'Millete tepeden bakmıyoruz'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''AK Parti olarak böbürlenmiyoruz, millete tepeden bakmıyoruz. Demokrasiyi bir kenara koymuş değiliz. Seçimler yoluyla iktidar el değiştirebilir. Yeter ki entrika olmasın, demokrasi dışı müdahale olmasın'' dedi.

Yayınlanma: 20.12.2009 - 19:28
Abone Ol google-news

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Bayraklı Tepekule Kongre Merkezi'nde AKP İl Başkanlığı'nın düzenlediği ''Ak Siyaset'' konulu konferansın açılış konuşmasını yaptı. ''İzmir'e layık olduğumuzda, en iyi sonucu alacağımıza kimsenin şüphesi olmasın'' diye konuşmasına başlayan Arınç, AKP'nin İzmir'de kendisini iyi anlatması gerektiğini belirtti. AKP'nin 14 Ağustos 2001'de kurulduğunu, 2 Kasım 2002'de seçimlere girdiğini ifade eden Arınç, ''Bu seçimlerde de tek başına iktidara geldi. Bu çok büyük bir başarı. 1950'den bu yana bu oranlarla başarılı partiler var ama kurulduktan hemen sonra böyle bir başarıyı sağlayabilen ikinci parti yok'' dedi.

Milletin AKP'ye desteğinin devam ettiğini anlatan Arınç, şunları kaydetti: ''Demokratik açılım sürecinde duyuyoruz ki (AK Parti'nin oy oranı düşmüş.) İnanmayın, bir AK Parti'li yönetici olarak söylüyorum, gerçek anketlerdeki AK Parti'nin oy oranı yüzde 42'den aşağı değildir. Millet, bir seçimde kendisini bir konuda aldattığımızı düşünürse, bize muhalefet görevi bile verebilir. DSP en büyük oyunu 1999 seçimlerinde aldı ve iktidarın büyük ortağı oldu ama sonra yüzde 1,5'a düştü. Kim karar verdi? Halkımız. AK Parti olarak böbürlenmiyoruz, millete tepeden bakmıyoruz, demokrasiyi bir kenara koymuş değiliz. Seçimler yoluyla iktidar el değiştirebilir ama yeter ki entrika olmasın, demokrasi dışı müdahale olmasın. Bize düşen milletin bize desteğini sürekli hale getirmek. Millet sorunlarının çözüldüğünü gördükçe emin olun başka bir partiye başını çevirmeyecektir. Biz dürüst olacağız, çalışacağız, sorun çözücü olacağız. İktidarımız devam edecekse böyle yapacağız, bunun aksi hiç bir partiye yar olmadı, bize de olmaz. Önümüzdeki seçimlere milletin desteğini alarak çalışacağız. Herkesle kol kola, gönül gönüle olacağız.''
 

'Bana AKP değil, AK Parti diyeceksiniz'

AKP'nin ülkenin ihtiyaçlarından doğduğunu ifade eden Bülent Arınç, adını da Adalet ve Kalkınma Partisi olarak belirlediklerini, parti adını kıskananlar bulunduğunu söyledi.
Arınç, ''Ben Anadolu'da Süleyman'a Sülo dendiğini biliyorum, ama bir başbakan, bir başbakan yardımcısına 'Gel İbo buraya' diyemezsiniz, bunu değiştirmek kimse için doğru değil. Ben tüzüğüme yazmışım. Resmi tescilli kısa ismim AK Parti. Bunlar Mecliste de tartışma konusu olur. Koç adlı bir milletvekilinin adı harf hatasıyla basılmış ben TBMM Başkanıyken. Yanlış yazılabilir, matbaa sorumlusunu çağırdık, soyadı yanlış yazılan beyefendi bağışladı, iş bitti. Böyle bir tartışmayı sürdürürsek gülünç olmaz mıydı? Ben de 'Bana AKP değil, AK Parti diyeceksiniz' diyorum. Ama biz onların kendi isimlerini doğru söyleyeceğiz. Böyle bir tartışmanın içinde olmak doğru değil'' diye konuştu.

Küresel finansal kriz

Küresel finansal krizin ABD'de bankaların batmasına neden olduğunu, Türkiye'de ise bir tane bankanın batmadığını ifade eden Bülent Arınç, İngiltere'nin, Fransa'nın, Çin'in dahi krizden etkilendiğini söyledi. Krizi sağanak yağmura benzeten Arınç, şöyle konuştu: ''Sağanak bir yağmur var dışarıda, siz de altındasınız, ıslanacaksınız. Dünyada bir şey olduğu zaman nasıl öğreniyorsunuz? Bu yağan yağmur da herkesi etkileyecek. Global ekonomik kriz dünyayı etkiledi. Çok şükür batmadan, çıkmadan sıkıntıyı hissederek, ama ayakta durarak geçiştiriyoruz. İnşallah 2010 da, 2004-2005-2006'ların ekonomisinde olduğu gibi olacak. Bu işten kurtulacağız. Tabi bundan zarar görenler var, onları da aldığımız tedbirlerle geçiştirmeye çalışıyoruz.''
 

Türk siyasi hayatındaki darbeler

Konuşmasında Türk siyasi hayatının dönüm noktalarını da anlatan Arınç, 80 yıllık demokrasi hayatında darbe, muhtıra ve ara rejimlerin yaşandığını ifade etti. ''1980 darbesi sonrasında halkın Kenan Evren'in gösterdiği Turgut'u değil, bir başka Turgut'u seçerek ANAP'ı iktidar yaptığını'' söyleyen Arınç, ''Halkımız askerini sever ama darbelerden hoşlanmaz, darbeyi yapanlara da çok fazla yüz vermez'' dedi.

Koalisyon dönemlerinin Türkiye'de başarılı olmadığını ifade eden Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Koalisyon hükümetlerinde bakanlık dağılımında sorun yaşanır. Bayındırlığı kimse kaptırmaz, hiç kimse istihdam sağlayan bakanlıkları bırakmaz. Koalisyon kuruldukça bakanlık sayısı arttı. En son 38 bakanlık vardı, sadece 20 tanesi devlet bakanlığıydı. Gübre fabrikasından sorumlu devlet bakanlığı var mıydı arkadaşlar, vardı. Bir tek bankadan, tek başına meteorolojiden sorumlu bakan vardı. Bakan demek sekretarya, koltuk demek, itibar demek ama dünyanın hiçbir yerinde bu kadar isime göre bakanlık yoktu. Biz geldik bakanlık sayısı 38'den 24'e düştü.''

 

'Siyasi istikrarla ekonomik istikrar siyam ikizleri gibidir'

Konuşmasında, siyasi istikrarın ekonomik istikrarla eş anlamlı olduğunu ifade eden Arınç, ''Bunlar adeta siyam ikizleri gibidirler. Yani siyam ikizlerini ortadan ayırmak, bölmek mümkün değildir, yapışık yaşarlar'' dedi. Arınç, Türkiye'de, Avrupa'daki gibi sosyal çeşitlilik olmadığı görüşünü dile getirerek, halka rağmen devletçilik düşüncesinin olamayacağını söyledi. Şeyh Edebali'nin ''İnsanı yaşat ki devlet yaşasın'' sözünün anımsatan Arınç, devletin yaşamasının insanın mükemmelliğine bağlı olduğunu, her şeyin başının devlet değil, insan olduğunu kaydetti.

Arınç, ''Türkiye'de devlet dendiği zaman halka tepeden bakan bürokrasi akla gelebilir. Jandarma, cezaevleri, karakollar, gözaltına alınanlar gelebilir. Avrupa'da devlet dendiği zaman devlet köprüdür, yoldur, hastanedir, özgürlüktür'' diye konuştu. Türkiye'de ''parçalı siyaset'' yapıldığı görüşünü aktaran Arınç, ''Parçalı siyaset, Türkiye'yi fevkalade yordu, üzdü, fakirleştirdi'' dedi.

Bülent Arınç, bunun sonucunda insan haklarında geriye gidildiğini, ayrımcılığın başladığını anlatarak, fevkalade kötü olarak nitelendirdiği ayrımcılığın sosyal hayatı geriye götürecek olumsuz bir davranış olduğunu söyledi. Arınç, konuşmasında, Türkiye'deki siyasi hayat ve AKP'nin kuruluşu hakkında da ayrıntılı bilgi verdi. Konuşmasında, demokratik açılım sürecine de değinen Bülent Arınç, bu konuda eleştirilerin hakaret noktasına vardığını kaydetti.

Arınç, ''Attığımız her adımın, söylediğimizin her sözün, yaptığımız her işin hesabını verdik. Bunun da hesabını vereceğiz. Tek isteğimiz var, ülkemize yararlı olabilmek. Bizim siyaset algımız toplumun sorunlarını çözmek, insanları iyi yönetmek, onları daha mutlu, daha huzurlu yapmak'' şeklinde konuştu.

'Talihsiz bir açıklama'

Konuşmasının ardından, katılımcıların çeşitli konulardaki sorularını da yanıtlayan Arınç, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un söylediği sözlere ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Arınç, bu tür söylemlerin kesinlikle doğru olmadığını belirterek, ''Bu suçlamayı hiç birimiz kabul etmeyiz. Böyle bir zulmü, böyle bir işkenceyi, böyle bir kötü muameleyi Türkiye'de hiç kimse Patrikhaneye karşı yapmamıştır, yapmayı da aklından geçirmez'' dedi. Türkiye'de patrikhane ve patriğin statüsünün Lozan anlaşmasıyla belirlendiğini hatırlatan Arınç, şunları kaydetti: ''Patriğin ekümenlik iddiası var, yani uluslararası bir dini otorite olma düşüncesi var. Halbuki Lozan'a göre kendisine böyle bir vasıf verilmemiş. O, kendisini ekümenik patrik olarak görüyor. Biz Fener-Rum Patriği olarak görüyoruz. Dış dünyada onu ekümen olarak karşılıyorlar. Biz Türkiye'de bu vasfını kullanmadan ona muamele ediyoruz. Bu bir haksızlık veya yanlış değil.''

Arınç, Ağustos ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Egemen Bağış ile tüm azınlık temsilcilerinin katıldığı bir yemekte bir araya geldiklerini ve sohbet ettiklerini kaydederek, başta patrik olmak üzere Musevi hahambaşı ve Ermeni patriğinin, kendi hükümetleri döneminde dini haklarının hepsini kullandıklarını söylediklerini ve teşekkür ettiklerini ifade etti. Arınç, ''4 ay sonra böyle bir konuşma yapılmışsa talihsiz bir konuşmadır. Kendisi mutlaka bir açıklama yapacak, ne demek istediğini de söyleyecektir. Lütfen bunu hep beraber bekleyelim'' dedi.
 

'İki muhalefet Partisi bize karşı'

Bülent Arınç, konuşmasında demokratik açılıma ilişkin olarak, iki muhalefet partisinin kendilerine karşı olduğunu dile getirdi. Arınç, şöyle konuştu: ''Eleştirebilirsiniz, kabul etmeyebilirsiniz, kendi fikrinizi söyleyebilirsiniz, ben CHP'den şunu beklerdim, 'Kabul etmesek bile anlayış göstermek zorundayız. İyi, güzel bir yola girdiniz biz de bunu geçmişte düşünmüştük, biz tecrübe kazandık bu konuda, siz şunları yapmayın, bunları yapabilirsiniz'. Bunu yaptılar mı? Kendi web sitelerine koydukları birçok raporu inkar etme yoluna girdiler. AK Parti milletten oy toplamasın diye karşı çıkıyorlar, MHP de aynı düşüncede. İki muhalefet partisi bize karşı. DTP de o noktaya geldi. Hele bir kadın var içlerinde kahkaha atarak 'Açılım bitti' dedi, çok garip bir yaratık. Sayın Bahçeli benim saygı duyduğum bir insan. Ama Temmuz, Ağustos'ta 'Gerekirse dağlara çıkarız' dedi, '50 sene de orada mücadele ederiz' dedi. Dağlara çıkmak ve mücadele. Bir baktık DTP'liler de dağlara çıkmaktan bahsediyor. İyi sen çık, zaten dağlardasın. Başkaları niye dağa çıkmak istiyor, ona hayret ediyorum. Dağa çıkmak yok, dağa çıkmanın önüne geçeceğiz. Dağa çıkanları indireceğiz.''

Dokunulmazlık konusundaki bir soruyu da cevaplandıran Bülent Arınç, dünyanın tüm parlamentolarında imtiyaz olduğunu, ancak dokunulmazlığın yeniden tanımlanması konusunda çalışmalar yapılabileceğini, Türkiye'de bürokratlar için de dokunulmazlıklar olduğunu ifade etti. Arınç, konuşmasında Tekel işçilerinin gerçekleştirdiği eylemlere de değinerek, ''Durumunuzu daha iyi yapmak için hükümetin çalışması var. Ama sizler bu hükümete ağız dolusu hakaretler eder ve edilmesine müsaade ederseniz kusura bakmayın gürültüye pabuç bırakmayız'' dedi.
 

 

İlgili haber için tıklayınız

Arınç'tan sert çıkış

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler