Makineler zeki midir?

İnsan ve makine arasındaki bilişsel farkları ayırt etmek zor olabilir ama insanın farkı sistemin dışına çıkabilmesidir.

Yayınlanma: 31.03.2024 - 12:00
Makineler zeki midir?
Abone Ol google-news

Pascal ve Leibniz 17. yüzyılda toplama ve çıkarma yapan makineler tasarlamışlardı. Ancak bu makinelerin belleği yoktu yani programlanabilir değillerdi. Makinelerin bu potansiyelini kavrayan ilk kişi Charles Babbage’dır (1792-1871). 

Babbage ilginç bir karakterdi. Gürültü kirliliği sorununu dünyada ilk gündeme getiren kişi oydu. Londra sokaklarında özellikle laternacıların (laterna bir org türüdür) gürültü kirliğine neden olduğunu gündeme getirip kampanyalar düzenlemiştir. Laternacıların onu kızdırmak için gece gündüz demeden evinin sokağında serenat yaptığı, Babbage’ın sokağa inip onları kovaladığı söylenir.

İcat ettiği ilk makineye “fark makinesi” ismini koyan bu büyük deha onu tamamlamadan daha heyecan verici bir fikre kapılır ve “analitik makine” gündeme gelir. Bu makine için şöyle der:

“Ona varmak için izlediğim yol muhtemelen insan zihninin şimdiye kadar bildiği en karmaşık ve en dolaşık yoldu.”

Babbage’ın tasarımına göre bu makinenin bir deposu ve bir değirmeni yani karar alma birimi olacaktı. Arkadaşı Lady Ada Lovelace (Lord Byron’un kızı) işte bu makineye bir algoritma yazmıştır. Lovelace’ın analitik makine için yazdığı algoritma tarihte ilk algoritma olarak anılır.

Ne yazık ki Babbage kendisini son derece heyecanlandıran analitik makineyi inşa edemeden ölmüştür. Yakın çevresine şöyle dediği bilinir: “500 yıl sonra dünyaya gelip yeni çağda üç gün bulunmak için yaşamımın geri kalan bölümünü seve seve feda edebilirim.”

O ve Lovelace için makineler otonom olarak herhangi bir şeyi yapabilecek şeyler değildir, onlar yalnızca insanın kendisine emrettiği şeyleri yapabilir. Bu yapay bir zekânın mümkün olmadığı anlamına geliyor ama bugün “yapay zekâ” teknolojileri yaşamımızın her alanını kuşattı. Yine de sormalı, makineler gerçekten zeki mi?

ZEKÂYI BELİRLEMEK

Bilgisayar bilimi ve yapay zekâ konusunda çalışmalarıyla bilinen aynı zamanda bir felsefeci olan Douglas R. Hofstadter’a göre bir şeyin zekâya sahip olduğunu söyleyebilmek için o şeyin gerçekleştirdiği görevden çıkıp ne yaptığını inceleyebilmesi gerekir. Eğer “sistem”i bilgisayarların yapmaya programlanmış olduğu şey olarak düşünürsek bir bilgisayarın o sistemden çıkma yeteneğine sahip olmadığını kabul etmemiz gerekir. *

Peki insanlar bir sistem içindeler midir? Kuşkusuz evet. Doğduğumuz an itibarıyla dil üzerinden örüntüleri inşa edilen o sistemin adı kültürdür. İnsanın yapıp etmelerinin tamamını kapsayan şey anlamında kültür, biz doğmadan bizi beklemektedir. Dil aracılığıyla kültür insanı inşa eder. Bir sistem olarak kültür içinde doğal olarak bulunduğumuz bir şeydir.

Makineler de insanlar da sistem içindedirler. Ancak makineler sistem içinde mekaniktirler. Aynı şeyi tekrar tekrar yapabilirler. Bunu insanlar da yapabilir ama insanlarla makineler arasındaki fark, makineler o şeyi sıkılmadan yaparken insanlar sıkılırlar ve sistemin dışına çıkabilirler. Hiçbir şey fark etmeden hareket etmek makineler için mümkünken en azından bazı insanlar için bu mümkün değildir.  

O halde şunu söylemek mümkün, sistem dışına çıkabilme yetisi yani zekâ makinelerde şimdilik var değildir. İnsanlarda bilincin doğal eğilimi olarak zekâ vardır ancak sistem içinde kalınan durumlarda zekâ kullanılmamaktadır. Çocuklar yetişkin bir insana göre daha zekidir. Bir sistem olarak eğitim yaygın olarak onları sistem içine uyumlama ve dolayısıyla zekâlarını matlaştırma girişimidir.

KAYNAKÇA

* Douglas R. Hofstadter, Gödel, Escher, Bach, Alfa Yayınları.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler