeteneklerimizle bulunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Ben de bu ailenin içinde bana verilen yeteneğimle müziği tüm insanlarla paylaşmayı, sevgi ve barışı yaygınlaştırmayı düşlüyorum.

- Cumhuriyetimizin 100. yılını kutluyoruz. Böyle bir yılda sizin gibi genç bir ismin ülkemizi uluslararası alanda temsil etmesi çok anlamlı.

Cumhuriyetimizin 100. yılında Kıta Avrupası’nın en önemli müzik kentlerinde ve konser salonlarında yer almak ve ülkemi temsil etmek beni inanılmaz heyecanlandırıp mutlu ediyor. Müziğin tüm insanlara hitap eden evrensel bir araç olması ve benim de bu araçla ülkemi tüm insanlık karşısında temsil etmemi sağlayan unsur olmasının anlamını her gün kalbimde hissediyorum.

- Sahnede piyano başında çok enerjik görünüyorsunuz. Neredeyse kalkıp dans edecek gibi. Bunun nedeni nedir?

Konserlerim başladığı zaman kendimi ve ruhumu tarif edilemez başka bir boyutta buluyorum. O anlarda sırf müzik, notalar, duygular ve seyirci salonda buluşuyor. O buluşma anında notaların ve duyguların içinde müziği yaşıyorum. Kimi zaman neşeli, kimi zaman hüzünlü, kimi zaman ise coşkulu anlar seyirciye yansıyor.

- Bu kadar küçük yaşta müziğe başlayıp böylesi başarı gösterince sanırım geleceğe yönelik planlar da müzik eğitimi ön plana alınarak netleşiyor. Sizi ve dinleyicilerinizi önümüzdeki yıllarda neler bekliyor?

Şu an eğitimime Salzburg Mozarteum Üniversitesi pre-collage bölümünde Profesör Pavel Gililov ile devam ediyorum. Hocamla müzik eğitim hayatımı üniversite sonuna kadar sürdürmeyi planlıyorum. Öncelikle klasik müzikte en iyi noktaya gelip başarılı bir konser piyanisti olmak istiyorum. Daha sonra söylediğim gibi müziğin sonsuz yolculuğunda beni ve dinleyicileri her türlü sürpriz bekliyor olabilir.

Z KUŞAĞINI DA KAPSAYACAK BİR MÜZİK

- Yaş itibariyle mensubu olduğunuz Z kuşağı genelde hiyerarşik yapılardan çabuk sıkılıyor ve kendini daha özgür biçimde ifade etmek istiyor. Klasik müzik de kendi gelenek ve disiplinlerine bağlı bir alan. Siz kendi ifade alanınızı ne kadar yaratabiliyorsunuz?

Çok güzel ve önemli bir soru olduğunu düşünüyorum. Tespitinize tamamen katılıyorum. Klasik müzikle buluşmak genelde yüksek bir yaş, tecrübe, kültür ve derin bir kavrayış gerektiriyor. Ancak müziğin insanın ve evrenin bir parçası olduğu için sürekli insan ve evrenle yaşayan gelişen ve yenilenen bir olgu olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla tüm kuşakları ve yenilenen kuşakları da kapsayacak biçimleri klasik müziğin içinden tasarlamak ileriye dönük en büyük hayallerimden.

‘GİZLİ GİZLİ DİNLİYORUM’

- Hocalarınızın, duysalar "Bunu nasıl dinliyorsun" diye şaşıracağı, gizli müzikal zevkleriniz var mı? Varsa neler?

Ben esas olarak müziğin tüm çeşitlerini çok seviyor ve dinliyorum. Jazz, blues, rock, tekno, pop gibi tüm türleri dinlerim. Tam da söylediğiniz gibi gizli gizli dinleyip çalmaya çalışıyorum.

- Peki Spotify listenizde son dinledikleriniz neler?

Shape of my heart, Wicked game, Beethoven 3. piyano konçertosu


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler