'Ben kimseye kıyamadım'

Yakası yünlü, bol cepli, yeşil parka onunla birlikte "devrimciliğin" sembolü oldu. Yeşil parka giyenler cezalandırıldı, yakalandıkları yerde dövüldü. Bu kanlı kıyım sahnesinde bile Deniz Gezmiş, parkasını sembol yapan fotoğrafını çeken gazeteci Ergin Konuksever'e şunu söylüyordu: "Ben hiç kimseye kıyamadım, askere ateş etmiş değilim..."

Yayınlanma: 06.05.2009 - 06:01
Abone Ol google-news

Devrimci önderler Deniz Gezmiş (25), Yusuf Aslan (25) ve Hüseyin İnanın (23) 6 Mayıs 1972de idam edilişinin üzerinden tam 37 yıl geçti. Üç fidanın anıları hâlâ sıcak, yaşama bıraktıkları o kısa ama anlamlı not hâlâ belleklerde...

O dönemin yakın tanığı gazeteci Ergin Konukseverle Denizleri ve üç gencin asıldığı gece babalarının yaşadıklarını konuştuk...

 

‘Üç sizden, üç bizden’

O dönem çalıştığı Günaydın gazetesince Ankarada görevlendirilen ve Ankara Haber Ajansının (ANKA) bürosunda gelişmeleri izleyen Konuksever, Denizlerin davasının kararı peşinen verilmiş bir dava olduğunu söyledi. Konuksever, O zaman Adalet Partisi iktidardaydı, 3 sizden, 3 bizden diye bir slogan çıkarmışlardı. O ‘3’ vurgusu Hüseyin İnan, Yusuf Aslan ve Deniz Gezmiş hakkındaki karardıdedi. Konuksever, Denizlerin o güne kadar, hiçbir cinayetleri olmayan, adam öldürmekten aranmayan, en ağır suçlarının banka soygunu olduğu bilinen kişiler olduğunu vurgulayarak Ama nedense o dönemdeki iktidar, bu işi aklına takmıştı. Kendini öne çıkarmak için o çocukların asılmasına önceden karar vermişti, daha idam öncesinden birtakım hazırlıklar yapılıyordu. Çukurlar açılmıştı... 3 mezar çukuru hazırdı...” diye konuştu.

 

‘Taylan Özgür’ü polis vurdu’

5 Mayısı 6 Mayısa bağlayan gece yani idamın gerçekleştiği geceyi üç gencin babalarıyla geçiren gazeteci Konuksever, bir dönem konuşulması dahi suç sayılan Denizlere ilişkin şimdilerde herkesin bir şeyler anlattığını söylüyor. Konuksever, duruyor, boğazını yakan acıyı temizliyor ve devam ediyor:

DenizBen öldüğüm zaman Taylan Özgürün yanına gömündemişti. Herkes Taylan Özgürün nasıl vurulduğunu başka türlü anlatıyor. Yanı başımda vuruldu Taylan. Hemen ben de oradaydım diyorlar; yalan, orada olmalarına imkân yok. Taylan Özgür vurulduğu zaman yanımda bir kişi vardı. Benim şahidim de var, yanımda Yurdaer Acar vardı. Biz 2 arkadaştık, üniversitede çatışma vardı. Beyazıt Meydanında Turhan Emeksiz anıtının tam önünde bir polis jipi durdu, sonradan bir adam indi, belinden silahını çekti, bir el ateş etti, vurdu çocuğu, bindi jipe gitti. Denizin vasiyeti de tam anlamıyla yerine getirilmedi. Mezarları yakınca sayılır, aynı mezarlıkta yatıyorlar ama yan yana değiller.

Denizlerin davasında mahkeme başkanı olan subay Ali Elverdinin hayatı karanlıklar içinde olan bir kişi olduğunu belirten Konuksever, davanın bu yönüyle de şaibeli olduğunu söyledi.

Amaçları bir an evvel bu işi bitirmek, ne kadar çabuk işi bitirirsen o kadar kafan rahat eder anlayışındaydılar diyen Konuksever, idam kararının resmi gazetede yayımlanır yayımlanmaz hemen o gece gerçekleştirildiğini de anımsattı.

Söz o geceye geldiğinde ise duraksıyor Konuksever, üç gencin babalarıyla otururken o geceyi ve mezarlıkta o sabah yaşananları şöyle anlatıyor:

O gece feci bir geceydi, yani ben de ıstıraplı bir gece yaşadım. 3 tane babayla bir arada oturuyorsun sabaha kadar. Yapılacak hiçbir iş yok, elinden hiçbir şey gelmez. Üç baba da çocuklarının idamını bekliyor. Asılacaklar zaten, biliyoruz, sabaha kadar asılacaklar... Zaten hapishanenin etrafındaki güvenlik güçlerinden belli oluyor içeride bir şeyler olacağı. Deniz, Hüseyin ve Yusufun babalarıyla sabaha kadar oturduk. Adamlar son derece ıstıraplı, dokunsan ağlayacak adamlar. Kim ağlamaz! Oturmuş evladının ölümünü bekliyor adamlar. Dedik, gidip cenazesini alalım, çıktık işte mezarlığa geldik, orada eşyaları vardı. Denizin parkası falan oradaydı, gittik cenazeyi aldık. Bir de imam vardı orada, namazı kıldırmasını rica etti Cemil Abi (Gezmiş). İmam, Ben bunların cenazesini kıldırmam, bunlar idam edildi, katiller. Bunların namazı kılınmazdedi. Bu sözler üzerine Cemil Gezmiş, Git ulan sen kıldırmıyorsan, biz de mi bilmiyoruz dua okumasını, biz kıldırırızdedi. Bir aile dostları vardı Kuran okumasını bilen, yaşlıca biriydi. Gereken Kuranı o okudu. Denizin babası da namazı kıldırdı. Toprağa koyduk, üzerini örttük, sonra da mezarlıkta kuş uçurtmuyorlardı, her tarafı sarmışlardı. Göz göre göre idama gitmişlerdi... Bıraktık geldik, hikâye bundan ibaret.

 

‘Alkış tutmayın, onun gibi olun!’

İdam edilişlerinin 37. yıllarında dava arkadaşlarını anlatan Mustafa Zülkadiroğlu, Denizler idam edildi ama Denizlerin ölümüyle birlikte Türkiyenin devrimci hareketine bir gelenek bıraktılar ve bayrak oldular dedi. Bugün Denizin mücadelesine saygı duyan, onu bir bayrak olarak görenlere düşen görevler olduğunu söyleyen Zülkadiroğlu, Eğer Deniz yaşarken Ergenekon davası gibi bir dava olsaydı Deniz mutlaka ve mutlaka buna başkaldırırdı. Kitleyi bu hukuksuzluğa karşı hukukun yok edilmesine karşı, hukuk dışı davranışlara karşı mücadeleye çağırırdı, sokağa çıkardı diye konuştu.

Denize alkış tutmayı bırakıp Deniz gibi davranın diyen Zülkadiroğlu, Denizleri anlamanın bu olduğunu vurguladı.

 

‘Onlara ateş etmeyi düşünmedim’

Konuksevere Deniz Gezmişin fotoğrafını soruyoruz. O fotoğraf... deyip anlatmaya başlıyor, kendisinin çektiği fotoğrafın öyküsünü:

Bu fotoğraf, onu idama götüren davada Deniz Gezmişin yakalanarak Ankaraya getirildiği gün çekilmiş bir fotoğraftır. Ankarada İçişleri Bakanlığına getirildi. Cezaevine götürüldü sonra. Hatta Denizin o fotoğraf çekilirken bir lafı vardır:Ben hiç kimseye kıyamadım. Askere ateş etmiş değilim. Elimde otomatik silah vardı ama onların hepsi benim kardeşlerimdi. Bu memleketin evlatlarıydı. Onlara ateş etmeyi bile düşünmedim, aklımdan bile geçirmedim o yüzden yakalandım. Onlara hiçbir zaman ateş etmedim.

Konukseverle vedalaştıktan sonra dönüş yolunda gözümüzün önünde o fotoğraf, aklımızda Gezmişin sözleri:

Asılma günü gelip çatınca, o sevdiğim giysilerimi giyeceğim. Postallarımı, parkamı.

Öyle her zamanki gibi, eyleme gidiş tavrımla gideceğim darağacına. Yok, tıraş falan da olmayacağım.

Sonra avukatlarıma döneceğim:

Sizler de, bizler için gelecek kuşaklara tanıklık edindiyeceğim.Bir devrimci ölüme böyle gider işte. Bayram yerine gider gibi...”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler