Liselilerden betona karşı büyük direnç

Silivri Belediyesi Özel Tarım Lisesi’ne nakil süreciyle birlikte kayıtlar sürüyor. Lise yeni eğitim-öğretim yılı için gün sayıyor. Biz de Özcan Işıklar’la okulu ve Silivri’yi konuştuk.

Yayınlanma: 05.08.2018 - 22:57
Abone Ol google-news

Silivri Belediyesi ilçenin tarım alanlarını korumak ve bölgede tarım politikalarını yaygınlaştırmak için mücadele ediyor. Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar ile Silivri’yi konuştuk. Işıklar, “Tarım alanlarına yönelik tehditler maalesef bitmedi devam ediyor. Biz İstanbul’un hemen yanı başında, betona demire dur diyerek; tarım, üretim, turizm ve eğitim diyerek bir direnç gösteriyoruz” diyor.

-Silivri Belediyesi Özel Tarım Lisesi’nin amacı nedir?

Özcan Işıklar: Özel okul statüsünde kurulan ve öğrencilerine ücretsiz eğitim imkânı sunan Tarım Lisemiz bir yerel yönetim tarafından ilk kurulan lise. Türkiye’de ilk olan okulumuzun amacı, sevginin, bilginin evrensel değerler ışığında bireyler yetişmesine katkı vermenin yanında dünyada gelişen ve ilerleyen tarım teknolojilerinin ülkemizde uygulanabilirliğini artırmak, üreticinin farkındalığın bilincine ulaşmasına katkı vermek, üretim çeşitliliği ile teknolojik tarıma geçişi sağlamak.

Çağdaş Eğitim sisteminde uygulamalı eğitimin öğrenciye görsel, işitsel ve dokunsal olarak gelişimini sağlamak, eğitimdeki verimi yakalayabileceği bir eğitim sistemini hayata geçirmeyi amaçlamış bulunuyoruz. Bölgede bulunan tarım arazilerini bilinçli ve verimli kullanabilen bir nesil yetiştirirken, aynı zamanda sanatı, bilimi ve sporu bir yaşam felsefesi haline getiren öğrencileri ülkemize değer kazandırmak için yola çıktık.

-Lisenin kurulmasıyla Silivri’de neler değişti?

Ö.I.: Okulumuz 2018’de öğretim hayatına başlayan yeni bir okul olma özelliği taşıyor. Başlanan bu projenin sonuçlarının geniş zamanda daha iyi görülebileceğinin ve halk nezdinde Türkiye’ye örnek bir model olacağı görüşünün hâkim olduğunu söyleyebiliriz. Okulumuz öğrencilerinde, ailelerinde, arkadaş ve yakın çevrelerinde gözle görülür değişimler ve farkındalık oluşturduğu gerçeği de ortada. Ortaokul son sınıf öğrenci velilerinin çocuklarını kayıt ettirebilmek için okul müdürlüğümüze başvurular kapasitemizin çok üzerinde oluşu bu düşüncemizin doğrulunu kanıtlamakta.

‘Köy Enstitülerinin modern versiyonu’

-Çocuklar lisede nasıl bir eğitimden geçiyor?

-Ö. I.: Okulumuz Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, öğrenciler Anadolu Meslek Lisesi ders programına uygun eğitimin yanı sıra Tarım Teknolojileri alanında farkındalık yaratabilecek dersleri görüyorlar. Köy Enstitülerinin modern versiyonu olarak niteleyebileceğimiz bu eğitim sistemimiz sayesinde okulumuzda enstrüman çalmayan çocuk sayısı yok denecek kadar az, her öğrencimiz mutlak bir sanatsal faaliyet dalında çalışma gerçekleştiriyor. Ülkemizde uygulanan farklı tarım uygulamalarının olduğu yerlere geziler düzenledik. Hem öğrenci alanı ile tanışsın hem de istediği meslek bu mu değil mi kararını daha net verebilmesi açısından yardımcı olmaya çalışıyoruz. Belediyemizin 255 dekarlık Tarım Üretim Araştırma Merkezi’nde meslek derslerini uygulamalı görmeleri, toprak ile tanışmaları, tarım aletlerini kullanmaya başlamaları ile birçok ziraat okulundan, hatta fakültesinden daha etkin eğitim-öğrenim gördüklerini iddia edebilirim. Bu yıl ikinci sınıf okuyacak öğrencilerimiz temel eğitim derslerinin yanı sıra Toprak ve Bitki, Genel Tarım, Bitki Yetiştirme ve Tarımsal Faaliyet Teknolojilerine dair dersler görecek. 11. sınıfa geçtiklerinde dal seçimi yapacak olan öğrencilerimiz 12. sınıfta sektörel destekli dersleri görerek mezun olacak. 

-Tarım lisesi projeniz dışında ana sınıfından başlayan bir eğitim de düşünüyor musunuz ya da tarım üniversitesi kurma hedefiniz var mı?


Ö.I.: Vizyonumuzu üniversiteye yönlendirdik. Bu konuda ön çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bölgemizin Tarım Teknolojileri Bölgesi ilan edilmesine yönelik görüşmelerimiz olmuştu. Yeni hükümet ile de aynı çalışmaları devam ettirerek bölgemizin TTB olması için çalışacağız.

-Tarım lisesinden mezun olan öğrenciler iş yaşamında neler yapacaklar? Tarıma yönelik çalışmalarını sürdürmelerine yönelik bir teşvikiniz var mı?

Ö. I.: Okulumuzdan mezun olan öğrencilerimiz tarım, gıda ve kozmetik alanlarında teknisyen olarak çalışma imkânları bulacaklar. Silivri 900 kilometrekareye yakın yüzölçümünün yarısı birinci derece tarım alanı olan, İstanbul’un en büyük tarım alanına sahip olan ilçesi. 450 kilometrekare tarım alanı olan bir ilçenin tarım lisesinden mezun olan çocukları, tarım teknolojilerini de kullanarak kendi iş alanlarını oluşturacaklar. Ambalaj sanayinin gelişmesine katkı verebilecek nitelikte yetişecek çocuklarımız bu dalda, soğutma, paketleme, lojistik, ürün çeşitliliği gibi dallarda çalışabilecekleri gibi kozmetik sanayi, bitkisel ilaç sanayi, uçucu yağ sanayi gibi ziraat teknikerlerinin çalışabilecekleri her türlü kamu ve özel sektör branşlarında da iş imkânı bulabilecek. Tüm öğrencilerimize Tarım Üretim ve Araştırma Merkezi (TÜRAM) arazisi içerisinde öğrenimi süresince ekim- bakım yapabileceği 10’ar metrekarelik arsalar tahsis ettik. Sembolik arsa tapularını da teslim ettiğimiz öğrencilerimiz, okuldan mezun olana kadar kendilerine ait alanda yıl boyunca ekim- biçim yapıyor, yaz tatillin de bile gelip tarlalarını kontrol ediyorlar.

-Tarım lisesine kaç öğrenci başvurdu. Şu an kaç öğrenci okuyor?

Ö. I.: 2018-2019 eğitim-öğretim yılı için başvurular yeni başladı. Sadece Silivri’den değil diğer il ve bölgelerden de talepler gelmekte. Yeni dönem için kısa süre önce başlayan kayıt süresi dahilinde şu an 30 yeni öğrencinin kaydını aldık ve nakil süreciyle birlikte kayıtlar sürüyor. Okulumuzda geçen dönem ve devam eden kayıtlar itibarıyla 93 öğrencimiz mevcut.

‘Rant oluştu’

-Silivri’de tarım arazilerine yönelik tehditler azaldı mı?

Ö.I.: Tehditler maalesef bitmedi devam ediyor. Biz İstanbul’un hemen yanı başında, betona demire dur diyerek; tarım, üretim, turizm ve eğitim diyerek bir direnç gösteriyoruz. Tarım arazilerinde yasal olmayan, hiçbir plan standardına uymayan kâğıt üzerinde bölünmeler yapıp satıyorlar. Çok ciddi bir rant oluşmuş. Bir çeteleşme söz konusu. Metrekare bazında hisse satışlarına sınırlama getirilmeli. Bu durum bir yasa teklifi ile ihtiyari değil, zorunlu hale gelirse o zaman arazilerimiz kurtulur. Dokuz yıldır hiçbir plan tadilatını İBB meclisine yollamamış, bir tane 8 katlı yapıya ruhsat vermemiş yönetim anlayışımız ile ilçemize hizmet ediyoruz. Arazi yağmacılarıyla, bitmiş bir iş yeri satıyor görüntüsü vererek tarım arazilerine göz diken proje taklitçileriyle yasal mücadelemizi sürdürüyoruz. Bu baskıya tüm gücümüzle direnmeye devam edeceğiz. Silivri bir tarım kenti, tarım teknolojileriyle gelişmiş bir eğitim üssü olacak. Tarım arazilerimizi yağmalatmayacağız!

‘Arazilerimiz Tarımsal Sit Alanı olmalı'

-Silivri’de tarım alanları için hangi çalışmaları yürüttüyorsunuz?

Ö. I.: 9 mahallemizde Büyük Ova Kanunu çıktı. Büyük Ova Kanunu ilçemizin gündemine ilk girdiği günlerde ilgili bölgelerde konu bir felaket senaryosu gibi anlatılmıştı. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın anlamı yok. Büyük Ova Planı yapılacak. Sonuçta sanayi, ticaret, lojistik gibi bir fonksiyon gelecek buraya. Bölgenin değer kazanması asıl şimdi başlayacak. Bizim 9 yıldır buraya çok katlı bina yapılmasının önüne geçme çabamız gibi, üzerimize gelen dev dalgaları tutmak çok zor bir şey. İşte şimdi ilçemiz değerlenecek. Kanun çıktıktan bir ay sonra esas değerleri o zaman göreceğiz. Biz takibini yapacağız, Büyükşehir’de planlama süreci hızlı olursa fonksiyonları da oturursa, aynı sanayi arazileri gibi büyük ova içerisinde yeri olanlar parmakla gösterilir hale gelecek. Çünkü bütün tarım ve gıda teknolojilerinin şekil alabileceği, plan yapabileceği araziler haline gelecek.

Altın değerinde olacak. Mahallelerimizde toplantılar düzenleyerek, konuyla ilgili vatandaşlarımıza bilgi verdik. Tarımsal Sit Alanı konusunda bir gazeteye vermiş olduğum röportaj büyük ilgi görmüş, bu konuda belki de ilk defa bir belediye kanun teklifi hazırlayarak meclise ulaştırdı. Tüm bunların ardından ise konu Tarım Şurası’nda tartışılarak hemen akabinde yasalaştırıldı. Bizim ilçemizin genetiğinde, burasının havasında, suyunda toprağında yetişen ürünlerimizin lezzeti değil ülkemizde, iddia ediyorum dünyada bile eşsizdir. Kadıköy mahallemizde Karpuz, Selimpaşa’da Topatan Kavunu ve Bamya, Değirmenköy’de domates ekilen tarlalarımız ve Silivri yoğurdunu mükemmel kılan sütün elde edildiği, denizineksi kotunda yetişen otların bulunduğu bu alanlar bizim için eşsiz. Yani Ayasofya Camisi, nasıl Tarihi Sit Alanı ise, bu noktalardaki arazilerimiz de Tarımsal Sit Alanı olmalı ve korunmalıdır.

‘Karabuğdayı yaygınlaştırmak istiyoruz'

-Silivri lavanta ile ünlendi ve lavantayı bir marka haline getirmeye çalışıyorsunuz. Bu süreçte hangi çalışmaları yürütüyorsunuz?

Ö. I.: İstanbul’un hemen yanı başında böyle bir üretimin olması, son dönemlerde lavantaya olan genel ilgi ve Tarımsal Üretim ve Araştırma Merkezimiz de düzenlemiş olduğumuz Lavanta Hasatı Şenliklerimiz, ilçemizin lavanta ile birlikte anılmasına sebep oldu ve bu bizim için son derece olumlu bir gelişme. Sadece lavanta değil, 9 yıl önce kurmuş olduğumuz TÜRAM’da, lavanta ile birlikte tam 41 çeşit tıbbi ve aromatik bitkinin deneme üretimlerini, topraklarımızla uyumunu, aromatik tatlarını üniversitelerimiz ile birlikte inceliyoruz.

Tarım merkezimizin içinde açtığımız Distilasyon Tesisimizde bitkilerin uçucu yağlarını elde ederek, laboratuvar çalışmalarımızı sürdürüyor, üreticilerimizin katma değeri yüksek ürün elde etmesini ve pazara ulaşmalarına destek oluyoruz. Bununla birlikte 2000 yıldır genlerimizde bulunan ama ülkemizde üretimi neredeyse tamamen unutulmuş, yüksek lif oranı ve insan sağlığı üzerinde bilimsel olarak kanıtlanmış olumlu etkileriyle bizlerin sofrasında her zaman bulunması gereken karabuğdayın yeniden ülkemizde yaygınlaştırılması adına çalışmalarımıza devam ediyoruz. Silivri karabuğdayının tohumlarını, Anadolu’nun dört bir yanından isteyen çiftçilerimizin tamamına ücretsiz olarak gönderdik ve bu yönde çalışmalarımızı devam ettireceğiz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler