Boyun eğmeyen yurttaş hedeflenmişti

Cumhuriyetimizin 100. yılına özel hazırladığımız eğitim ekimizde, eğitim kurumlarının yöneticilerine, ikinci yüzyıla ‘nasıl bir insan’ yetiştirme hedefiyle yola çıktıklarını, önem verdikleri değerleri sorduk. Bunun yanı sıra akademisyenlerin, uzmanların çağdaş eğitim yolunda yapılanları ve yapılması gerekenleri anlattıkları yazılarının da okurlarımızla buluşmasını amaçladık.

Yayınlanma: 09.06.2023 - 05:00
Boyun eğmeyen yurttaş hedeflenmişti
Abone Ol google-news

Cumhuriyetin devraldığı eğitim mirası çok korkutucuydu. Türk eğitim sisteminin içinde bulunduğu durum, 1923’ün sonlarında çok karanlıktı. 12 milyon nüfusun sadece yaklaşık bir milyonu okuryazar. 40 bin köyün 37 bininde okul ve öğretmen yok. Eğitim çağındaki çocukların ancak dörtte biri okula gidebiliyor. Tüm ülkede 4 bin 894 ilkokul, 72 ortaokul, 23 lise, 64 meslek okulu bulunuyor. Ortaokullarda 5 bin 905, liselerde bin 241 öğrenci okuyor. Henüz üniversite olamayan bir Darülfünun ve sekiz yüksekokul var. Yükseköğretimdeki öğrenci sayısı sadece 2 bin 837 iken ülke genelinde 479 medresede 18 bin öğrenci kayıtlı. Peki Cumhuriyetin kuruluşuyla eğitim sisteminde ne gibi değişiklikler yapılıyor? Bu sorunun yanıtını Prof. Dr. İsa Eşme, şöyle veriyor:

“Cumhuriyet, devraldığı sorunların çözümünde, önceliği eğitime verdi. İzlenecek eğitim akıl ve bilime dayalı olmalıydı. Bunu sağlamak üzere 3 Mart 1924’te gerçekleştirilen Öğretim Birliği Devrimi ile eğitim laik ve bilimsel eksene oturtulmuştu. Eğitim alanında daha radikal bir atılım olan ve 1 Kasım 1928’deki Harf Devrimi ile okuryazarlığın önü açıldığı gibi, Türk diline dönüş sağlanmış ve Batı uygarlığına geçiş kolaylaştırılmıştır. 1930’lu yılların başlarında 14 milyon civarındaki nüfusun 3 milyonu şehir ve kasabalarda, 11 milyonu köylerde yaşıyordu. Bunun için yeni bir eğitim devrimi, yeni bir atılım gerekiyordu. Bu atılım, bizzat

Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün önerisiyle 1936’da ‘Eğitmen Kursları’ denemesiyle başlatılacak olan ‘Köy Enstitüleri’ projesiyle sağlanacaktı.” Enstitüler kısa sürede büyük başarı gösteriyor, yüzyıllardır okul ve öğretmen görmeyen binlerce köy, okula ve öğretmene kavuşuyor. Peki daha sonra neler oluyor? Onu da yine İsa Hoca’dan dinleyelim:

“Cumhuriyet, akıl ve bilime dayanan laik eğitim sistemiyle çağdaş dünya ile uyumlu bir kuşak yetiştirmek istiyordu. Benimsenen eğitim sistemiyle aklın ve bilimin rehberliğini özümsemiş, Cumhuriyet değerleri ve ülke sorunlarına duyarlı, boyun eğmeyen, hakkını arayan, fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür yurttaş yetiştirilmesi hedeflenmişti. Cumhuriyetin ilk 70-80 yılında, verilen bazı ödünlere rağmen, bu büyük ölçüde başarılarak ülkemiz bulunduğu coğrafyada örnek bir ülke oldu. Peki, son 20 yılda uygulanmak istenen eğitim sistemi ile nasıl bir yurttaş yetiştirilmek isteniyor? ‘Dindar, muhafazakâr, ait olduğu grubun değerlerine duyarlı, itaatkâr, biat kültürünü benimseyen, eleştirel düşünceye kapalı, ait olduğu grubun emirlerine bağlı’ yurttaş.”

‘BÜYÜK İDEALİSTLERDİK’

1992 yılında röportaj yaptığım Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden Melahat Togar, eğitime verilen büyük önemin, bu alanda gerçekleştirilen atılımların canlı bir kanıtıydı. Çapa Öğretmen Okulu’ndan 1928 yılında mezun olan Togar ve sınıf arkadaşları, Cumhuriyetin ilk öğretmenleri oldular, Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” romanındaki Feride’yi kendilerine örnek aldılar, Anadolu’ya ışık vermeye koştular. Çapa Öğretmen Okulu’nu bitirdikten sonra sınav kazanarak öğrenimine devam etmek üzere Almanya’ya gönderilen Togar, eğitimini tamamlayıp döndükten sonra Haydarpaşa Erkek Lisesi’ne öğretmen olarak atanıyor. Gerisini röportajdan okuyalım:

“Ailem karşı çıktı, ‘Kız mektebine geç’ dediler. Ama Atatürk kadın hocaların erkek mekteplerine verilmesini ve böylece bir yakınlık kurulmasını istiyordu. Ben birçok güçlüğe göğüs gererek Haydarpaşa Erkek Lisesi’nde 6 sene çalıştım. Biz Cumhuriyet çocuklarıydık, büyük idealistlerdik. Öğrencilerimizi iyi yetiştirmek için çırpınıyorduk. Bizeyatırım yapıldı. Avrupa’ya gittik. Her zaman çok çalışmak, topluma hizmet etmek zorunluluğu duydum.”

NASIL BİR İNSAN?

Cumhuriyetimizin 100. yılına özel hazırladığımız eğitim ekimizde, eğitim kurumlarının kurucularına, yöneticilerine, ikinci yüzyıla “Nasıl bir insan” yetiştirme hedefiyle yola çıktıklarını, bu hedeflere ulaşmak için neler yaptıklarını, eğitim felsefelerini, önem verdikleri değerleri sorduk. Onların yanıtlarının yanı sıra akademisyenlerin, uzmanların çağdaş eğitim yolunda yapılanları ve yapılması gerekenleri ele aldıkları yazılarının da okurlarımızla buluşmasını sağlamayı amaçladık.Türkiye’nin ikinci yüzyılına ışık tutmayı hedefleyen ekimizibeğeneceğiniz umuduyla: İyi okumalar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon