Tam Bağımsızlık ve Türkiye
Büyük devrimci Atatürk’ün ilkeleri, değerleri bugün de yolumuzu aydınlatmaktadır. Ulusumuz, ülkemiz, tam bağımsızlıktan, Atatürk ilke ve devrimlerinden nasıl gerilere, karanlıklara çekilmeye çalışılıyorsa, bu gidişi tersine çevirmek, aydınlık geleceğin ufkunu açmak elimizdedir ulusça!..
Tam bağımsızlık, kendi kendini yönetebilen, öteki devletlere karşı bağımlılığı olmayan devletlerde vardır. Bağımlılık değil, olsa olsa karşılıklılık temeline dayalı “eşit” ilişkiler vardır, olabilir. Bu ilke çiğnendiğinde, ilişkiler de biter. Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti’ni bu ilişki biçimi temelinde kurmuş ve yönetmiştir. Atatürk’ten sonra gelenlerden İsmet İnönü dışındakiler. Atatürk’ün bu ilkesine uymamış, bu tutum, ülkemizi çıkmaz sokaklara sürüklemiş, çağdışı yönelişlere sokmuştur.
Birbirini tamamlayan iki ilke olan tam bağımsızlık ve laiklik gibi yaşamsal değerler, 1940’lı yılların ikinci yarısında hedef tahtası olmuş, Atatürk Devrimi kuşatma altına alınmıştır.
İsmet Paşa döneminden sonra dış borçlanma başlamış (Cumhuriyet Dönemi’nde), Cumhuriyet öncesi ve sonrasında ilk kez, borçsuz, denk bütçe (Kurtuluş Savaşı ve sonrasında) ilkesinden vazgeçilmiştir. Parasal ve siyasal ödünler, ülkemizi, halkımızı, tam bağımsızlıktan uzaklaştırmış, yoksulluk ve tek yanlı bağımlılık çemberine sokmuştur. Çağdışı gidişle birlikte, Atatürk Devrimi, Cumhuriyetin kazanımları yaralar almıştır.
Kurtuluş Savaşı öncesinde ve sonrası her telden çalanlar, (Çerkez Ethem, Rauf Orbay, Refet Bele ve benzerleri...) Kurtuluş Savaşımız ve Cumhuriyet döneminlerinde “örnek kişilikleriyle”(!) gelecek kuşaklara ders olmuşlardır!..
1946’da çok partili yönetime geçişle birlikte, Atatürk Devrimi’nden ödünler verilmeye, tam bağımsızlık ilkesi çiğnenmeye başlamıştır. Atatürk’ün ilke edindiği “ya bağımsızlık, ya ölüm!” özdeyişi ve Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün kıskançlıkla korudukları, Türkiye’yi “Türkiye”, Cumhuriyet’i , “Devrimci Cumhuriyet” yapan ilkeler kuşatma altına alınmıştır. Atatürk Cumhuriyeti’ni sahiplenen, savunanlar, “kırkların cadı kazanının” hışmına uğramışlardır.
Böylece tam bağımsızlıktan adım adım uzaklaşılmış, ülkemiz iç ve dış sömürgecilerin yağma sofrası haline getirilmiştir.
Bugün geldiğimiz nokta, Atatürk, devrim, yurt ve emek düşmanlığının bizleri getirdiği noktadır. Ülkemizde IMF’ye (Uluslararası Para Fonu) borçlanma her yıl katlanarak artmış; ABD ve AB’ye bağımlılık günümüzde kimilerince olmazsa olmaz bir durum gibi görülmeye başlanmıştır. IMF’nin yanı sıra Dünya Bankası, Birleşmiş Mliletler kuruluşları da, varsıllar grubunun önde gelenleri olarak günümüzde “rollerini” sürdürmektedir.
Sonuç
Büyük devrimci Atatürk’ün ilkeleri, değerleri bugün de yolumuzu aydınlatmaktadır. Ulusumuz, ülkemiz, tam bağımsızlıktan, Atatürk ilke ve devrimlerinden nasıl gerilere, karanlıklara çekilmeye çalışılıyorsa, bu gidişi tersine çevirmek, aydınlık geleceğin ufkunu açmak elimizdedir ulusça!..
Türkiye’nin, ulusumuzun sahipsiz olmadığını yaşanan pek çok durumdan anlayabiliriz. Başta insan değerleri olmak üzere...
Meral Pazar
En Çok Okunan Haberler
- 'Radikal adımlar atılmazsa...'
- Ece Üner'in 'Taha Hüseyin Karagöz' eleştirisi gündemde
- 'Ana hedef Recep Tayyip Erdoğan'
- 7 banka artık tek ATM'den hizmet verecek
- 2025'te dolar TL ne kadar olacak?
- Müdürün odasını bastı
- Emsal olacak bir karar: Kiracıya 55 günde jet tahliye!
- Erdoğan'dan 'operasyon' sonrası dikkat çeken açıklama
- Gök gürültülü sağanak yağış etkili olacak!
- Fenerbahçe'den İsmail Kartal kararı!