İngilizce eğitimi 8 yaşında başlıyor ama yeterli olamıyor: Başka bir dilde rüya görmek...

En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin diyor Bedri Rahmi Eyüboğlu. Başka bir dilde rüya görmeye başladığımız an, o dili öğrenmiş olduğumuz söylenir.

Yayınlanma: 09.06.2023 - 05:00
İngilizce eğitimi 8 yaşında başlıyor ama yeterli olamıyor: Başka bir dilde  rüya görmek...
Abone Ol google-news

Dünyanın pek çok amaçla en yaygın kullanılan dili İngilizce'yi ülkemizde ilkokul ikinci sınıfta 8 yaşında başlayıp 18 yaşında liseyi bitirene dek öğrenen çocuklarımız bu dilde rüya görüyorlar mıdır sizce? Rüya görmeyi bir kenara bırakalım, sizce nelerden hoşlandıklarından, nasıl bir şehirde yaşadıklarından, gelecek planlarından bahsedebiliyorlar mıdır? Ya da bir Amerikalı onlara Türk mutfağının en ünlü yemeği ne diye sorduğunda, yediği pizzanın bir dilimini onlarla paylaşabileceğini söylediğinde onu anlayıp cevap verebiliyorlar mıdır? Yıllardır ülkemizde İngilizce öğretemediğimiz konusunda herkesin yoğun şikâyetine bakılırsa maalesef bunları öğrencilerimizin çoğunun yapabildiğini söylemenin söz konusu olmadığını hepimiz biliyoruz. Peki bizim çocuklarımız bunca yıl eğitime rağmen bu basit şeyleri neden yapamıyorlar? Cevabı çok basit: Çünkü biz onlara bunları yapabilmeyi öğretmiyoruz. E ne yapıyoruz onca yıl, onca derste? Her yıl yeniden ve yeniden kural öğretiyoruz. Geniş zamanda “he, she, it”e “-s” takısı gelmesi gerektiğini sürekli söyleyip, tahtaya bu kuralları yazıp, yaptıkları her hatadan not kırıyoruz. İngilizce “derslerini” o kadar “ciddiye” alıyoruz ki, bizim Türk öğrencilerimiz hiç hata yapmasın istiyoruz, tüm kuralları en doğru şekilde bilsin istiyoruz, yıllarca bunların üzerine basa basa, altını çize çize öğretiyoruz, sürekli tekrar tekrar söyletiyoruz ki öğrensinler. İyi de biz bu kadar önem verirken, titizlikle bu kuralları öğretirken neden hâlâ öğrenemiyorlar? Öncelikle şunu belirteyim ki çocuklarımızın hiçbir zekâ sorunları olmadığı gibi aksine cin gibiler. Aslında çok da güzel öğrendiklerini, çok da şahane bir aksanla akıcı bir şekilde konuşup, kendilerini hem sözlü hem de yazılı ifade edebildiklerini gösteren birçok örneğimiz var, çoğu özel okullarda eğitim alan çocuklardan. Onlar nasıl oluyor da öğreniyorlar peki? Yine cevabı çok basit: Daha fazla imkânları var, çünkü daha çok İngilizce dersleri var.

NE KADAR ERKEN O KADAR İYİ

Peki ne zaman başlamalıyız bir yabancı dil eğitimine?

Ne kadar erken o kadar iyi. Ancak doğru yöntemlerle, doğru kişilerle, doğru hedeflerle. İngilizce öğrenilecek kurallardan oluşan bir “ders” değildir. Önce bu bakış açımızı değiştirip o kimsenin çok da umursamadığı kuralları öğretme takıntımızdan vazgeçmeliyiz. İngilizce tüm diğer diller gibi iletişim amaçlı kullanılan bir dildir. Bir dilde iletişim kurabilmek demek o dilde konuşabilmek, yazabilmek, okuduğunu ve duyduğunu anlayabilmek demektir. O halde öğrencilere yaşlarına ve gelişim özelliklerine uygun bir öğretim programı hazırlayıp bu programı en uygun şekilde sınıfa taşıyabilecek öğretmenlerle öğretmeye çalışmalıyız. Üstelik de çok zevklidir bir dil öğrenmek ve biz bu zevki öldürmediğimiz sürece çocuklar da çok keyifle oynarlar başka bir dille. Onlar için oyundur çünkü, şarkı söylemektir, hikâye dinlemektir, hikâyedeki karakterlerle konuşmaktır, o karakterlere mektup yazmaktır. Biz sınıfın dışında İngilizce konuşmadığımız, duymadığımız bir ülkede öğrenmeye çalışıyoruz bu bizim için “yabancı” dili. O yüzden sınıfın içinde yaptıklarımız çok önemli. Öğrencileri doğru yönlendirmemiz, dil öğrenmenin keyfini yaşatabilmemiz, onlara bir dili öğrenme hedefinin ne olduğunu ve ona nasıl yaklaşabileceklerini gösterebilmemiz çok önemli. Bu derslere girecek öğretmenlerin de çocukların özellikleri ve bu özelliklere nasıl hitap edebilecekleri konusunda özel olarak eğitim almaları ayrıca önemli. Onlar da sınıfta hoplayıp zıplayan, kuklalarla şarkı söyleyip, masal kahramanları ile sohbet eden öğretmenler olmalı, onlar da yaptıklarından keyif almalı, öyle bir ortam oluşturabilmeli ki, çocuklar, “Yaşasın İngilizce dersimiz var” diye koşa koşa gelmeli sınıflara. Hata yapmak gibi bir endişeleri yoktur, sadece şarkı söylerler, tekrar ederler, korkmadan oynarlar dille, yeter ki o eğlenceli oyun ortamları yaratılabilsin. Ders yaptıklarını fark etmeden eğlenerek, oynayarak, keyif alarak yapabilsinler etkinlikleri ve öğrensinler. Ama sadece gülmek ve eğlenmekten ibaret değildir iyi bir öğrenme ortamı. Öyle bilinçli planlanmalıdır ki dersin öncesinde büyük emeklerle hazırlanan o etkinliklerde öğretmen arka planda kalıp çocukları etkin olabilecekleri öğrenme alanları yaratabilmeli, onlara her seferinde merdivenin bir basamağını aşmada çaktırmadan rehberlik edebilmelidir.

ÇOCUKLARI RAHAT BIRAKIN

Bir çift de anne babalara laf söyleyelim ve diyelim ki çocuklarınızı rahat bırakın. Onları sürekli bir sınama ortamına sokmayın, her gördüklerinin İngilizcesini söyleme, her tanıştıkları yabancı ile konuşma zorunda bırakmayın ne olur sevgili anne babalar. Onlara iyi bir gelecek hazırlamak ve İngilizceyi iyi öğrenmelerini istiyorsanız sadece dile maruz kalabilecekleri ortamlar hazırlayın. Nasıl mı? Arabada giderken İngilizce bir şarkı açın mesela, bırakın sadece dinlesinler. Oyun oynasınlar telefonda İngilizce hayvan isimleri ile resimleri eşleştiren örneğin. Çizgi filmler izlesinler YouTube’dan. Siz sürece dahil olmayın yeter. Bir süre sonra ne kadar çok şey öğrendiklerini hayretle fark edeceksiniz. Bir bakmışsınız pek çok şeyi anlamakla kalmayıp, kullanır, o şarkıları ezberleyip aynı aksanla söyler hale gelmişler. Siz sadece ortamı hazırlayın ve uzaktan izleyin. Aynen anadillerini kullanmaya başladıkları gibi yabancı dili de doğal bir şekilde kullanmaya başlayacak çocuklarınız. Sadece izleyin ve keyfini çıkarın bu sürecin.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler