5 Nisan Avukatlar Günü ve İstanbul Barosu

Hukuk mücadelesi 142 yıl boyunca durmadı. Ne avukatlar ne de barolar sustu, susturulabildi.

Yayınlanma: 05.04.2020 - 07:33
5 Nisan Avukatlar Günü ve İstanbul Barosu
Abone Ol google-news

AVUKAT ATİLLA ÖZEN

5 Nisan 1878’de İstanbul Barosu’nun ilk genel kurulu yapıldığı için, bugün hem İstanbul Barosu’nun kuruluş yıldönümü hem de “Avukatlar Günü” olarak kabul edildi. 

Bir han odasında başlayan İstanbul Barosu, 91 yıl süren hukuk ve demokrasi mücedelesinin ardından 1967’ye geldiğinde genel kurulunda, “Hakikate yalnız bir yoldan gidilir. Bu yolu avukat açar.” diyerek anayasaya aykırı hiçbir haksız ve hukuksuz tasarrufu kabul etmeyeceğini, gerçekleri ifade etmekten kaçınmayacağını bildiriyordu.

Bunun karşılığını savcılık tahkikatları ile görüyordu. ABD’nin Vietnam’ı işgaline, Yunanistan’ın Kıbrıs’taki Enosisi’ne karşı duruşu soruşturma konusu oluyordu.

Çağdaş Avukatlar Grubu

Bölünmeleri ve aynı ad altında birden fazla grup olarak seçimlere katılmaları olsa da 1980 darbesi sonrası 5 yıllık dönem haricinde baronun son 40 yılını yönetecek olan “Çağdaş Avukatlar” bir bildirge ile 1975’te “Çağdaş Avukatlar Grubu”nu (ÇAG) kurdular. 

Dünyaya sol pencereden bakan ÇAG yönetimindeki İstanbul Barosu; demokratik hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi, bu yolda tüm antidemokratik engellerin kaldırılması, hukukun üstünlüğünün egemen kılınması, DGM ve özel yetkili mahkemelerin kapatılması, TCK 141, 142 ve 163. maddelerinin kaldırılması, idam cezasının, sansür ve sürgünün, yargıda kıyım ve tasfiyenin, OHAL kararnamelerinin, iki ayrı dönemde baronun feshini talep eden Adalet Bakanlığı vesayetinin kaldırılması için mücadele etti. 

ÇAG, toplumsal sorunlara hukuk bilimi ışığında bakarken, ülke yönetimi üzerinde etkileyici, halk üzerinde kamuoyu oluşturucu bir yöntem izlenmesi gerektiğini, baronun ancak bu suretle gerçek ve çağdaş bir baskı grubu niteliği kazanabileceğini, aroların salt meslek örgütü olmadığını, avukatın varlığının ancak hukuk devleti koşulları içerisinde değerlendirileceğini, hukukun üstünlüğü kavramı var oldukça avukatın işlevinin bir anlam kazanacağını söylüyordu.

Avukat Mehmet Ali İkizer’den sonra ÇAG’li ikinci baro başkanı olan Av. Orhan Adli Apaydın, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savunmayı en acil görev sayıyordu. 1977 yılında yapılan genel kurulda, baroların sırtlarını topluma dönemeyeceğini, insan hak ve özgürlüklerinin gerçekten korunmasının avukatların büyük ölçüde elinde olduğunu, dikta rejimine sürüklenmede hukukçuların direnme haklarını kullanmamalarının yanında, sahte hukuk deyimleri yaratarak araç olmalarının etkisi olduğunu vurguluyordu. 

1978 yılında yapılan “Sosyal Devlette Baro” konulu sempozyumda, baronun haksız ve adaletsiz bir düzenin kurucusu değil, aksine toplumsal gelişmeyi hızlandırıcı bir etken olması gerektiğini, Baro’nun ezenlerin ve zalimlerin karşısında, ezilen ve sömürülenlerin yanında yer aldığını söylüyordu. 

İlk olarak 1976’da sağ-sol çatışmalarının önlenmesi için “Kan Dökülmesine Son, Hukuka Saygı” yürüyüşü düzenliyordu. Sonra “Kınama Günü” ile yargı kararlarının uygulanmayışı protesto edildi. Daha sonra Prof. Dr. Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Danıştay hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin’in öldürülmeleri sonrasıİsrail’in Gazze saldırıları, eksiksiz demokrasi, gerçek hukuk devleti, bağımsız yargı ve bağımsız savunma için ve F tipi cezaevlerinde tecrite hayır demek için yürüyüşler yapıldı.  

Darbe günlerinde kapandı

İstanbul Barosu, 1980 darbesi sonrası kapatılarak mühürlendi. İstanbul Barosu binasına vurulan mühür, 12 Eylül darbesi sürecine direncin onurlu bir belgesi olarak halen baro binasının girişinde sergilenmektedir. 

Darbeciler tarafından baronun defter ve belgelerine el konuldu. Bölücülük yapmak, anayasal düzeni zorla değiştirmeye kalkmak suçlarından soruşturmalar açıldı. Baro başkanı Avukat Orhan Adli Apaydın, Barış Derneği davasından yargılandı. Yaklaşık 2 yıl tutuklu kaldı. Karanlık güçler tarafından bürosu basıldı ve yakıldı. İsmi ölüm listelerinde görüldü. Meslekten atılmaya çalışıldı. Cezaevinde çürütüldü. 

Baro, devlet içinde Gladio türü yapılanmaların ortaya çıkarılmasını da istedi, ilk “Susurluk Araştırma Komisyonu”nu da kurdu. Arjantin’de General Carlos Guillermo Suarez’in insanlığa karşı suçlar işlediğini öne sürerek yargılanmasını da talep etti. Körfez savaşında İngiltere Başbakanı Tony Blair hakkında savaş, soykırım ve insanlık karşıtı suçlar nedeni ile uluslararası ceza mahkemesine de başvurdu. 

Hızlı tren kazasına da yetişip mahkemeden tespit yaptırdı; zamlara, hayat pahalılığına, adaletsiz vergi sistemine de karşı durdu. Çevre, tarihi ve kültürel değerler ile eğitim sisteminin tahrip edilmesine de karşı çıktı, işçi sınıfının bahar eylemlerine, tekelin özelleştirilmesine karşı büyük işçi direnişine de destek oldu. 1 Mayıs’ta alanlara indi.

‘Darbeci baro’

1 Mayıs, Maraş, Sivas olaylarını araştırdı. Engin Çeber, Festus Okey, “Hayata Dönüş Operasyonları” davalarını takip etti. İşgali de gördü, binasının önünde bomba patlatılmasını da. 

En başında Ergenekon ve Balyoz davalarının hukuki değil siyasi olduğunu söyledi. Bu davalardaki keyfi uygulamalara karşı “Yargıya ve Ülkeye Sahip Çıkma” yürüyüşü yaptı. Bu nedenle hedef oldu. “Darbeci Baro” denilerek önünde eylemler yapıldı. Kapatılmak istendi. Silivri’deki Balyoz mahkemesine gidip adil yargılanma istediği için yargılandı. 

Neticede Galata Yıldız Han’da bir odada başlayan hukuk ve demokrasi mücadelesi, teftişler, tahkikatlar, yargılamalar, fesih girişimleri ve mühürlemelere rağmen 142 yıl boyunca durmadı. Ne avukatlar ne de barolar sustu, susturalabildi. 

Sadece avukatların ve İstanbul Barosu’nun değil, gerçek bir hukuk devletinde adaletle yaşamak isteyen herkesin 5 Nisan’ı kutlu olsun. 

30 MART - 2 NİSAN

Geçen haftanın en çok konuşulan konusu, halk işe gidemez, kirasını ödeyemez ve günlük alışverişini yapamazken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurttaşlara iban numaraları vererek yardım yapmaya çağırması oldu. Hemen ardından başta İstanbul ve Ankara Büyükşehir olmak üzere belediyelerin düzenlediği yardım kampanyalarını genelge ile engellemesi büyük tepki çekti. 

“Milli Dayanışma Kampanyası” başlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kampanyaya uçakları, sarayları ile değil yedi aylık maaşını bağışlayarak katıldı. 

Yardımlara engel

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, koronavirüs salgınından etkilenen yurttaşlar için yardım kampanyası düzenleyen başta Ankara ve İstanbul olmak üzere muhalefet belediyelerini engellemek amacıyla valiliklere genelge gönderdi. Genelgede, valiliklerden izin almadan yardım toplayan belediyelere soruşturma açılması talimatı verildi. Toplanan bağışları bloke edilen 11 CHP’li büyükşehir belediye başkanı ortak bir bildiri yayımladı. 

Sağlıkta ilk kayıp

Koronavirüs nedeniyle yaşamını yitiren Çapa Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu son yolculuğuna uğurlandı.  

Bakan görevden alındı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit Turhan’ı gece yarısı aldığı kararla görevden aldı. Turhan’ın “Kanal İstanbul” ile ilgili ilk ihalenin yapılmasının ardından görevden alınması dikkat çekti.

Eylülde gel

Milli Eğitim Bakanlığı’nca il milli eğitim müdürlüklerine gönderilen genelge ile rutin ders görevleri dışındaki ders görevleri uygulamalarının, 1 Eylül 2020 tarihine kadar durdurulduğu ve ek ders ödemelerinin yapılmayacağı açıklandı. 

Hasta sayısı arttı

İçişleri Bakanlığı genelgesine göre, havayolu yolcularının, izin belgesi olmadan seyahat edemeyeceği bildirildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 31 ile giriş çıkışların yasaklandığını açıkladı. 65 yaşın üstündekiler için uygulanan sokağa çıkma kısıtı 20 yaş altına da uygulanmaya başladı. Toplu taşıma araçlarına ve toplu çalışma alanlarına maskesiz girmek yasaklandı. Küçük araçlarda en fazla üç kişi oturabilir duyurusu yapıldı.

Eleştirenler hapse

Hükümetin yardım kampanyasını eleştiren yurttaş ve gazeteciler hakkında soruşturma başlatıldı, gazeteci Hakan Aygün tutuklandı. Yazarımız Barış Terkoğlu, duruşması erkene çekilerek, hazırlıksız savunması alındı ve tutukluluğunun devamına karar verildi.

Virüs intiharı mı

Almanya’nın Hessen eyaleti Maliye Bakanı Thomas Schafer (54) tren raylarında ölü bulundu. Schafer’in yeni tip koronavirüs salgınıyla yükselen mali yardım beklentileri nedeniyle endişe ve stres altında olduğu belirtildi. Yetkililer intihar ihtimali üzerinde duruyor. 

l Yardımcısına koronavirüs teşhisi konulan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu karantinaya alındı. 

l Macaristan’da yeni tip koronavirüs salgınına karşı tedbir kapsamında Başbakan Victor Orban’a geniş haklar tanıyan yasa tasarısı parlamentoda kabul edildi. 

l NATO, ittifakın siyasi boyutunun güçlendirilmesi için bir uzman grubu kurulduğunu duyurdu. Grupta Türkiye’den halihazırda NATO Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürüten Büyükelçi Tacan İldem var. 

İlanla eleştiri

l Yaptırımlar gölgesinde yeni tip koronavirüs salgını ile boğuşan İran’a, Almanya, Fransa, İngiltere ABD yaptırımlarının etkilerini azaltmak için kurulan Instex mekanizması ile tıbbi malzeme gönderdi.  

l BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, koronavirüs salgınının 2. Dünya Savaşı’ndan beri en ağır insani kriz olduğunu söyledi. 


l Bir grup İtalyan siyasetçi Alman gazetesine verdikleri ilanda, ülkelerine yardım etmeyen AB’yi eleştirdi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, İtalyan ‘La Repubblica’ gazetesine bir makale yazarak Birlik’in İtalya ile başlangıçta yeterince dayanışma göstermediğini kabul etti. 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler