"HSYK'da ideolojik yaklaşımlar devreye girdi"

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Kocaeli mitinginde yargıdaki atama krizine ilişkin değerlendirmede bulundu.

Yayınlanma: 18.08.2010 - 15:12
Abone Ol google-news

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Kocaeli'de düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, mübarek ramazan ayının tüm millete, tüm İslam dünyasına, insanlığa barış, huzur ve kardeşlik getirmesini temenni etti.

Bir başka programı nedeniyle Kocaeli mitingine biraz gecikmeyle geldiğini ifade eden Erdoğan, ''Sizin bu sıcaklığınız, biliyorum gönüllerinizden geliyor. Gönüllerinizin bu sıcaklığı zaten bu ülkenin birliğinin, beraberliğinin, dirliğinin temelini oluşturuyor ve ben bu vesileyle sizlere bir kez daha şükranlarımı arz ediyorum'' diye konuştu.

Başbakan, partisinin mitinginde yargıdaki atama kriziyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. "HSYK'da yine ideolojik yaklaşımlar devreye girdi" diyen Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bakın bugün yargıda atama krizi oldu. Neden? İdeolojik yaklaşımlar devreye girdi. Bir anda mahkemenin tamamını lağvedip istedikleri gibi bir yapıyı getirmeye çalışıyorlar.
HSYK'ya biz atama yapmıyoruz. Kocaeli'nden tut, Karadeniz'e kadar, Van'a kadar buralaradaki hakim ve savcılarımız oy kullanacaklar. Buna bile hayır diyorlar, kendi hakim ve savcılarına bile güvenmiyorlar. Kendi hazırladıkları tezgahtan kendileri korkuyorlar."

 

"Ankara sizin sesinizi duymadı"

''17 Ağustos'da Kocaelimizde tekrar bir acıyı yaşadık. 1999'un 17 Ağustosu... O zaman Ankara sizin sesinizi duymadı. Sizin feryadınızı, sizin çığlığınızı duymadı ama Diyarbakır duydu, Hakkari duydu, Erzurum duydu, Elazığ duydu, İstanbul duydu, Bingöl duydu. Acaba Ankara niye duymadı'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''İşte bu anlamlıydı. Tüm Türkiye varını yoğunu ortaya koydu. Tüm Türkiye o gün kenetlendi, birlik oldu, buraya yardıma koştu. Gelemeyenler elbise gönderdi, battaniye gönderdi, ekmek gönderdi. Hayır dualarını gönderdiler. İşte biz böyle bir milletiz. Bizim sevincimiz bir, hüznümüz bir, türkülerimiz bir, ağıtlarımız bir. Dün yanı başımızdaki depreme dahi müdahil olmayan, müdahale edemeyen bir Türkiye vardı, bugün artık dünyaya elini uzatan bir Türkiye var. Dün Ankara'dan başını çıkaramayan, Kocaeli'nin, Yalova'nın, Düzce'nin, Bolu'nun, İstanbul'un yolunu bulamayan bir Türkiye vardı, bugün Şili'ye, Haiti'ye, Pakistan'a kadar ulaşan bir Türkiye var. Haiti'de deprem oldu, hükümetimiz, Kızılayımız orada. Aynı şekilde Şili'de afet oldu, hükümetimiz, Kızılayımız orada. Pakistan'da deprem oldu, hükümetimiz, Kızılayımız orada. Şimdi sel afeti var, yine oradayız, orada olmaya devam edeceğiz. Neden? Çünkü bizim medeniyetimizde, bizim genlerimizde bu var. Paylaşım, yardımlaşma, dayanışma var. Zira biz, yaradılanı Yaradan'dan ötürü severiz. İlk andan itibaren Kızılayımız ve ilgili kurumlarımız harekete geçti, şu anda Pakistanlı kardeşlerimizin yanındalar.''

Dün bir yardım kampanyası başlattıklarını hatırlatan Başbakan Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığının bu hafta sonu itibarıyla bu kampanyayı daha da yoğunlaştıracağını söyledi.

Aynı şekilde çalışmaları yoğunlaştırdıklarını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
''İstiyoruz ki, millet olarak daha büyük dayanışma ortaya koyalım. Yüz binlerce evsiz insanın yardımına koşalım. İnanıyorum ki, ramazanın merhamet ikliminde gerçekleşen bu kampanya başarılı olacak. Daha fazla çocuğun, daha fazla evsizin, daha fazla kimsesizin yardımına koşmuş olacağız. Buradan bir kez daha bütün vatandaşlarıma, bütün kardeşlerime şu çağrıyı yapıyorum; gelin sizler de az çok demeden bu kampanyaya katılın, merhamet elinizi afetzedelere uzatın.''
 

"Bugün takip edilen bir Türkiye var"

''Dün kendi sorunlarını çözemeyen, kendi sorunlarına çözüm üretemeyen, kendi afetlerine müdahale edemeyen bir Türkiye vardı. Bugün dünyanın dört bir yanındaki sorunlara el atan, afetlere yardım ulaştıran bir Türkiye var'' diyen Erdoğan, dün kendi sınırları içinde, kendi şehirlerinde tarihi eserlerine, ata yadigarlarına sahip çıkamayan bir Türkiye olduğunu, bugün ise Moğolistan'dan Bosna Hersek'e, Sudan'dan Üsküp'e, Kosova'dan Filistin'e kadar mirasına sahip çıkan bir Türkiye bulunduğunu söyledi.

Dün gündemi belirlenen bir Türkiye olduğunu belirten Erdoğan, bugün ise dünyada gündem belirleyen bir Türkiye'nin bulunduğunu vurguladı.

Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
''Dün bölgesinde gelişmeleri sadece takip etmekle yetinen bir Türkiye vardı, bugün takip edilen bir Türkiye var. Dün dünya ekonomisinde 26. sırada olan bir Türkiye vardı, bugün 17. sırada olan bir Türkiye var. Dün IMF'nin kapısında kredi için el ovuşturan bir Türkiye vardı. Kim vardı iktidarda? MHP, DSP, ANAP. 30 milyar dolar IMF'den borç aldılar ve bize 23.5 milyar dolar borçla bıraktılar. Ödedik, ödedik, ödedik, şu anda 6.7 milyar dolar borca düşürdük. Nereden nereye milli bankamız Merkez Bankamızın kasasında MHP'den, DSP'den, ANAP'tan devraldığımızda 26.5 milyar dolar vardı, aynı kasada şimdi 75 milyar dolar var.
Dün MHP, DSP, ANAP döneminde neydi biliyor musunuz milli gelir oranı? 100 liranın 74 lirası borçtu. Şimdi 100 liranın 45 lirası borç. Nereden nereye. 100 liraya faiz ne ödüyordu biliyor musunuz? 63 lira faiz ödüyordu. Şimdi 7 lira, 8 lira ödüyoruz. Buraya geldik. Nereden nereye. Kimin cebinden çıkıyordu bu faiz? Benim Ahmetimin, Mehmetimin, Ayşemin, Fatmamın cebinden çıkıyordu. Enflasyon neydi? Yüzde 30. Şimdi 7.6. Bak nereye geldik. Bu cebimizdeki parayı ne yapıyordu? Eritiyordu. Alım gücünü azaltıyordu. Şimdi elhamdülillah güçlendiriyor. Nereden nereye. Ama bunlar ne yapıyordu? MHP'si, DSP'si, ANAP'ı, akşam yatıyor, sabah kalkıyor, birin yanına bir tane sıfır koyuyor. Bir sıfır, bir sıfır, bir sıfır.''

Eskiden milyonere zengin dendiğini ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
''Biz bunların iktidarında tuvalete gidişin bedelini gördük. Tuvaletin fiyatı ne olmuştu? Bir milyon. Hale bak, bir milyona tuvalete gidiyorduk. Eskiden biz bir liraya gidiyorduk. Nasıl oldu da bir liradan bir milyona çıktı. Hala bununla övünüyorlar. Sizin millete bakacak yüzünüz var mı? Bol bol karşılıksız para bastılar. Karşılıksız para basmanın adı nedir ekonomide biliyor musunuz? Modern hırsızlık. Bunlar bu hırsızlığı yaptılar. Niye? Cebimdeki parayı güya büyüttüler ama alım gücü olmayan parayı. Kağıt, kağıt... Böyle aldattılar. Şimdi ise düşünün, o zaman 1 milyon, 2 milyon maaş alan, şimdi iki lira alıyor ama o iki lira ondan çok daha kıymetli. Neden? Enflasyon eridi, faiz iyice düştü. Bunu anlatmıyorlar milletimize, başka şeyler anlatıyorlar. Ben size diyorum ki, mutfağı en iyi siz bilirsiniz. 7.5 yıl önce beyinin aldığı maaşla kaç yumurta alıyordun, ne kadar süt, peynir, pirinç, ekmek alıyordun? Buradan hesabını yap. Bugün daha iyi olduğunu göreceksin. Bu kadar iddialı konuşuyorum. Çünkü ben hesabımı bunun üzerinden yapıyorum.''

 

''Git Amerika'ya bak beyefendi"

Erdoğan, partisince Kocaeli'de düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, ekonomik verilerden söz ederek, enflasyonun yüzde 11'e gerilediğini belirtti. Üç ay önce ''enflasyon yüzde 10'a düşecek'' dediğini anımsatan Erdoğan, o noktaya doğru geldiklerini söyledi.

Bazılarının işsizliğin düşmediğini dile getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Git Amerika'ya bak beyefendi. Dünyanın bir numaralı ülkesi ne halde. Avrupa'nın ülkelerine bak, ne halde. Hepsinde işsizlik artıyor, Türkiye'de azalıyor. Nankör olma nankör, ihsan sahibi ol. Ama idraki meali bu küçük akla gerekmez, zira bu terazi bu kadar sıkleti çekmez. Olay bu. Slovakya'da işsizlik yaklaşık yüzde 3.5 arttı, yüzde 14.6 oldu. Bulgaristan'da işsizlik 3.4 arttı. Polonya'da 1.9 arttı. İspanya gibi bir ülkede 1.9 puan arttı ve yüzde 19.9 oldu. İtalya'da 1.4 puan arttı. Çek Cumhuriyeti'nde bir puan arttı. 27 AB ülkesinde işsizlik 0.8 puan arttı. ABD'de aynı şekilde 0.2 nokta artış gösterdi. Hamd olsun bizde düşüyor ve biz de bundan dolayı mutluyuz. Ve Mayıs ayında 2.6 puan azaldı. Dünyanın en gelişmiş ekonomileri daralırken, 2010 yılının ilk çeyreğinde bizim ekonomimiz yüzde 11.7 büyüdü. Dünyada büyümede dördüncüyüz. Avrupa'da büyümede birinci olduk. O karamsar olanlar, niye sesiniz çıkmıyor? Felaket tellalları, niye sesiniz çıkmıyor? 'Kriz teğet geçecek' dediğimde dalga geçenler, yazıp çizenler şimdi neredeler? 'İşsizlik yüzde 10'lara gerileyecek' dediğimde burun kıvıranlar şimdi neredesiniz?''
 

"Biz söylediğimiz sözün arkasındayız"

Başbakan Erdoğan, Mevlana'nın ''İnsan bir ağaca benzer, kökü, ahdinde durmaktır'' sözüne atıfta bulunarak, şunları söyledi:
''Biz söylediğimiz sözün arkasındayız. Biz ahdimizin arkasındayız. Yine diyor ki Mevlana; 'Her şeye doğru demek ahmaklıktır'. Fakat her şeye 'yanlış' demek de zorbalıktır. AK Parti yapıyor diye hazmedemiyorlar. AK Parti başarıyor diye kabullenemiyorlar. AK Parti'nin milletin sevgisine mazhar olmasını içlerine sindiremiyorlar. 'AK Parti kaybetsin de millete ne olursa olsun' diyorlar. 'AK Parti kazanmasın da ülke kaybederse kaybetsin' diyorlar. Biz de diyoruz ki ülke de kazanacak, benim sevgili milletim de kazanacak. Kaybeden çeteler olacak, mafya olacak. Kaybeden hukuksuzluk olacak. Milleti yok sayanlar, milleti aşağılayanlar kaybedecek. Benim milletime 'göbek kaşıyanlar, bidon kafalı' diyenler kaybedecek. Anayasa değişikliği bir millet meselesidir. Benim milletim bu değişikliğe sahip çıkıyor, sahip çıkacak, destek verecek. Ben buna inanıyorum.''

 

"Kocaeli kararını vermiş"

Konuşmasında yurttaşlara, ''Demokrasi mücadelemizde yanımızda mısınız? Özgürlük mücadelemizde yanımızda mısınız? Çetelerle, mafyayla mücadelemizde arkamızda mısınız? Büyük Türkiye'ye evet mi? Güçlü Türkiye'ye evet mi? 12 Eylül'de daha itibarlı, daha kalkınmış bir Türkiye'ye evet mi?'' diye soran Erdoğan, alanda bulunanlardan ''Evet'' yanıtı aldı. Erdoğan, sözlerini ''Öyleyse sevdamız millet, kararımız 'Evet', oyumuz 'Evet'. Kocaeli kararını vermiş. Elhamdülillah. Buradan ayrıldıktan sonra evlerimize gidiyoruz. Durmak yok, yola devam. Duyduklarımızı duymayanlara, bildiklerimizi bilmeyenlere anlatmaya hazır mıyız? Kapı kapı dolaşacağız. Bak 25 gün var ha. 25 gün hiç durmak yok'' diye sürdürdü.

12 Eylül'ün ''bir milat, demokrasi, hukuk, adalet, sosyal devlet adına yeni bir başlangıç olacağını'' belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
''12 Eylül dar kapsamlı bir anayasa için, bir anayasa değişikliği için çok önemli bir adım olacak. Bu yaptığımız değişiklik her şey değil. İnşallah 2011 genel seçimlerinde bu başarıyı farklı kazanacağız. Daha güçlü geleceğiz. Bu değişiklik o zaman Anayasanın geneli üzerinde yapacağımız değişikliğin kilidini oluşturuyor. Şimdi bu adımı atıyoruz. O bakımdan bu çok büyük önem arz ediyor. Buna hazır mıyız? Kar, bora fırtınası sükun bulacak, bize muhalifler saygı duyacak merak etmeyin'' dedi.
 

"Partiler oylanmayacak"

Halk oylamasının yapılacağı 12 Eylül'de partilerin oylanmayacağını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bu proje bir AK Parti projesi değil. Ne iktidara oy verecekler ne muhalefete oy verecekler. Şu anda muhalefet çıkıp ne anlatıyor. Diyor ki; 'Bu AK Parti şöyle yapmış, böyle yapmış'. Ya geç onları. Onları biz bir sene sonra konuşuyoruz. Şu anda senin bu anayasanın içeriğiyle ilgili söyleyeceklerin var mı, bunu söyle. Bunu konuşmuyor. Fakat ben CHP'nin tavanındakilere konuşmuyorum. CHP'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Ben MHP'nin tavanındakilere konuşmuyorum. MHP'ye oy veren kardeşlerime sesleniyorum. BDP'nin tepesindekilere konuşmuyorum. Onlara oy veren kardeşlerime sesleniyorum. Hele hele şu MHP olayı, bakınız biz bir 411 sendromu yaşadık. MHP ile işbirliği yaptık. Neydi o? Üniversitedeki başörtülü kızlarımız üniversiteye rahat girsin, rahatlıkla okuyabilsin. 411 oyla Meclis'ten geçti mi bu? Geçti. Meclis'te ne yazar başkanın arkasında. 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' yazar. Parlamento içindekiler milletin nesidir? Milletin temsilcisidir. Seçeriz, oraya göndeririz. Düşünün 550'nin 411'i buna ne dedi? 'Evet'. Şimdi çıkmış ana muhalefetin lideri ne diyor; 'Başörtü meselesini ben hallederim' diyor. Ya dürüst ol be. Dürüst ol, samimi ol. Anayasa Mahkemesine bu 411'i kim götürdü? CHP götürdü. Onun altında senin de imzan var mıydı, yok muydu?. Yoksa o zaman da ölü müydün?. 'Dersim katliamında ben daha doğmamıştım' diyor. İşte bunların yapısı bu. İşlerine gelmediklerinde ya ölüler, ya daha doğmamışlar. Böyle bir yapı olur mu ya. Dürüst ol dürüst. Aynen tilki, tilki. Yetişemediği üzüme ne der, koruk. Kedi yetişemediği ciğere ne der, mundar. Ya bunlar da kalkıyor diyor ki, 'Ben çözerim'. Ya dürüst ol. CHP'nin geçmişinde böyle bir şey var mı? İşte gittiniz çarşaflı kardeşlerimize rozet taktınız. Sonra da otobüsten çarşaflıları tekme tokat dışarı attılar. Aynı şekilde Mersin'de bunu yaptılar. Yaptılar mı, yaptılar. Ya biz sizi tanıyoruz, biliyoruz. Cemaziyelevvelinizi çok iyi biliriz. Şimdi Kocaeli'deki bu alanı dolduran kardeşlerim, 25 gün işte bunları anlatmanız lazım. Burada iki şey... MHP'nin tabanındaki kardeşlerim, şimdi soruyorum; O gün beraber o 411'i hazırladık. Ve CHP bunu Anayasa Mahkemesine götürdü, reddettiler, kabul etmediler. Ya şimdi sen nasıl oluyor da o CHP ile beraber olabiliyorsun.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler