Barış Terkoğlu, Cumhuriyet TV'ye konuştu: Muhabbeti değil esprisi dahi yapılamıyor

Gazetemiz yazarı Barış Terkoğlu, emekli 104 amiralin yayımladığı bildiriyle ilgili olarak Cumhuriyet TV'ye açıklamalarda bulundu. Türkiye'de darbe tehlikesi olmadığını söyleyen Terkoğlu, "TSK’nın içinde bunun muhabbeti değil esprisi dahi yapılamıyor" diye konuştu.

Yayınlanma: 06.04.2021 - 11:43
Barış Terkoğlu, Cumhuriyet TV'ye konuştu: Muhabbeti değil esprisi dahi yapılamıyor
Abone Ol google-news

Cumhuriyet Gazetesi yazarı Barış Terkoğlu, emekli 104 amiral tarafından yayımlanan bildiriye ilişkin Cumhuriyet TV'de değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye'de darbe tehlikesi olmadığını söyleyen Terkoğlu, “Türkiye’de TSK’nın içinde bunun muhabbeti değil esprisi dahi yapılamıyor. Çünkü Türkiye bir Kuzey Avrupa ülkesi değil, bu konuların gündemde olmadığı bir ülke değil. Çok yakın zamanda 15 Temmuz’da bir deneyim acı travma yaşadığı için bunun esprisi bile yapılmıyor” diye konuştu.

“Türkiye’de darbe meselesi üzerinden bir korku üretip Türkiye’deki siyasi alanı yeniden şekillendirme sorunu var mı derseniz evet vardır” diyen Terkoğlu, “Ve bu çok yeni bir şey değil, çok yapılan çok kez denilen bir şeydir. 104 amiralin yayınlamış olduğu açıklamadan yola çıkarak bir tür darbe paranoyası, darbe korkusu yaratıldı. O korku görülüyor ki aslında bizzat siyasi iktidar tarafından pek seviliyor ve kendi ateşinden fazla bir şekilde gündemde tutularak yangına dönüştürülüyor” şeklinde konuştu.

“EMEKLİ” İFADESİNE DİKKAT ÇEKTİ

Emekli amirallerin yayımladığı bildiriyle ilgili olarak yapılan haber, açıklama ve gösterilen tepkilerde “emekli” ifadesinin “unutulduğuna” dikkat çeken Terkoğlu, “Emekli amiralin askeri bir gücü, silah gücü yok. Kendine tahsis edilmiş lojmanlar ve güvenlik görevlisi dışında bir şeyi yok. Bugün alınan kararla artık o bile yok. Mesela, Stalin’e demişler ki “Papa sizin hakkınızda şunu söylüyor” “Papaşunu yapacağız” diyor, ne diyorsunuz? Stalin demiş ki papanın kaç askeri var? Mesele bu. Böyle bir darbe gücü imkanı olmayan emekli askerler üzerinden üretilmiş bir hikaye ile karşı karşıyayız” dedi.

“İKİ KONUYA TEMAS EDİYOR”

Emekli amirallerin yayımladığı bildiride iki konuya temas edildiğini aktaran Terkoğlu, şunları söyledi:

“Emekli amirallerin açıklaması iki konuya temas ediyor. Bir Montrö, iki TSK bünyesinde sarıkla cübbeyle görüntü veren bir personel. Her iki meselenin de ne darbeyle ne darbe niyetiyle bir ilgisi yok. Öte yandan açıklama yapanlar bu iki meseleyi gündeme getirip bir tehditte mi bulunuyorlar? Hayır. Bu montrö Türkiy’nin bir sigortasıdır bu sigortayı kaybetmemek gerek diyorlar. siz bu insanlara ne alakası var diyebilir misiniz. Diyemezsiniz. Neden? Çünkü 1936, 2. Dünya Savaşı’na giderken dünyaya bakanın artık bir savaş geliyor dediği, çocukların bile bunu söylediği bir dönemde Atatürk şimdi tam zamanı deyip, Lozan’ın eksik bıraktığı meseleyi boğazları çözmeye boğazlarda Türk hakimiyeti kurmaya dünyada cepheleşmeden de istifade ederek İstanbul ve Çanakkale boğazının çevresini savaş gemilerinden uzak tutmaya yarayan bir anlaşma imzalıyorlar bu bizim 2. Dünya Savaşı içerisinden yok olmaktan kurtarıyor.”

Terkoğlu'nun Cumhuriyet TV yayınında yaptığı açıklamalar şöyle:

"Dünya Bidenın seçilmesinin ardından Rusya’yı parmağıyla gösterince Rusya’ya karşı Ukrayna’da neredeyse bir savaş hazırlığı olduğu dönemde, Avrupanın Türkiye’yi Doğu Akdeniz’den çıkarıp Kuzeye doğru gitmesi gerektiğini söylediği dönemde Karadeniz'de yeniden savaş uçaklarının karşı karşıya geldiği dönemde siz Montrö'yü gündeme getirdiğinizde Türkiyeyi bu kamplaşmanın bir yerine yeniden oturtma tehlikesine çağırmış oluyorsunuz. Haliyle görevi emekli olduktan sonra da, bu insanlar 14 yaşında bu üniformayı giyiyorlardı, yıllarca üzerinde taşıyorlar, üstelik taşımakla kalmıyor üstlerinde üniforma olduğu için bir dönem Silivri’de, o dönem siyasi iktidar tarafından desteklenen AKP tarafından desteklenen FETÖ'nün kumpasıyla hapis de yattılar yıllarca bunu yaptıktan sonra emekli olduktan sonra Türkiye’nin milli çıkarı için Montrönün gerekli olduğunu söylüyorlar. Bunun darbeyle ne ilgisi var?

İkinci olarak TSK'nin içine tarikat ve cemaatleri sokmayın, bu görüntüyü verirseniz geçmişte yaşadığımız acı deneyimleri tekrar edebilirsiniz, Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkıp özür dilerim dediği zaman Fethullahçılar için ne demişti ‘ne istediniz de vermedik’ demişti. Cumhurbaşkanını Fethullah’a ne istediyse verecek duruma getiren neydi cemaat ve tarikat misyonu altında örgütleniyor olmasıydı. O tarikat ve cemaat denen şey TSK’yi ele geçirip bütün ülkedeki rejimi değiştirecek adımları atarken Türkiyeye en azından bir deneyim bırakmasını bekliyorsunuz, biz bununla mücadele ettik demek ki bunu yapmamalıyız diye. Bu deneyimi yaşamış, bizzat hapse girmiş amiraller diyor ki biz bunun acı deneyimini yaşadık bir daha olmasın, Türkiye bir daha bunu yaşamasın. Bunun darbeyle ne ilgisi var?

Bu bildiri, Türkiyeyi darbeye teşvik eden değil darbe ortamlarından koruyan bir açıklamadır. Çünkü Türkiye'de darbeyi kim yaptı 15 Temmuzda? Darbenin bir numarası bir asker mi yoksa Diyanet’ten yıllarca maaş almış bir imam mı cemaatin lideri mi ? İkincisi. Fethullah Gülen bütün darbe davalarının bir numarası, en tepesinde firari Fethullah Gülen yazıyor. Asker mi Fethullah Gülen, hayır askerlere emir veren ve diyanetin yıllarca maaş ödediği, hatta 17-25 aralıktan sonra bile maaş ödemeye devam ettiği bir imam. Siz askere odaklanırken askerin içerisinde o cemaat mensubiyeti nedeniyle tepedeki bir imamdan emir alma hikayesini kaçırıyorsunuz.

Darbeyi fiilen gerçekleştiren Akıncı üssünde bir numara diye aradığınız asker mi imam mı? İmam, Adil Öksüz. Siz ‘asker asker asker’ diye darbe paranoyası yapıyorsunuz ama burada asıl mesele o askerin asker hiyerarşisi dışına çıkıp dışarıdan bir imamın bir cemaat liderinin tarikat liderinin sözünü dinlemeye başlaması ve cebindeki silahı dış düşmana değil içerde rejimi değiştirmek için halkın kendisine karşı kullanmaya başlaması. Doğal olarak bu bildirinin kendisi darbeci değil Türkiye’yi darbeden koruyan bir içeriğe sahiptir."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler