'Artık pozitif büyümeye başladığımızı tahmin ediyoruz'

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''2009'un son çeyreğinde, artık pozitif büyümeye başladığımızı tahmin ediyoruz'' dedi.

Yayınlanma: 04.02.2010 - 13:46
Abone Ol google-news

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği'nin ''2010 Türkiye Turizminin Ekonomimize Katkısı'' konulu toplantıya katıldı. Ali Babacan burada yaptığı konuşmada, 2009'un son çeyreğine ilişkin ihracat rakamları, üretim göstergeleri, kapasite kullanım rakamlarına bakıldığında, 4. çeyreğin Türkiye'de artık toparlanmanın sinyallerinin güçlü bir şekilde alınmaya başlandığı bir dönem olduğunu belirtti.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, şöyle devam etti: ''2009'un son çeyreğinde biz artık pozitif büyümeye başladığımızı tahmin ediyoruz. Rakamlar 31 Mart'ta açıklanacak ama öncül göstergeler, 2009'un son çeyreğinde artık büyümede artıya geçtiğimiz ilk dönemi yaşamış olacağız. Reel sektörde de toparlanmanın sinyallerini istatistiklerden anlıyoruz ama bir de benim sürekli takip ettiğim bir oran var; her gece Merkez Bankasında takas işlemi olur, piyasadaki çekler takasa girer. Eğer takas yoluyla tahsil ediliyorsa, ki ağırlıklı Türkiye'de çekler takasla tahsil ediliyor, bu takasa giren çeklerde geçen sene Mart'ta geri dönen oran yüzde 10,2'e kadar çıkmıştı. Kasımdan bu yana artık biz bu oranı yüzde 5'ler civarında görüyoruz.''

 

'Genel beklenti bu iyileşmenin 2010'da da devam edeceği yolunda'

Küresel ekonomik krize değinen Babacan, 2009'un dünya ekonomi tarihinin kayıp yılı olarak kayda geçtiğini, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi kuruluşların yeni görev ve misyonlar üstlendiğini ve alınan olağanüstü tedbirlerinin sonunda da dünya ekonomisinin yavaş yavaş canlanma belirtileri göstermeye başladığını söyledi. Geçen senenin son çeyreğinin olumlu sinyallerin alındığı bir dönem olduğunu belirten Babacan, ''Genel beklenti bu tedrici iyileşmenin 2010 yılında da devam edeceği yolunda. Ancak bu iyileşme olağanüstü tedbirlerin, yoğun bakım ünitelerinde hastaya sağlayan ilaçların, serumların ve her türlü dış müdahalenin sonunda başlayan bir canlanma. 'Yoğun bakım ünitesinden hastayı çıkarıp, normal odaya alabilir miyiz ve olağanüstü tedbirleri geri çekebilir miyiz?' diye sorduğumuzda bunun cevabının kesinlikle 'hayır' olduğunu görüyoruz'' dedi. Babacan, bu olağanüstü tedbirlerin uzun süre devam etmesinin kamu açıklarının olağanüstü artması gibi yan etkileri olacağını belirtti.
 

'İhracat'taki düşüş olumsuz etkiledi'

Türkiye'nin 2000-2001 yılında yaşadığı krize de değinen Babacan, aradan 8 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bu krizin bedelinin ödendiğini kaydetti. Göreve geldikleri Kasım 2002'den itibaren çok ciddi tedbirler aldıklarını belirten Babacan, bunu ''Türkiye'nin kamu açıklarının ve kamu borç stoğunun artık bir endişe kaynağı olmaktan hızla uzaklaşmasını gerektiren tedbirler'' olarak ifade etti. Ciddi bir mali uyum gerçekleştirdiklerini kaydeden Babacan, 4 yıl arka arkaya yüzde 6.5 faiz dışı fazla, 5 yıl arka arkaya da yüzde 3'ün altında bütçe açığı verildiğini anımsattı. Babacan, ''Zor bir iş oldu ama bunu başardık. Dolayısıyla küresel kriz geldiğinde çok sağlam bir noktadaydık ve hareket marjımız vardı. Türkiye krize daha yüksek borç stoğu ve daha yüksek bir açıkla yakalansaydı şu an pek çok ülke gibi krizden nasıl çıkacağının planını yapmakla meşguldü'' dedi.

Bankacılık sektörünü çok ciddi reformdan geçirdiklerini, Türkiye'nin en hızlı büyüme yaşadığı yıllarda bankacılıkla ilgili en sert tedbirleri aldıklarını hatırlatan Babacan, sağlam bir bankacılık sisteminin ve kontrol altındaki kamu hesaplarının Türkiye'yi bu krizden koruyan en önemli 2 faktör olduğuna dikkati çekti. Kriz döneminde Türkiye'yi ihracattaki düşüşün olumsuz etkilediğini belirten Babacan, şöyle devam etti: ''Eğer Türkiye ekonomisi geçen yıl daralma yaşadıysa bunun en önemli sebebi ihracattır. Bu özellikle Avrupa'ya yaptığımız ihracattır. Almanya gibi bir pazarımız eğer gerilediyse ve onun yerine sağdan soldan kime ne kadar fazla mal satarsanız satın, hemen telafi etmek pek mümkün değil. Fransa problemli, İngiltere problemli. Bizim bütün temel ihraç pazarlarımızda ciddi sıkıntı yaşanınca, oralarda iç tüketim düşünce ihracatımız düştü.''

'En kötü geride kaldı'

Bakan Babacan, Türkiye'de 2009'un son çeyreğinden itibaren ''en kötü geride kaldı'' demeye başlanıldığını, şunları söyledi: ''Artık, 2009'un son çeyreğinden itibaren dibi gördük, bundan sonra tedrici de olsa yavaş da olsa bir toparlanmanın olacağı döneme giriyoruz' demeye başladık. İhracatımız artmaya başladı. Artık ihracatta da dibi gördük, son aylarda gittikçe artan bir ivmeyle toparlanmayı görüyoruz. 2010 yılında bizim bulunduğumuz bölgede, Avrupa'da en hızlı büyüyecek ekonomi Türkiye olarak gösteriliyor. OECD, Dünya Bankası, IMF rakamlarına bakın. Hatta AB Komisyonu rapor yayınladı. Raporda Türkiye'ye bakıyoruz listenin başında. Bu da bizim çıkış stratejimizi zamanında açıklamış olmamızın getirdiği bir sonuç, sadece krizden önce aldığımız tedbirler değil, kriz devam ettiği sürece aldığımız tedbirler, attığımız adımlarla bir bakıma dünyada örnek teşkil ettik. Merkez Bankasının aldığı kararlar, BDDK'nın attığı adımlar. Eylül ayında Orta Vadeli Programımızı açıkladık. Pek çok ülke henüz bunu yapamamıştı. Ne yapacağını açıklayan ülke sayısı şu anda çok az. Krizin yaşandığı, dünyada 100'den fazla not düşüşünün olduğu bir dönemde Türkiye kredi notu artan bir ülke oldu.''

Babacan, yeni kurulan finansal, ekonomik düzende Türkiye'nin göreceli olarak pek çok ülkeye göre daha güvenilir, daha istikrarlı, daha sağlam ve önü daha açık bir ülke olarak tescil edildiğini söyledi. Türkiye ekonomisi finans sisteminin bu krizde çok ciddi bir sınavdan geçtiğine ve bu sınavı başarıyla verdiğine dikkati çeken Babacan, ''Bütün göstergeler itibariyle Türkiye artık daha güçlü, daha dayanıklı bir ülke. Bu ivme sadece ekonomi ile ilgili değil, dış politikadan enerjiye pek çok konuda artık farklı bir Türkiye var. Dünyaya göre göreceli olarak daha iyi bir Türkiye var bu krizin sonunda'' dedi. Türkiye'nin müreffeh, demokratik ve gerçek anlamda bir hukuk devleti olma yolunda ilerlediğini, bu mücadelede herkese önemli görevler düştüğünü anlatan Babacan, ayrıca hükümet olarak sorun ve sıkıntıları açıkça paylaştıklarını, olabilecek ve olamayacak şeyleri söylediklerini kaydetti. Babacan, ''Her şeyi 'olur merak etmeyin yaparız' diyen bir hükümet değiliz. Samimiyetin gereğinin bu olduğunu düşünüyoruz'' diye konuştu.

 

Bakan Bağış'tan muhafete çağrı

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, muhalefet partilerine hazırlayabilecekleri Anayasa taslakları konusunda yaptığı çağrısını yaptı. Devlet Bakanı Bağış, ayda iki kez yayınladığı elektronik bültenindeki değerlendirmesinde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanlığı'na seçilen Mevlüt Çavuşoğlu'nu tebrik etti. Türkiye'nin bugün hiç olmadığı kadar Avrupalı olduğunu kaydeden Bağış, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin de 100 bin sayfalık AB müktesebatından çok daha öteye, tarihi, coğrafi ve sosyokültürel bir zemine sahip olduğunun da bir kez daha teyit edildiğini bildirdi.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler