Karabulut cinayetinde şok tahliye

Münevver Karabulut cinayetinin bugünkü duruşmasında Cem Garipoğlu'nun babası dahil 4 tutuklu sanık tahliye oldu. Davada, tutuklu sanık Cem Garipoğlu ise tutuklu kaldı.

Yayınlanma: 30.04.2010 - 07:37
Abone Ol google-news

Münevver Karabulut cinayetine ilişkin, Cem Garipoğlu, babası Mehmet Nida Garipoğlu ve annesi Tülay Makbule Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu 7 sanığın yargılandığı davanın 2. duruşması yapıldı.

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Tülay Makbule Garipoğlu, daha önce verdiği ifadelerini kabul ettiğini belirterek, ''Hakkımdaki suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum'' dedi.

Olay günü evde gördüğü kusmuğa benzer lekenin duvarla süpürgelik arasında olduğunu, hiçbir şekilde, herhangi bir leke silmediğini, zaten daha önce silinmiş olduğunu anlatan Tülay Makbule Garipoğlu, diğer lekeleri kendisine polislerin gösterdiğini söyledi. Tülay Makbule Garipoğlu, evin hiçbir yerinde kan lekesi fark etmediğini anlattı.

Olay günü saat 12.00 gibi, kızlarıyla birlikte evden çıktığını, akşam saat 19.00 sıralarında da yine kızları ve büyük kızının İngilizce öğretmeniyle birlikte eve girdiğini belirten Tülay Makbule Garipoğlu, eve geldiklerinde oğlu Cem'i görmediğini ifade etti.

Kızı, öğretmenden ders alırken, kendisinin de diğer kızıyla birlikte başka bir odada oturduğunu, orada çok sayıda telefon görüşmesi yaptığını dile getiren Tülay Makbule Garipoğlu, oğlu Cem'i saat 21.00 sıralarında öğretmeni yolcu ederken, orta katta oturma odasının önünde gördüğünü anlattı.

Mahkeme Heyeti Başkanı'nın ''Olay günü Cem Garipoğlu ile kaç kere telefonla görüştünüz?'' sorusu üzerine anne Garipoğlu, evden çıktıktan sonra 5 kere görüştüklerini, ilk arayışında Cem'in kendisine karnının acıktığını ve evde yemek olup olmadığını sorduğunu, son olarak da eve geldiğinde Cem'i aradığını, o zaman açmayan oğlunun, ikinci arayışında cevap vererek, eve gelmekte olduğunu söylediğini kaydetti.

Tülay Makbule Garipoğlu, ''Cem ben eve geldikten sonra gelmiş. Kapı açılınca bir alarm sesi olur ama ben duymadım. Kaçta geldiğini bilmiyorum. Saat 21.00 sıralarında evde gördüm'' diye konuştu.

Mahkeme Başkanı'nın, ''Size olayla ilgili bir şey söyledi mi?'' sorusu üzerine de anne Garipoğlu, şöyle konuştu:
''Yanımda hiçbir şey söylemedi. Babası ile dışarıya çıktıktan 10 dakika sonra polisler geldi. Cinayet masasından olduğunu söyleyen polisler önce büyük oğlumu sordu. Yurt dışında olduğunu söyledim. Ben olayı anlamaya çalışıyordum. Ne olduğunu sordum. Polisler her yeri didik didik aradılar. Benim oturduğum yerden kıpırdamama izin vermediler. Polisler, 10 dakika sonra testere ile kanlı çamaşırları buldular. Bana bunları Cem'in odasındaki dolabın içinde bulduklarını söylediler.''

Tülay Makbule Garipoğlu, Münevver Karabulut'un cep telefonu ve olayla ilgili bıçağa ilişkin bilgisinin bulunmadığını söyledi.

Karabulut ailesi adına duruşmaya katılan avukatlarının soruları üzerine anne Garipoğlu, olay günü oğlunun alkol aldığına dair herhangi bir koku almadığını ancak sarhoş gibi çok sesiz ve durgun olduğunu söyledi.

Oğlunun daha önce iki kez alkol aldıktan sonra kustuğunu belirten Garipoğlu, ancak olay günü alkol aldığına dair herhangi bir belirti görmediğini ifade etti.

Garipoğlu, oğlu Cem Garipoğlu'nun testere aldığına dair bir bilgisi bulunmadığını, kuru sıkı tabancası olduğunu da polisler bulduktan sonra öğrendiğini anlatarak, şöyle konuştu:
''Ben, olaydan sonra 40 gün bekledim. Sürekli gazete ve televizyonlarda bu olaydan bahsediliyordu. O yapmamıştır, çıkar gelir diye evi kapamadım. Bazen annemde, bazen görümcemin yanında kalıyordum. Her yerde bu olaylar konuşuluyor. Bu olaylar soruluyordu. O nedenle kızları bile okula gönderemiyordum. Kızları uzaklaştırmak için Rusya'ya gittim. Rusya'ya gitmeden öncede polis ifadeye çağırmıştı. Orada, Rusya'ya büyük oğlumun yanına gideceğimi söyledim. Bana yurt dışına çıkış yasağım olmadığını söylediler. Rusya'ya 20 günlük vizemiz vardı. 20 günün ardından oradan ABD'ye geçtik. Oradaki konsolosluğa telefonumu ve adresimi bıraktım. Bu duruşmaya da ifade vermek için ABD'den geldim. 13 yaşındaki kızımın ABD'deki okulunun bitmesine 1.5 ay kalmıştı. Bir şeylerle oyalanmamız lazımdı. Yoksa ben çıldırırdım.''
 

Hayyam Garipoğlu'nun ifadesi

Davanın diğer tutuksuz sanığı Hayyam Garipoğlu da Cem'in ne kaçırılması ne de saklanmasında dahli ve ilgisinin bulunduğunu söyledi.

Olayı sabaha karşı kız kardeşi Handan Güleç'in kendisini aramasıyla öğrendiğini ifade eden Garipoğlu, olayı öğrendikten sonra Cem'in teslim olması için emniyetle iş birliği yaptığını ve kardeşi Mehmet Nida Garipoğlu'na da telkinlerde bulunduğunu söyledi.
Garipoğlu, hukukçu bir aileden geldiklerini, suç işleyenin cezasını çekmesi gerektiğine inandıklarını kaydetti.

Davanın tutuklu sanıklarından Ahmet Batur'un olay gecesi kendisini gördüğüne dair beyanının doğru olmadığını, neden böyle söylediğini bilmediğini ifade eden Garipoğlu, şirketlerinde 400 araç bulunduğunu, şoförün kendisini içinde gördüğünü söylediği araçtan da en az 10 tane bulunduğunu anlattı.

Hayyam Garipoğlu, ''Ahmet Batur ya yanlış ya da hayal gördü ya da ticari rakiplerimizle ilişkisi var. Bana zarar veriyor'' diye konuştu.

Olay gecesi, kardeşi Mehmet Nida Garipoğlu'nun saat 23.00 sıralarında telefonla arayarak, evde olup olmadığını sorduğunu, evde olduğunu söylemesi üzerine telefonun kapandığını ifade eden Hayyam Garipoğlu, tekrar aramayınca merak edip aradığını ancak kardeşinin iki cep telefonunun da kapalı olması nedeniyle ulaşamadığını anlattı.

Hayyam Garipoğlu, bunun üzerine, telefonla ulaşarak, kardeşiyle birlikte olup olmadığını sorduğu şoför Ahmet Batur'un da kendisinin evde olduğunu, Mehmet Nida Garipoğlu'nu görmediğini söylediğini belirtti.

Hayyam Garipoğlu, savunmasına şöyle devam etti:
''Bu davanın içerisinde adımın geçmesi bile üzücü bir olay. Emniyetin cinayet masasıyla, bir an önce ne yapılması gerektiği konusunda görüştüm. Özel izin alıp beni cezaevinde kardeşimin yanına götürdüler. Onunla konuştum. Olayın bir an önce aydınlanması için gerekli çabayı gösterdim. Cem'in bir an önce teslim olması için çalışan kişiyim. Nerede saklandığını, kimlerin sakladığını da bilmiyorum. Bilgim olsaydı söylerdim.''

Mahkeme Heyeti Başkanı'nın ''Şirket avukatınız Ahmet Ferdi Çardaklı, Adli Tıbba gitti mi?'' sorusu üzerine Garipoğlu, yeğeni Cem Garipoğlu ile ilgili Adli Tıp Kurumu raporu gelince, bu raporu o sırada Rusya'da bulunan kardeşi Handan Güleç'e internet aracılığıyla gönderdiğini ifade ederek, ''Raporu anlayamadım. Bana bilmece gibi geldi. Kardeşime yolladım o da anlamadı. İnternet aracılığıyla yaptığımız konuşmamızda 'Avukatımıza söyleyelim de gitsin öğrensin, bu beyanlar ne demektir' dedik. 'Bu rapor ne anlama geliyor' diye konuştuk. Avukatımız Adli Tıbba gitmedi. Raporla ilgili uzman bir hocadan görüş aldı'' dedi.

Mahkeme Başkanı'nın, avukat Çardaklı'yı cezaevindeki Ahmet Batur ile görüşmeye gönderip göndermediğini sorduğu Garipoğlu, göndermediğini ancak şirket avukatı olduğu için bu ziyaretleri gerçekleştirdiğini söyledi.

Bu arada, Cem Garipoğlu, annesi Tülay Makbule Garipoğlu'nun savunmasının sonlarına doğru, duruşma başladıktan yaklaşık 1 saat sonra salona getirildi. Bu sırada savunmasını sürdüren annesi Tülay Makbule Garipoğlu'nun heyecanlandığı ve gözlerinin dolduğu görüldü.
 

"İfadeler çelişkili"

Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, duruşmaya öğlen arası verildiğinde, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Cem Garipoğlu'nun annesi Tülay Makbule Garipoğlu'nun ifadesinin çelişkili olduğunu iddia etti.

Olay gününde aynı yerde olan, aynı havayı tenefüs eden kişinin aynı mekandayken oğlunu görmediğine inanmanın mümkün olmadığını ifade eden Epözdemir, Münevver Karabulut'un kafasının kesilmesi nedeniyle olağanüstü kanama olduğunu, annenin bu kanı görmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu kaydetti.

Tülay Makbule Geripoğlu'nun, takıldığı noktalarda ''hatırlamadığını'' söylediğini ifade eden Epözdemir, Hayyam Geripoğlu ve Tülay Makbule Garipoğlu'nun tutuklu olarak yargılanması gerektiğini savundu.

Bu arada, duruşmaya ara verildiği sırada, Tülay Makbule Garipoğlu'nun ağladığı görüldü. Bu sırada Münevver Karabulut'un annesi Nagihan Karabulut da ''Sen niye ağlıyorsun, benim ağlamam lazım'' dedi.

İstanbul Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya tutuklu sanıklar Habib Kurt, Mehmet Karakayalı, Ahmet Batur ile tutuksuz sanıklar Tülay Makbule Garipoğlu ve Hayyam Garipoğlu katıldı. Davanın diğer tutuklu sanıkları Cem Garipoğlu ile babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun gelmediği duruşmada, Münevver Karabulut'un annesi Nagihan ve babası Süreyya Karabulut hazır bulundu.
 

4 isim tahliye oldu

Duruşma sonrası; Münevver Karabulut davasında tutuklu bulunan Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu ile Habip Kurt, Mehmet Karakayalı ve Ahmet Batur tahliye edildi. Davada tek tutuklu Cem Garipoğlu kaldı.

 

12 kişi tanık olarak dinlendi

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmanın öğleden sonraki bölümüne, Cem Garipoğlu ve babası Nida Garipoğlu'nun da aralarında bulunduğu tutuklu beş sanık ile tutuksuz yargılanan anne Tülay Makbule Garipoğlu ve Hayyam Garipoğlu katıldı. Duruşmada aralarında Münevver Karabulut'un okul arkadaşlarının da bulunduğu 12 kişi tanık olarak dinlendi.

Yapı marketinde tesisatçı olarak çalıştığını söyleyen tanık İdris Ciritçi, saat 14.00-15.00 sıralarında Cem Garipoğlu'nu, içinde testere bulunan beyaz poşetle marketten çıkarken gördüğünü kaydetti.

Münevver Karabulut'un okul arkadaşı Pelin Keleş de Cem Garipoğlu ile Karabulut arasındaki ilişkinin gayet düzgün olduğunu belirterek, ''Münevver eteğini nadiren kısa giydiği zamanlarda aralarında tartışma olurdu. Münevver buna kızdığını söylerdi. Cem, 'Eteğin çok kısa' diye uyarıyordu. Her ilişkide olabilecek kıskançlıklar oluyordu. Dikkat çekecek bir tartışmaları yoktu. Birbirlerini seviyorlardı ki beraberdiler'' şeklinde konuştu.

Cem Garipoğlu'nun kız kardeşinin İngilizce öğretmeni Sinan Erciyes de olay günü giriş ve çıkışlarda Cem Garipoğlu'nu görmediğini, evde de herhangi bir terslik olmadığını söyledi.
Evde alkol kokusu almadığını ve kan lekesi de görmediğini ifade eden Erciyes, ''Derse başladığımda biz Sakine Hanım'ın odasındaydık. Ders çalıştırdığım sırada kapı zili ve alarm duymadım. Tülay Makbule Garipoğlu ile küçük kızı yanımızda değildi. Makbule Hanım'ın ben eve girerken ve evden çıkarkenki yüz ifadesi normaldi. Herhangi bir telaşı yoktu'' diye konuştu.

Garipoğlu ailesinin evine temizliğe giden Şennur Kasa da olaydan iki yıl önce işe başladığı dönemde Cem Garipoğlu'nun dolabında tırtıllı ekmek bıçağı bulduğunu ve bu bıçağı mutfağa götürdüğünü söyledi.

Kasa, haftada üç gün temizliğe gittiği evde Cem Garipoğlu'nun alkol ve testere gibi şeyler aldığını görmediğini dile getirdi. Tülay Makbule Garipoğlu da bu bıçak olayını hatırlamadığını belirterek, tırtıllı ekmek bıçakları olduğunu söyledi.

Cem Garipoğlu'nun evinin bulunduğu sitede bekçilik yapan Refik İmamoğlu da 14 villanın bekçisi olduğunu, etrafta sürekli dolaştığını, Cem Garipoğlu'nu evden tekerlekli valizle çıkarken gördüğünü, sorduğunda da Antalya'ya gideceğini söylediğini anlattı.


Villanın arka tarafındaki kamera hâlâ bozuk


İmamoğlu, villanın arka tarafında kalan kameranın o dönemde bozuk olduğunu, yöneticiye söylemesi üzerine tamir edilen kameranın tekrar bozulduğunu ve halen de bozuk olduğunu kaydetti.

Tanıkların dinlenmesinin ardından söz alan Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, sevk maddeleri, istenen cezaların alt ve üst sınırları aynı olmasına rağmen şoförün tutuklu olarak yargılandığını ifade ederek, ''Delilleri karartmada kurumlardaki etkinliği nedeniyle daha ehil olan Hayyam Garipoğlu mudur, şoför Ahmet mi? Hayyam Garipoğlu ve Tülay Makbule Garipoğlu'nun tutuklanmamış olması çok manidardır. Suç delillerinin daha fazla gizlenmemesi için tutuklanmalarını talep ediyoruz'' dedi.

''Münevver Karabulut'un cesedine otopsi sırasında sperm bulaşması gibi olaylar nedeniyle Adli Tıp Kurumunun saygınlığının tartışılır hale geldiğini'' söyleyen Epözdemir, iki gömlek ve içliğin, teknik ve uzman bilirkişilerin katılımıyla keşfe benzer bir uygulamayla taraf avukatlarının katılacağı bir ortamda incelenmesini istedi.


Cesedin incelenmesiyle ilgili CD izletme talebi

Avukat Epözdemir, ardından 15 dakikalık bir sunum hazırladığını dile getirerek, ''Cinayetin tek başına işlenmediğini, çelişkilerin ortaya çıkarılması, delillerin tek başına karartılamayacağını göstermek için bu CD'yi savunma yaparken kullanmak için hazırladık. Savunma avukatı geçen celse harita üzerinde savunma yaptı. Adil yargılama yönünden bize de bu CD'yi izletme fırsatının verilmesini istiyoruz'' diye konuştu.

Epözdemir, bu CD'nin, dosyada deliller arasındaki olay yeri inceleme CD'si olduğunu ifade ederek, ancak CD izletilirken müvekkilleri Süreyya ve Nagihan Karabulut'un duruşma salonundan çıkmak istediklerini anlattı.

Cem Garipoğlu'nun avukatı Aytekin Kaya da olay yeri görüntüleriyle ilgili oluğu için CD'nin izletilmesine itirazları olduğunu belirterek, ''Dosyada bulunan CD'yi izleterek savunma yapılmasını anlamıyorum. Şu anda bu CD'nin izletilmesi aşamasına gelinmedi. Zaten her şey ortada. Bütün ne varsa söylenmiş. Eğer illa izletilecekse heyet önceden görsün, incelesin. Orada ceset var. Onu mu izleyeceğiz?'' şeklinde konuştu.

Tutuklu sanık Mehmet Nida Garipoğlu'nun avukatı Metin Feyizoğlu da müvekkilinin olay yerinde olmadığını belirterek, maktulenin ailesinin yanında Cem Garipoğlu'nun ailesinin de bir travma yaşadığını, müvekkilinin de CD'yi izleyerek bu manzarayı görmek isteyeceğini sanmadığını, izlememe hakkı olduğunu kaydetti.

Bunun müvekkiline sorulmasını isteyen avukat Feyizoğlu, bu işlemin esas hakkındaki mütalaadan sonraki aşama olduğunu dile getirdi. Tutuksuz sanık Hayyam Garipoğlu'nun avukatı Orhan Kaya da avukat Rezan Epözdemir'in müvekkiliyle ilgili ''tutuklanmaması manidardır'' sözleriyle ve müvekkilinin kurumlardaki etkinliğinden söz ederken anlatmak istediğini açıklamasını talep etti.

Avukat Epözdemir de bunun trajik bir cinayet olmasının yanında hunharca işlenmiş bir cinayet olduğunu belirterek, Hayyam Garipoğlu'nun tutuklu yargılanması gerektiğini söyledi.


Savcı, talebin reddini istedi

Duruşmada söz alan diğer sanıkların avukatları da CD izletilmesi yönündeki talebe karşı çıktı.
Bu talebe ilişkin görüşünü açıklayan savcı da CD'nin müdahil tarafın savunma beyanlarını kapsar şekilde hazırlanması halinde izletilmesinde bir sakınca olmadığını ancak dosyadaki deliller arasındaki olay yeri inceleme CD'si olduğunun belirtildiğini, dosyadaki açık delil taraflarca bilindiğinden talebin reddedilmesini istedi.

Mahkeme heyeti başkanı da CD'nin avukatların önlerinde bulunan ekrandan da izletilip izletilmeyeceğini sordu. CD'nin ekrandan izletilebileceğinin belirtilmesinin ardından sanık avukatları söz alarak, duruşmaya kısa bir süre ara verilmesini, bu sırada mahkemenin talebi değerlendirmesini istedi.

 

Duruşma ertelendi

Bakırköy 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada söz alan tutuklu sanık Mehmet Nida Garipoğlu, oğlunun Karabulut ailesine telafisi imkansız bir zarar verdiğini, ailenin acısını paylaştıklarını söyledi.

Ceza yükümlülüğünün kişisel olduğunu, suçu işleyenin cezasını çekeceğini ifade eden baba Garipoğlu, ''Medyanın baskısıyla olayda hakkımda hiçbir delil olmamasına rağmen bir yıldır tutukluyum. İnanın ben suçsuzum. Cinayetle ilgili ele geçirilen onlarca delil arasında bana ait hiçbir şey bulunamamıştır. Zor ve karanlık günlerime son verilerek tahliyemi talep ediyorum'' diye konuştu.

Karabulut ailesinin avukatı Rezan Epözdemir de Münevver Karabulut'un vücudu ve başı bulunduğunda birçok delilin yok olmasına neden olan bir uygulama yapıldığını öne sürdü.
Epözdemir, 48 kiloluk bir insanın tek başına bu cinayeti işleyemeyeceğini, testerenin çok nizami kullanıldığını, cinayetten sonra da delilleri tek başına yok etmesinin mümkün olamayacağını savundu.

Diğer tutuklu sanıklar Habib Kurt, Mehmet Karakayalı ve Ahmet Batur da tahliyelerini talep etti.
Taleplere ilişkin görüşünü açıklayan savcı, Tülay Makbule Garipoğlu ile Hayyam Garipoğlu'nun tutuklanması yönündeki talebin reddini, Kurt, Karakayalı ve Batur'un da tahliyelerini istedi.


Ara kararlar


Verilen aranın ardından taleplere ilişkin alınan ara kararlar, mahkeme başkanı Mevlüt Bayraktaroğlu tarafından açıklandı. Buna göre, avukat Rezan Epözdemir'in olay mahallinde keşif yapılması ve olay yeri görüntülerinin yer aldığı CD'nin duruşma salonunda izletilmesine ilişkin taleplerinin tanıklar dinlendikten sonra değerlendirilmesine karar verildi.

Mahkeme heyeti, daha önce dinlenmeyen tanıklar hakkında zorla getirilme müzekkeresi çıkarılmasına hükmederek, avukat Epözdemir'in tanık olarak dinletmek istediği avukat Ahmet Ferdi Çardakçı hakkında ''meşruhatlı'' davetiye çıkarılmasını, ayrıca ulaşıldığı takdirde telefonla da bilgi verilmesini karara bağladı.

Sanık Cem Garipoğlu ile ilgili Adli Tıp Kurumunun vereceği raporun beklenmesini kararlaştıran mahkeme heyeti, avukat Epözdemir'in, Cem Garipoğlu'nun yaşıyla ilgili nüfus kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yapılması talebini de bu yönde gerekli inceleme yapıldığı gerekçesiyle reddetti.

Mahkeme heyeti, sanıklar Tülay Makbule Garipoğlu ile Hayyam Garipoğlu'nun tutuklanması yönündeki talebi de sanıkların üzerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve savunmalarının alınmış olması nedeniyle kabul etmedi.

Sanık Mehmet Nida Garipoğlu'nun üzerine atılı suç vasfında değişme ihtimali bulunduğundan, delil ve tutuklu kaldığı süre de göz önünde bulundurularak tahliyesine karar veren mahkeme heyeti, diğer tutuklu sanıklar Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı ve Habib Kurt'un da üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve tutuklu kaldıkları süre dikkate alınarak tahliyelerini kararlaştırdı.

Sanıklar Mehmet Nida, Tülay Makbule ve Hayyam Garipoğlu ile Ahmet Batur, Mehmet Karakayalı ve Habib Kurt'un duruşmalardan vareste tutulma talepleri de reddedildi.
Cem Garipoğlu'nun tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme heyeti, duruşmayı 16 Temmuza erteledi.


''Adaletin önünde çaresiz kalmış bir babayım"

Duruşmanın ardından gazetecilerin tahliyelere ilişkin sorularını yanıtlayan Münevver Karabulut'un babası Süreyya Karabulut, ''İlahi adaletin dediği olur. Ben yandım, başka babalar yanmasın. Kaç tahliye verildi? Nedeni, niçini sorgulanmadan verilen bir tahliye kararıdır. Ben mürekkep yalamadım. Hukuktan anlamıyorum ama anladığım bir şey var, adaletin önünde çaresiz kalmış bir babayım'' diye konuştu.

 

İddianameden

Dava iddianamesinde, katil zanlısı Cem Garipoğlu'nun babası Mehmet Nida Garipoğlu'nun, ''Tasarlayarak, çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna iştirak etmek''ten ağırlaştırılmış müebbet, Hayyam Garipoğlu, Habib Kurt, Mehmet Karakayalı ve Ahmet Batur'un ''suçluyu kayırmak'', anne Tülay Makbule Garipoğlu'nun da ''suç delillerini yok etmek, gizlemek veya değiştirmek'' suçundan 6 aydan 5'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaları isteniyor.

Yaş küçüklüğü dikkate alınarak hakkında, ''Tasarlayarak, çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürmek'' suçundan 18 ile 24 yıl arasında hapis cezası istemiyle Bakırköy 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılan Cem Garipoğlu'nun dosyası da 11 Şubat'ta yapılan ilk duruşmada, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle bu davayla birleştirilmişti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler