Terör örgütü operasyonu davası

Gaziantep'te düzenlen ''Ufuk'' operasyonu sonrası açılan davada ''El Kaide terör örgütü üyesi olmak'' suçlamasıyla 16'şar yıl hapis cezası istenen 11'si tutuklu 24 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, ''silahlı terör örgütü üyesi olmak'' ve ''6136 Sayılı Yasaya muhalefet'' suçlarından haklarında 16'şar yıl hapis istenen tutuklu sanıklar Ramazan Erkenov, Ahmet Yıldız, Müslüm Kılıç, İrfan Polat, İlker Gürban, Aytaç Polat, Hüseyin Işık, Coşkun Ayyıldız, Ali Karapolat, Mehmet Çınar ve Yavuz Selim Çimen ile tutuksuz sanıklar Göktaş Durmuş, Mehmet Abdi Kartal, Hilmi Polat, Murat Özkılınç, Davut Yılmaz, Murat Kıraz, Erdal Sarıoğlu, Mehmet Polat, Müslüm Bozkurt, Ali Kara, Hasan Karalar, Zübeyir Çetin ve Mithat Çulha hazır bulundu.
Avukat Taner Uzun, müvekkillerinden Ali Karapolat'ın tur rehberi olduğunu ifade ederek, ''48 kez Suriye ve Arap ülkelerine gitmiştir. Öldürülen Mehmet Polat'la da bir kez aynı gün yurt dışına çıkmıştır. Ama bu bir tesadüftür. Ali Karapolat 2001 yılında İBDA-C terör örgütüne yardım etmekten 1 yıl hapis cezası almış, ama ceza ertelenmiştir. El Kaide ile İBDA-C'nin görüşleri tamamen birbirine zıttır, müvekkilimin El Kaide ile ilgisi bulunması mümkün değildir'' dedi.
Ali Karpolat'ın, babasıyla aynı ismi taşıdığını, bu nedenle çocukken ayırt etmek için ''Akıllı Ali'' diye çağrıldığını belirten Uzun, ''Bu ifade zamanla 'Ali Akil' şekline dönüşmüştür. Sadece bir lakaptır ve kod adı değildir'' diye konuştu.
Uzun, müvekkillerinden Coşkun Ayyıldız'ın ise 14 yıllık düğün salonu işletmecisi ve çiçekçi olduğunu ifade ederek, ''Operasyonda ölenlerden birisiyle, elektrikçi olduğu için telefonda bir elektrik işiyle ilgili görüşmüştür. Örgütle bir alakası yoktur, kendi halinde bir esnaftır'' dedi.

Sanık İlker Gürban'ın ise herhangi bir kod isminin bulunmadığın vurgulayan Uzun, hakkında herhangi bir delil olmadığını, polisin baştan savma ve düzmece hazırladığı belgelerle örgüt üyesi olarak nitelediğini ileri sürdü.
Uzun, müvekkili Hüseyin Işık'ın sara hastası olduğunu ve bir kriz sırasında kimliğini kaybettiğini, daha sonra bu kimlikle bir cep telefonu hattı alındığını ve bu telefonun başka bir kişi tarafından, öldürülen kişilerle görüşülmesinde kullanıldığını söyledi.
Müvekkilleri hakkında iddianamede kod ismi olarak belirtilen isimlerin lakap ya da göbek adı olduğunu vurgulayan Uzun, tahliye edilmelerini istedi.

Avukat Selahattin Karahan ise Mehmet Çınar'ın çatışma sırasında öldürülen kişilerin evinde bulunmadığını, ikametgahının farklı olduğunu belirterek, ''Babası tarafından, 'Mehmet', 'Muhammet' ve 'Ahmet' olarak çağrılmaktadır. Bunlar kod ismi değildir. Evinde bulunan CD'lerdeki yazıların kendisine ait olmadığı kriminal incelemeyle anlaşılabilir. Tahliyesini istiyorum'' dedi.

Müvekkili sanık Aytaç Polat'ın evinde ele geçirilen av tüfeklerinin kendisine ait olmadığını vurgulayan avukat Karahan, İrfan Polat ve Ramazan Erkenov hakkında da somut bir delil ele geçirilmediği için tahliyelerini istedi.

Mahkeme başkanı, tutuklu sanıklar Müslüm Kılıç, Hüseyin Işık ve İlker Gürban'ın tahliyelerine ve diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek, duruşmayı eksik evrakların tamamlanması ve tanıkların dinlenmesi için erteledi.
Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, 24 Ocakta, Gaziantep Merkez ile Nizip ilçesi ve Şehitkamil ilçesine bağlı Sofdağı eteklerindeki Karadere köyü ve Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde düzenlediği eş zamanlı operasyonlarda örgüt mensubu olduğu ifade edilen 4 kişi ölmüş, 1 kişi sağ yakalanmış, toplam 25 kişi gözaltına alınmıştı.

Operasyonlar sırasında yaşanan silahlı çatışmalarda polis memuru Ahmet Çondul (35) şehit olmuş, 7 polis memuru yaralanmıştı.