Suflör kullanmadan yaşamayı öğrenen çocuklar... Merak, keşif, deneyim...

Küçük Şeyler Anaokulu yetkililerinin, sorularımız üzerine hazırladığı yazı şöyle:

Yayınlanma: 09.06.2023 - 05:00
Suflör kullanmadan yaşamayı öğrenen çocuklar... Merak, keşif, deneyim...
Abone Ol google-news

Cumhuriyetin 100. yılında eğitim sektörünü geçmişten günümüze değerlendirdiğimizde nasıl bir değişim yaşadığını düşünüyorsunuz?

Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ülkemizde her alanda olduğu gibi eğitim alanında da büyük atılımlar yapılmış ve eğitimin çağdaşlaşması, Genç Cumhuriyetin yükselmesini sağlayacak nesiller yetiştirilmesi için seferberlik başlatılmıştır. 

Atatürk Döneminden sonra eğitimde devrim niteliğinde pek fazla gelişme olmamış, bilakis Cumhuriyetin en önemli eğitim kurumu olan Köy Enstitülerinin önce içi boşaltılmış, daha sonra çeşitli gerekçelerle kapatılmışlardır. Her yeni gelen iktidar reform adı altında Milli Eğitim Politikasını bir deneme tahtasına dönmüştür. Halen bu durum günümüzde de böyledir.

Özel Öğretim Kurumları ülkemizde öncelikli olarak vakıf okulları, özel yabancı okullar ve azınlık okulları, ihtiyacı olan ve zeki çocuklar için hizmet vermişlerdir. Sonra 70’li yıllarda beceri kazandırma ve meslek kursları, akşam liseleri, 70’li yılların sonlarına doğru dershaneler eğitim sektöründe etkin rol oynamaya başlamışlardır. 90’lı yıllarda sayıları oldukça az olan özel okullar sektörde boy göstermeye başlamışlardır. Özellikle devlet okullarındaki öğrenci sayısının çok fazla olması, okullardaki temizlik, kalite ve güvenlik gibi sorunların giderek artması anne-babaların özel okullara olan ilgisini arttırmış, 2000’li yıllardan itibaren devletin teşviki ile özel okula sayısında patlama yaşanmasında neden olmuştur. Her geçen gün sayıları giderek artan özel okullar, velilere fiziksel yapı ve donanım anlamında oldukça konforlu ve zengin ortamlar sunma konusunda birbirleriyle yarış halindedirler. Ancak özel okullar Türk eğitim Sistemine bir yenilik ya da başarı açısından bir katkı sunamamışlardır. Çünkü eğitimin kalitesi programın ve programı uygulayan öğretmenin zenginliği kadar zengindir.   

 

100 yıllık yolculukta eğitim sektörünün en önemli değişimleri yaşadığı dönemler hangileridir? Sizler bu değişime nasıl ayak uydurdunuz?

Türkiye’de eğitim sektörü, 100 yıllık bir süre boyunca önemli değişimler yaşamıştır. 20. yüzyılın başlarında, birçok ülke eğitim sistemlerini yeniden yapılandırmaya başladı. Bu dönemde, daha fazla insanın eğitim alma hakkına sahip olması ve evrensel ilkokul eğitimi gibi reformlar gerçekleştirildi. Yeniden yapılandırma hareketleriyle birlikte eğitim sistemi daha yaygın ve erişilebilir hale geldi. 

Bilgisayar teknolojisinin yaygınlaşmasıyla birlikte eğitimde dijitalleşme ve bilgi teknolojileri kullanımı önem kazandı. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilgisayarlar, öğrenme materyallerinin geliştirilmesi, eğitim programlarının uyarlanması ve çevrimiçi öğrenme imkânlarının artması gibi birçok alanda eğitimi dönüştürdü.

Son yüzyılda küreselleşme süreci hızlanmış ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler sayesinde dünya daha bağlantılı hale gelmiştir. Uluslararası öğrenci değişim programları, ortak araştırma projeleri ve çeşitli ülkeler arasında eğitim politikalarının paylaşılması gibi etkinlikler, küreselleşmeyle birlikte eğitimde önemli bir değişimi tetiklemiştir.

Son dönemde ise, çevrimiçi ve uzaktan eğitim, eğitim sektöründe büyük bir değişimi beraberinde getirmiştir. İnternetin ve iletişim teknolojilerinin ilerlemesi, öğrencilere esneklik ve erişilebilirlik sağlamıştır. Artık öğrenciler, herhangi bir coğrafi konumdan bağımsız olarak çevrimiçi derslere katılabilir ve bilgiye daha kolay erişebilir hale gelmiştir.

Eğitim sektöründeki bu değişimler var olan bilginin öğretmenden çocuğa salt bir şekilde aktarılmasından ziyade çocuğu, öğretmen rehberliğinde bilgiyi inşa eden aktif bir birey olarak sürece dâhil olmasını sağlamıştır. 

Küçük Şeyler Anaokulları, eğitim sektöründeki değişimleri yakından takip ederek geliştirdiği eğitim modeli ile fark yaratmaya devam etmektedir. 

Küçük Şeyler Anaokulları, proje yaklaşımından esinlenerek, Türkiye’de okul öncesi eğitim alanında hazırlanmış en özgün eğitim programını sunar. Geliştirdiğimiz “otonom sınıf modeli”, çocukların; kendi davranışlarının sorumluluğu aldıkları, karar verme sürecinde etkin oldukları sınıf ortamlarıdır. Çocuk, öğretmeninin rehberliğinde öğrenme sürecinin yapılandırıcısı, yürütücüsü ve değiştiricisidir. 

 

Vizyonumuz, suflör kullanmadan yaşamayı öğrenen çocuklar yetiştirmek; topluma "çocuksu" değerleri, insani değerleri sunmak ve yaygınlaştırmaktır. Bu doğrultuda misyonumuz, okul öncesi eğitim alanında güvenilir saygın ve bilimsel temelli yüksek kalite standartlarına sahip bir seçenek oluşturmaktır.

 

Eğitim sürecimizde önemsediğimiz kavramlar şunlardır: 

• Merak: Öğrenmek ve keşfetmenin temel koşulu ve en temel gelişim ihtiyacı olarak çocukta doğuştan gelen merakı sürdürmesini önemsiyoruz. 

• Keşif: Merakın harekete geçirdiği keşfetme duygusu ile araştırmasına, duyularıyla harekete geçerek sorularının cevaplarını aramasını teşvik ediyoruz. 

• Deneyim: Doğrudan, algıları ve etkinlikleriyle kazandığı bilginin beceri ve tutuma dönüşmesine öncelik veriyoruz. 

• Boyutsallık (Bilimsel Farkındalık): Öğrencilerimizin, akılcılığı ve pozitif bilim mantığını sistematik olarak kullanmasını sağlıyoruz. Prof. Dr. Üstün Dökmen tarafından dünyada ilk kez ortay konan bir yaklaşım 

• İyi İnsan Olma: Boyutsallık yaklaşımı içinde, öğrencilerimizin akılcı bir şekilde iyi insan olmaya çalışmaları yönünde farkındalık kazanmalarını ve iyi insanın duygularıyla tanışmalarını teşvik ediyoruz.

 

Felsefemiz;

Suflör kullanmadan yaşamayı öğrenen çocuklar yetiştirmek

Kültürümüz ve ülkemizin eğitim sistemi, çocuklarımızı büyüme, gelişme ve eğitim sürecinde suflörlük yaparak yetiştirmeye yatkındır. Hatta bunda bazen o kadar ileri gideriz ki zaman zaman dayanamayıp çocuklarımızın yerine sahneye biz fırlarız. Suflör kullanmadan yaşamayı öğrenen çocuklarımızın, suflör kullanmayan liderler olarak ülkemize katkıda bulunacaklarına inanıyoruz.

*

Doğayla ve toplumla iletişim ve empati kurabilen çocuklar yetiştirmek

Doğayla ve toplumla ilgili, farkındalık düzeyi gelişmiş, topluma ve doğaya karşı sorumluluk hisseden çocuklar yaşanabilir bir çevrenin ve çağdaş toplumun güvencesidir.

*

Çocukların içlerindeki yaşama sevincini, kendiliğindenliği ve yaratıcılığı tüm yaşamlarına taşımalarını sağlamak

Okul öncesi dönem bireyin yaşama koşulsuz bakabildiği, büyüme, gelişme, öğrenme ve yaşama sevincinin hissedildiği yaratıcılık ve kendiliğindenliğin en düzeyde olduğu dönemdir. Bu özelliklerin yaşam boyu sürmesi iyi bir okul öncesi eğitimle olasıdır.

*

Çocuklarda psikolojik düğümler oluşmasını önlemek

"Psikolojik Düğümler" terimi psikolojide "bitmemiş işler" anlamına gelir. Bireylerde görülen birçok ruhsal sorunun temelinde çocukluk dönemindeki olumsuz yaşantı ve deneyimler olduğu görülmektedir. Küçük Şeyler Akademisi'nde, varsa oluşan psikolojik düğümleri çözmeyi ve psikolojik düğümlerin oluşmasını önlemeyi temel bir ilke olarak benimsiyoruz.

*

Uyumlaşmış çocuklar yetiştirmek

Uyumlu olmak, tek taraflı olarak uymak anlamına gelirken, uyumlaşma ise tıpkı selamlaşma gibi karşılıklı bir çaba ve eylem gerektirir. Uyumlaşmada taraflar birbirlerini önemser ve uzlaşırlar.

*

Ailelere ve topluma “çocuksu” değerleri ve insani değerleri sunmak

Çocuklarda doğal değerler vardır: Dürüstlük, gerçekçilik, içtenlik, doğallık nedenlerini sorgulama, araştırma vb. Bu değerlerin korunmasını ve yetişkinlik dönemlerinde de canlı kalmasını önemsiyoruz.

 

KÜÇÜK ŞEYLER ANAOKULLARI'NIN STANDARTLARI VE İŞLEYİŞİ: 

“ÖNCE GÜVENLİK VE SAĞLIK”

Küçük Şeyler Anaokulları olarak, güvenliği en üst düzeyde ele alarak hazırladığımız sınıf ortamlarımız, çocukların ve öğretmenlerin sıcak, olumlu etkileşim içinde oldukları, birbirlerinden ve birbirleriyle öğrendikleri duyarlı sınıf ortamlarıdır. 

Alanında uzman eğitimciler tarafından dünyadaki gelişmeler takip edilerek hazırlanan bilimsel ve çağdaş bir program aracılığı ile çocuklarımızın öğrenme süreçlerini adım adım planlar, bu süreçte çocukların içinde bulundukları gelişim özelliklerini dikkate alarak potansiyel gelişim alanlarını hedefleyen deneyim fırsatları hazırlarız. 

Proje temelli öğrenme yaklaşımı ile her ay farklı bir tema ile Küçük Şeyler Anaokullarına özgü bir eğitim programı hazırlıyoruz. Her projede öğrenme süreçleri ilgi uyandırıcı bir soru ile başlar. Konu ile ilgili kaynakları araştırma ve bilgi toplama yolları deneyimlenir. Bulunan bilgileri yaratıcı bir şekilde sentezlemeleri için değerlendirme çalışmaları yapılır. Proje sonunda, süreç boyunca edinilen deneyimler ve toplanan bilgiler yaratıcı yollarla okul toplumu ve ailelerle paylaşılır. 

Yarım gün İngilizce eğitim programı uyguluyoruz. Program, Küçük Şeyler Anaokullarına özgü olup, kendi okullarımız için özel olarak hazırlanan bir yabancı dil eğitim programdır. İçerik Temelli Öğrenme Modeli (CLIL) ile hazırlanan bu program aracılığıyla hedeflenen kazanımlar öncelikle kelime dağarcığının desteklenmesi ile başlar ve öğrencilerin hedef dilde iletişim becerilerini kazanabilmeleri, bilgiyi hedef dilde aldıkları için, eleştirel düşüncenin gelişimini destekler yöndedir.

Üniversitelerin "Okul Öncesi Eğitimi Öğretmenliği" bölümlerinden mezun öğretmenlerle çalışılır. 

Tüm öğretmenlerimiz yoğun bir merkezi eğitimle yeni döneme hazırlanır. Akademik yıl içerisinde de destek eğitimleri devam eder.

“Öğrenen Öğretmen Topluluğu” oluşturmak adına, yıl içerisinde aylık rutinlerde öğretmen toplantıları ve okuma çemberleri yapılır. 

Öğretmenlerimizin okul ortamındaki etkinlikleri, öğretmen çocuk etkileşimleri, sınıf iklimleri ve öğrenme alanlarındaki faaliyetlerinin niteliğini online ve fiziksel (sınıf içi-dışı) olarak gözlemlenir ve yapıcı geribildirimlerle öğrenme ortamları geliştirilir.

Okullarımız, eğitim uzmanlarımız tarafından geliştirilen Okul Geliştirme ve Akreditasyon Sistemi ile denetlenir.

 

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler